İki yıl sonra, 200 ton bombayla yerle bir edilen, soykırıma ve katliamlara uğrayan Gazze'de kalıcı olacağı umulan yeni bir ateşkes süreci başladı. Bu, teslim olmayan ve direnişiyle bütün dünyayı ayağa kaldıran Gazzelilerin başarısıdır. Elbette bu noktaya kolay gelinmedi. Başkan Erdoğan'ın dünyanın her platformunda Gazze'ye ve bir direniş örgütü olarak Hamas'a sahip çıkması, ABD Başkanı Trump'ın siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen güçlü irade koyması ve dünya halklarının sokaklara inmesi soykırımcılara nihayet geri adım attırdı.
Ancak, söz konusu uluslararası kuralları tanımayan, "haydut" devlet İsrail olunca, kimse de gönül rahatlığıyla, "Ateşkesdevam eder sonra da barış gelir" diyemiyor. İşin içindeki birincil aktörler bile aynı kaygıyı taşıyor. Türkiye adına ateşkes sürecinin en etkili aktörlerinden MİT Başkanı İbrahim Kalın şöyle diyor: "Kırılgan birateşkes yapıldı."
Jet hızıyla Mısır'dan dönen MİT Başkanı Kalın, bu tespiti dün İstanbul'da başlayan Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi'nde söyledi. Kongreyi düzenleyen de MİT bünyesinde kurulan Milli İstihbarat Akademisi. Kongrede MİT Başkanı Kalın'ın içinden geçtiğimiz çağı analiz eden ve Türkiye'nin oynadığı role dikkat çeken konuşmasına değineceğim ama önce şu notu aktarayım: Kongreye CIA,MOSSAD ve Arap ülkelerinin birçoğununistihbarat temsilcilerinin katılmasıilginçti. İstihbarat diplomasisi de böyle bir şey.
Son yıllarda Türkiye böyle çok şaşırtıcı olaya sahne oluyor. Soru işareti yaratan MI6'nın patronunun İstanbul'da toplantı yapması, ABD-Rusya gizli servislerinin Türkiye'de buluşmaları, yeni dönemin önemli işaretleri. Boşuna "merkez ülke" tanımı yapılmıyor.
Sürecin mimarlarından MİT Başkanı Kalın'ın o konuşmasında Gazze'deki ateşkes sürecine ilişkin söyledikleri sanıyorum hepinizin ilgisini çekecek: "Gazze halkına yönelik soykırımpolitikaları bugün itibarıylabir ateşkesle artık sona ermiştir.Bunu derken tabii ki büyük bir ihtiyatve dikkat içerisinde söylüyorum.Zira ateşkesin uygulanması bundansonraki en önemli görevimiz olacaktır.Kırılgan bir ateşkes yapıldı.Uygulaması, sahada denetlenmeside aynı şekilde büyük bir hassasiyetgerektirmektedir. Bu tür kırılganortamlarda ihlaller, sabotajlarher zaman olur. Ama bugün itibarıylaelimizde artık bir ateşkes var. VeGazze'de akan kanın durması, gözyaşlarınındinmesi için bu tarihi fırsat..."
Bundan sonra ne yapılması gerektiğini de şöyle anlatıyor: "Bu fırsatı hayata geçirmek, kalıcıhâle getirmek, bu ateşkesi barışadönüştürebilmek için hepimizinüzerine büyük bir sorumluluk düşüyor.Sadece arabulucu ülkelerin yada garantörlerin değil, Avrupa'danAmerika'ya, Asya'dan Ortadoğu'yabütün uluslararası toplumun bu ateşkesinkalıcı hâle gelmesi için rolalması, sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.Bu ateşkes tabii ki sorununçözümü değil, ilk adımı. Sorun ancakve ancak Filistin devleti kurulduğunda,iki devletli çözüm hayata geçtiğindebitmiş olacak." MİT Başkanı Kalın, konuşmasının devamında Rusya-Ukrayna savaşından Suriye'deki son duruma, Libya ve Somali'de Türkiye'nin üstlendiği role ilişkin çarpıcı analizler yapıyor. Sadece Suriye'ye ilişkin şu sözleri bile yaşanan zorlukları anlatmaya yetiyor: "Yaklaşık altmış yıllık Baas rejiminiyıkan, on dört yıllık bir iç savaşısona erdiren kritik bir döneminardından Suriye'yi yeniden inşaetmek hiç kolay değil. Zira yeniSuriye yönetimi, çökmüş bir devleti,bölünmüş bir toplumu, iflas etmişbir ekonomiyi devraldı. Bu yapıyıalıp tedavi etmek, yeni bir Suriyeinşa etmek sadece Suriyelilerin değil,hepimizin ortak sorumluluğudur."
Son sözü de Kalın'a bırakalım: "Kendi özünü özgürleştirememiş birmedeniyetin kendine doğru istikametçizmesi mümkün değildir."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.