Başkan Erdoğan son birkaç gündür gittiği her yerde TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan'ın sözlerine cevap veriyor: "TÜSİAD YİK Başkanı TuncayÖzilhan'ın -bunubu şekilde açıklamakistemezdim-buram buramdemokrasi hazımsızlığıve istatistikcinliği yapan konuşmasınıüzüntüyledinledim. Bu kişi biziistatistik eğrileri üzerindenvurmaya çalışıyor. Dışarıdan vuranvuruyor ama içeridenvuranlara günü gelir hesabını da sormasınıbilirim."Bu cevapta sadece sitem yok, ağırsuçlamalar da var.
Bu "kavga" aslındaTürkiye'deki derin dönüşümün ve siyasimücadelenin bir uzantısı. Bir anlamdaTürkiye, bir kez daha Başkan Erdoğan'ıntemsil ettiği sivil siyasetle, kurulduğu gündenberi darbelerin destekçisi olan TÜSİADarasında yaşanan kavgaya tanık oluyor. Buyeni de değil, ne zaman sivil siyaset güçlense,zinde kuvvetlerle birlikte büyük patronlarınharekete geçtiğini gördük. Tesadüf (!) bu ya,bu hareketlenmeler küresel güç merkezlerininkuşatmasıyla da örtüşüyor.
Yakın tarihimizde böyle çok sayıda örtüşme var. Son 50 yıllık tarihimizde ne zaman seçilmiş siyasetçilerle bürokratik vesayetçiler ya da onların destekçisi dış güçler karşı karşıya gelse, TÜSİAD hep karşı cephede yer aldı. Bu yüzden de adı hep darbelerle birlikte anıldı.
Doğrusu büyük burjuvazi bu tavrını da hiç sorgulamadı... Hatırladığım kadarıyla sadece bir kez, TÜSİAD genel kurulunda İshakAlaton, "TÜSİAD 12 Eylül darbesinedestek verdi mi vermedi mi?" diye sordu ama cevap alamadı. 28 Şubat Postmodern darbeyle ilgili sorusu da cevapsız kaldı.
TÜSİAD'ın bu tutumu, AK Parti'nin güçlü iktidar olduğu son 17 yılda da sürdü.
TÜSİAD, ne 28 Nisan e-muhtıraya ne 367 hokkabazlığına, ne Gezi kalkışmasına, ne de FETÖ'nün ülkeyi içeriden çökertme operasyonlarına karşı "demokrasiden yana" net bir tavır almadı. Hatta TÜSİAD'ın önemli isimleri Gezi'ye destek verirken, o dönemin başkanı Haluk Dinçer milletin gözünün içine baka baka FETÖ ile ilgili şunu söyledi: "Ben bir paralel devlet görmüyorum."
Şimdi bu geçmişe sahip TÜSİAD'ın YİKBaşkanı Tuncay Özilhan, iktidara ayarçeken şu çıkışı yapıyor: "Seçim sonrasına itiraz şüphesizsiyasi partilerin doğal hakkıdır. Ancakseçmen iradesine de saygı duyulmasınıisteriz."
İşin bamteli tam da burası... Hem itirazhakkına saygı duyacaksın hem de hiç"yaşanmamış" olan "seçmen iradesinesaygı duyulmasını" isteyeceksin. Türkiye'de seçmen iradesine "saygı duymayan"birileri mi var ki TÜSİAD bunun altınıçiziyor?
Bu yaklaşım bana, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararından sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus'un şu sözlerini hatırlattı: "YSK seçimi tekraretme kararı almıştır. Biz de Türkiye'nindiğer dostları gibi bu olağan dışı kararınot ediyoruz." Özilhan da aynı şeyi söylüyor: "Busınavda kimin ne not aldığını tarih ilerideyazacaktır."
İlham kaynağı orası mıdır bilmiyorum ama millet, şimdiye kadar yazılan demokrasi tarihimizde kimin darbelerden, kimin dışa bağımlılıktan, kimin sandıktan ve milli iradeden yana olduğunu çok iyi biliyor. Bu arada o tarih, geçmişte TÜSİAD'ın darbelere verdiği destek nedeniyle yargılanmasını isteyen solun suskunluğunu da yazacaktır. O suskun sola, TÜSİAD'ın büyük babalarından rahmetli Vehbi Koç'un, diktatör Evren'e yazdığı mektubu hatırlatmakla yetinelim: "Komünist Parti'nin, solcu örgütlerin,Kürtlerin, Ermenilerin, bir takımpolitikacıların kötü niyetli teşebbüslerinidevam ettirecekleri muhakkaktır,mutlaka engellenmelidir. Zatıâlilerine vearkadaşlarınıza muvaffakiyetler temenniediyorum. Emrinize amadeyim."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.