Bugün son gün, yarın eski Türkiye'nin son seçimine gidiyoruz. Önemli bir seçim, siz Kılıçdaroğlu'nun "Muhtar seçmenin bekayla ne ilgisivar" dediğine bakmayın... Öyle olsaydı İP'le birlikte bu ülkenin geleceğini tehdit eden ve arkalarına ABD'yi alan PKK ve FETÖ'yü yerel bir seçimin asli unsurları haline getirmezlerdi.
Öyle olsaydı FETÖ'cüler koro halinde bu seçim son seçim demezlerdi, PKK'nın baronları sabah akşam CHP'ye destek vermeniz için yalvarmaz, AK Parti düşmanlığını körüklemek için tehditler savurmazlardı. Sadece onlar mı? İsrail'den New York'un finans merkezlerine, oradan Londra'nın medya plazalarına bütün küresel kirli odaklar bu seçimi izlemeye alıp algı operasyonları yapmazlardı.
Bunu Kılıçdaraoğlu ve Akşener de biliyor. Son dönemde Türkiye'ye kurulan bütün kumpasların arkasında aynı adresler var. Hepsinin beklentisi de bu seçimlerde Başkan Erdoğan'ın tökezlemesi.
İşte o zaman bu halkın içeride ve dışarıda elde ettiği bütün kazanımlar yerle bir edilecek.
Demokrasi havarisi kesilmeleri kimseyi aldatmasın.
CHP, İP, SP ve HDP ortaklığından demokrasi çıkmaz. FETÖ ve PKK dahil bunlar İttihatçı, darbeci bir geleneğin aktörleri.
Dışarıda mandacı, içeride vesayetçi CHP'nin "Kürt, İslamcı veya Milliyetçi" versiyonları.
Görüntüleri farklı genetikleri aynı...
Onların en çarpıcı ortak özelliklerini 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde gördük.
O gece, CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu'nun neden kendi kitlesinisokağa çağırmadığını, "tank mı vardı?"diyerek komik duruma düştüğünü biliyoruz.
O da diğerleri de bekledi. Hatta bazı kesimler alkışladı, kadeh kaldırıp kutladı.
Fakat hiçbiri Güneş gazetesinin ortaya çıkardığı Edirne Belediye Başkanı RecepGürkan'ınki kadar rezilce değildi: "Bu geceyi 36 yıl (12 Eylül AskeriFaşist darbeyi kastediyor) önce yaşamıştık. 36 yıl sonra aynı geceyi birdaha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimizyoktu, şimdi haberimiz var."Kendisini sol diye tanımlayan bir siyasiaktörün son cümlesi rezil ve utanç vericiolmaktan öte dehşet verici... Şu anakadar geçmiş darbeler dahil böyle bir açıklamaduyulmadı. Bunu kim söylerse söylesinnormalde kendisine sol diyen herkesinayağa kalkması gerekirdi. Ama kimse kalkmadı,siyasi körleşme hepsini esir aldığı içinCHP'li sosyal demokratlar dahil herkes suspus oldu. .
Şu seçim sürecinde çok enteresan bilgiler de ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz darbe girişiminden iki yıl önce Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir büroda FETÖ elebaşı Gülen'i telefonla aradığını ve "yurtta sulh" kelimesini kullandığını iddia etti.
Daha sonra Markar Eseyan, CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu'nun 15 Temmuz gecesi saat 01.08'de Brüksel'den attığı şu tweet'i yayınladı. "Tek yol demokrasi sulh içindedemokrasiye sahip çıkarak bu sürecimilletçe tahrik ve taşkınlık olmaksızınaşmalıyız."Tahriklere uymayın, sokağa çıkmayınçağrısı yapanları düşününce hiç de sıradanbir twit olmadığı anlaşılıyor.
Bu ikiliye Meral Akşener'i de ekleyelim.
Daha MHP'yi ele geçirmeden attığı tweet'e bakın: "MHP iktidarında yurtta sulhcihanda sulh ilkesini tekrar hayatageçireceğiz." Sizce bütün bunlar tesadüf mü?
Yarın Türkiye 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi karşısında susan bu siyasi aktörlerle mi yola devam edecek, yoksa bir kez daha çıktığı büyük yolculuğu Başkan Erdoğan'la mı tamamlayacak? 31 Mart sadece bir yerel seçim tarihi değil, her türlü vesayetten silkinen Türkiye'nin son seçimidir. Ben, 1950'den beri askeri darbe dönemleri dahil her sandığa gittiğinde en doğru seçimi yapan bu halka güveniyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.