Türkiye, özellikle 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminden sonra FETÖ'nün ülkeleri içeriden kuşatan emperyalizmin bir aparatı ve bir terör örgütü olduğunu dışarıda değilse bile içeride anlatmayı başardı.
Bugün artık Türkiye toplumunun ezici çoğunluğu bu kirli yapıyı tanıyor ve öfke duyuyor. Ama bu gerçek FETÖ'nün hâlâ devlet içinde olmadığı, bir kısım siyasi aktörleri etkilemediği anlamına gelmiyor. Süren operasyonlar da bunu gösteriyor, FETÖ hâlâ içeride var ve ayağa kalkmamaları için her şey yapılıyor.
Aslında bu siyasi kararlılık FETÖ'yü dışarıda da zorluyor. Devletler düzeyindeistenen noktaya gelinmesede FETÖ'nün iç işleyişini sarsıyor. Bunda MİT'in FETÖ'cülere karşı yürüttüğü dış operasyonların, devlet-sivil toplum kurumlarının ortak yürüttükleri kamu diplomasisinin katkısı büyük.
Özellikle MİT, Afganistan'dan Kosova'ya Malezya'dan Sudan'a, Kuzey Irak'tan Ukrayna'ya uzanan seri operasyonlarla FETÖ'cülerin korkulu rüyası oldu. Buna Reyhanlı katliamının düzenleyicilerinden Yusuf Nazik'in -katliamda FETÖ'cu desteği de var- Baas rejiminin kalbi Lazkiye'den alınıp getirilmesini de eklemek gerekiyor.
Bu mücadelenin etkisini son dönemde FETÖ içinde yaşanan kavga ve gerilim haberlerinde de görüyoruz. Örgüt sıkıştıkça, kendi içinde yarılmalar yaşıyor. Birkaç gün önce Türkiye gazetesi yazarı FuatUğur, FETÖ içinde Gülen'le örgütün ikinci adamı olarak bilinen Mustafa Özcan arasında yaşanan "dünya imamlığı"nı ele geçirme kavgasından söz ederek şunları yazdı:
"FETÖ'nün içinde, 15 Temmuzdarbe girişiminin ardından ortayaçıkan hizipler arası güç ve çıkarçatışması hiç bu kadar derinleşmemişti.
İş bu kez gerçekten ciddi. İlk başlarda mırıldanma düzeyinde başlayan tartışmalar aradan iki yıl geçtikten sonra çığırından çıktı. Şimdi karşılıklı suçlamalarve salvolar havada uçuşuyor. Nitekim Mustafa Özcan ve ekibi 15 Temmuzbaşarısızlığının faturasını Fetullahve ekibine çıkarırken, karşı taraf da aynını Mustafa Özcan ve ekibi için yapıyor."
FETÖ içinde özellikle 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle ilgili derin bir kafa karışıklığı yaşandığı ve bir kavga sürdüğü çok açık. Tansiyonun hayli yüksek olduğu aylardır konuşuluyor. Ancak, sözkonusu Gülen'se biraz durup düşünmekteyarar var. Çünkü bu yapı bir Gülen organizasyonudur. Yapıyı yakından bilenlere göre, Gülen bugüne kadar işlediği bütün günahları, suçları başka birine kolayca yüklemeyi başaran şeytani birakla sahip.
Onun karşısında görünen MustafaÖzcan da sıradan biri değil. Sırdaşı, örgütünpara trafiğini yöneten ve kirli arşivinibilen kilit bir isim. Ancak buradaki asılsoru şu: Bu kavgayı kim yönetiyor ve nasılsonuçlanması isteniyor? Uzun bir sürediro kirli yapı içinde "Mustafa Özcan,15 Temmuz darbe girişimini örgütleyerekhocamızı zora soktu" söylemiel altından yayılıyor. Bu şunu gösteriyor;sıkışan şeytani akıl yeni bir kurban arıyor.
Özcan da aynısını yapıyor ama onun kadar etkili değil. FETÖ hâlâ kendisine inananlar varsa onları yeniden harekete geçirmek için 15 Temmuz kanlı darbesinin faturasını birine çıkartmak istiyor. Hatta bu kavganın danışıklı dövüş olma ihtimalinden bile söz ediliyor. Bu ihtimali ileri sürenler aynen şunu söylüyor: "MustafaÖzcan denilen şahsiyetin FETÖ'denhabersiz nefes alamayacağını bilmeyenyok." Acaba FETÖ ortadan ikiye mi ayrılıyor yoksa yeni bir can suyu peşinde mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.