MAHMUT ÖVÜR

Türkiye'yi içeriden kuşatmak için 40 yıldır örgütlenen FETÖ'nün büyük hesabı bozulunca nasıl kanlı bir örgüt olduğunu 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle gördük.
O gün bir dönüm noktasıydı. O günden sonra da FETÖ'ye karşı içeride ve dışarıda daha kararlı bir mücadele başladı. Ancak bunun kolay bir mücadele olmadığını, hâlâ devletin en önemli kurumlarında kripto FETÖ'cülere yönelik operasyonların sürmesi gösteriyor.
Durum içeride böyle ama dış ülkelerde çok daha vahim durumda... Çünkü FETÖ'nün örgütlendiği 160'ı aşkın ülkede hem güçlü bir koruma var hem de FETÖ o ülkelerde etkili bir lobi gücüne sahip...
Korumacı ülkelerin başında da ABD ve AB geliyor. Buna rağmen Türkiye, yine de sert bir mücadele yürüterek Kafkaslar'dan Balkanlar'a, Afrika'dan Uzak Asya'ya iyi ilişkiler kurduğu birçok ülkede FETÖ'ye karşı önemli adımlar atılmasını sağladı... Ama hâlâ istenilen noktaya gelinmiş değil.
Bu açıdan ocak ayı ortalarında Kuzey Irak'ta çok çarpıcı bir olay yaşandı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'yle FETÖ'nün yoğun ilişki kurduğu biliniyor. Bölgede biri üniversite olmak üzere 30'u aşkın FETÖ okulu var. Dahası o bölge, özellikle 15 Temmuz sonrası Türkiye'den kaçan FETÖ'nün önemli adamlarının sığınak yeri oldu. Bölge eskiden de FETÖ'nün önemli bir merkeziydi. Bunu daha önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'ın, FETÖ'nün Kuzey Irak imamı Talip Büyük, eğitim imamı Cemal Bulut ve medya imamı Doğan Ertuğrul'la birlikte çektirdiği fotoğraftan biliyoruz.
Türkiye'nin, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bu bölgede de FETÖ'cülere karşı hem siyasi hem de operasyonel mücadele yürüttüğü sır değil.
Ancak bu her zaman istenildiği gibi gitmiyor.
Çünkü Türkiye'nin önünü kesmek isteyen çok sayıda güç ve odak var. Şimdi gelin o güçlerin Türkiye'nin önünü nasıl kestiklerini biraz daha yakından inceleyelim.
Geçtiğimiz ocak ayı ortalarında Türkiye'nin güvenlik güçleri iz sürerek Süleymaniye kentinde çok önemli bir operasyona imza attı. FETÖ'nün Süleymaniye'deki okullarının genel müdürü Aslan Çelik'i, titiz bir çalışma sonucu ele geçirdi. Ancak, o andan itibaren de bütün güç odakları telaş içinde harekete geçti. Bu işin öncülüğünü de hiç hesapta olmayan biri yapıyordu; Celal Talabani'nin eşi Hero Talabani...
Bölgeden aldığım haberlere göre, o süreçte işin içine CIA'den BND'ye kadar bütün FETÖseverler giriyor ve Süleymaniye'de Hollywoodvari bir kaçma kovalamaca yaşanıyordu. Ama sadece güvenlik güçleri değil, akla hayale gelmeyen kirli yöntemler de devreye sokuluyor ve FETÖ'nün Süleymaniye'deki adamı kurtarılıyordu.
Bu fotoğrafın bize ne anlattığını FETÖ'ye karşı dışarıda çok yönlü mücadele veren Hayati Küçük şöyle özetliyor: "Bu bize FETÖ'nün küresel terörün bir parçası olduğunu gösteriyor. FETÖ sıradan bir örgüt değil, küresel güçlerin arkasında olduğu, koruduğu bir terör örgütüdür." FETÖ elebaşı Gülen, bu korumadan o kadar memnun ki, bir süre önce yine gözyaşları içinde salya sümük ağlayarak Haşhaşi'lerine şöyle diyordu: "Geçenlerde Kuzey Irak'tan Türkiye'ye kaçırılmak istenen bir arkadaşımızı yine o ülkedeki dostlarımız kurtararak önce Dubai'ye sonra da buraya gönderdiler." İşin belki de en ilginç yanı, Süleymaniye gibi İran'ın kapsama alanında olan bir bölgede bizzat Hero Talabani'nin devreye girerek FETÖ'ye destek olmasıydı.
Kimin eli kimin cebinde belli değil diyeceğim ama aslında belli. Bir yanda sosyalist Talabani ailesi, onun arka planında İran ve Almanya, onlarla işbirliği yapan CIA ve hepsinin destek verdiği FETÖ...
Bu kirli ittifak sürdüğü sürece de terör bitmez.