Dünyanın vicdanlı insanlarının
kırgın öfkesini bastırmak için yeni yol bu mu?
Soykırımı izlemeyi böyle mi
dayanılır kılacağız?
Neden bahsediyorum, anlamışsınızdır...
Global medyada sabah akşam
"Netanyahu gidiyor, gidecek" yayınlarından söz ediyorum...
"Trump, İsrail'e çok kızgın" iddialarından söz ediyorum...
***
Sadece medya mı?
Siyaset, diplomasi, düşünce kuruluşları, yorumcular; hemen hepsi Netanyahu'nun gidişini bekliyorlar...
Ya umut?
Kanamalı bir hasta...
Ayağa kaldırmak öyle zor ki...
***
Netanyahu ne yapıyor peki?
Gazze'deki zulmünü sürdürürken bir yandan da
"Büyük İsrail" (Anglosakson hegemonya) üzerindeki
şantajcı tutumunda el artırıyor.
Nasıl?
"Çok kısa süre içinde İran'a saldıracağım" mesajı vererek...
Ne zaman?
Tam Trump yönetimi Hamas görüşmelerinde ciddi biçimde yol almışken...
***
Gazze'ye baktıkça içi kan ağlayan sade insan bu manzara karşısında ister istemez şöyle düşünüyor:
"Şimdi de böyle mi oyalanıyoruz?" "Gazze'de soykırım sürerken bir beklentinin
esiri mi olduk?"
***
İş geldi, "Netanyahu yarın gidiyor, hayır, haftaya gidiyor" iddialarına kadar dayandı...
Zihnimiz öylesine mıncıklanıyor ki...
Ben bu satırları yazdıktan hemen sonraki birkaç saat içinde neler olacak kestiremiyorum.
Ama çocuklar öldürülüyor, açlık sürüyor, hastaneler bombalanıyor.
***
Bir de
"Netanyahu başka, İsrail kamuoyu başka" demeye dünden hazırlıklı
ekran çubuklularımız var ki, üzerinde
durmaya değer...
Düşünebiliyor musunuz?
Tel Aviv'de bir meydanda toplanmış
Netanyahu'yu protesto eden bin kişinin görüntüsü geliyor ekranlara ve bu İsrail kamuoyu gibi anlatılıyor.
***
Netanyahu kalır da, gider de...
Bin türlü şeytanlığı var onun...
Ama daha geçen gün İsrail kamuoyunda yapılan şu anketin sonuçları değişir mi?
İsrailli Yahudilerin yüzde 80'i, Netanyahu'nun Gazze politikasını destekliyor ve Filistinlilerin sürülmesini istiyor.
Netanyahu'nun yerine başkası gelse, bu çizgiden vazgeçebilir mi?
Ekran çubuklularına önerimdir; bu ankete bakıp öyle konuşsunlar...
***
NOT DEFTERİ
Hurdaya çıkmış iki gemi gibi, paslı gövdelerimizden utanarak birbirimizin yanından geçip gitmiştik. (ÖMER F. OYAL / Önceki Çağın Akşamüstü)