Kuruluş tarihi olan 1948'den itibaren değil, Siyonistlerin bölgeye göz diktikleri anlaşılan 1800'lerin sonlarından itibaren birilerinin ısrarla Ortadoğu dedikleri havalide ve Filistin'de yaşananlar, sadece Müslümanlar için değil aslında bütün insanlık için de derslerle dolu.
Bölgeyi sömürmeyi kafaya koydukları anlaşılan emperyalist güçlerin planları ve her birinin kendi özel atraksiyonları, meselenin bir tarafı. Mevcut yapıdan rahatsızlık duyanlar yanında zaten ihanete meyyal olanları nasıl kandırıp sonrasında hüsranlarıyla baş başa bıraktıklarının tarihi, bundan sonrasına yönelik ciddi mesajlar içeriyor.
Kendi çıkarlarını temel alarak bu uğurda söylemedikleri yalan da bırakmayan emperyalist zihniyetlerin dün olduğu gibi bugün de sahada kol gezdiklerini ve sadece kendi çıkarlarını gözetme alışkanlıklarını hiçbir zaman bırakmayacaklarını söylemek gereksiz.
Konuya meraklı olup imkanı da olanların, bölgedeki gelişmelerin seyri ile ilgili okumalar yapmaları ciddi faydalar içeriyor. Osmanlı'nın çöküşü sonrası neler olup bittiği ve bölge tarihinin belki de en kötü gelişmesi sayılabilecek İsrail'in 1948'deki kuruluşuna nasıl gelindiği bilinmeden bugün için yapılacak değerlendirmelerin eksik kalacağı, çok açık.
Filistin'de 1917'de manda yönetimi kuran İngiltere ve Fransa ile sonradan işe dahil olan ABD'nin İsrail'in kuruluşu için attıkları adımlar biliniyor. Ancak 1948 öncesi bölgede kurulmuş devletlerin ne yaptıklarını bilmek, bugün yaptıkları ya da yapamadıklarını değerlendirebilmek açısından önemli.
Osmanlı'nın bölünüp parçalanması sonrası gerçekten var olup olmadıkları tartışmalı devletçikler oluşturulması ile bölgemizde 100 yıldan fazladır çekilen sancıların halen sürdüğünü biliyoruz. Akıllar başa alınmazsa bölgenin belki huzur ve istikrara hasret kalınacak sonraki 100 yıllara gebe olduğunu söylemek de iddialı olmaz.
Bugün, insanlık değerlerini muhafaza edebilen ve paçalarını Siyonistlere kaptırmayanlar hariç, Batılı ülke yöneticilerinin İsrail'e destek olmak mecburiyetinde kaldıklarını görüyoruz.
Ancak, bölge ülkelerini yönetenlerin çoğunun Netanyahu denilen alçak katilin 'oturun oturduğunuz yerde…' uyarısına gıklarını bile çıkaramayışları, daha da vahim.
Bölgemiz üzerine hesap yapanlar, aleyhlerine her gelişme sonrası yeni oyunlara başvurarak ipoteklerini sürdürme derdinde.
Suriye'deki gelişmelerden rahatsız olan Siyonist zihniyetin yeni oyunlar peşinde olduğu, malum. Ancak Avustralya ve Suriye'deki provokasyonlarının beklenmedik gelişmeler sayesinde boşa çıkması, meali "(Yahudiler) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur." olan Al-i İmran Suresi 54. ayetini akla getiriyor…
Kadir- i Mutlak olan sadece Cenab-ı Hakk'tır. Ve inşallah emperyalistlerin bütün tuzaklarını bundan böyle de ayaklarına dolaştıracaktır…