Selim, selam vererek yanlarına oturan Melih Bey'e takıldı:
- Hareketli geçen bir gecenin sabahına yakışır bir şekilde uykusuz gözüküyorsun ağabey…
- Hareketli ve hamdolsun ki geleceğe yönelik ümitlerimizi artıran bir geceydi hakikaten… Mehmet:
- O halde yorumlarınızı alalım…
- Trump'ın planını değerlendiren HAMAS, şartların sağlanması halinde esir değişimine hazır olduklarını, yönetimde olmamayı kabul edebileceklerini ve diğer bazı maddelerin müzakere edilmesi gerektiğini açıkladı. Trump'ın, HAMAS'ın cevabı üzerine, 'Hamas'ın açıklamasına bakarak kalıcı bir barışa hazır olduklarına inanıyorum. İsrail, Gazze'ye yönelik bombardımanı derhal durdurmalı ki esirleri hızlı ve güvenli bir şekilde çıkarabilelim' şeklinde bir açıklama yapması, ümit verici… Selim:
- Bütün bu gelişmelerde Türkiye'nin ciddi katkıları olduğu anlaşılıyor. Cumhurbaşkanımızın, kısa bir süre önce Washington'da görüştüğü Trump'la yürüttüğü telefon trafiği, arka planda ciddi çabalar gösterildiğine işaret… Araya giren Remzi:

- Bu durumda Netanyahu'nun ne diyeceği ya da ne yapacağı önemli herhalde?..
- HAMAS'ın doğrudan hayır demesini beklediği anlaşılan ve kısmi kabulünü da bu yönde yorumlayan Netanyahu'nun, beklentileri başka şekilde olduğu için Trump'ın cevabına şaşırdığı söyleniyor. Tabii bu arada Gazze'ye yönelik saldırıları da yoğunlaştırdılar… Mustafa, Melih Bey'e:
- Bundan sonrasına yönelik tahmininiz nedir?..
- Açıkçası, kendini her türlü kayıttan azade gören bir terör devleti söz konusu olduğu için tahmin, zor. Bizim gördüklerimizden daha fazla perde gerisinde yaşananlar vardır muhakkak. Bu süreçte başta Türkiye olmak üzere Katar, Mısır ve başka bazı bölge ülkelerinin de devrede oldukları ve Trump'un İsrail'e dur demesi için çeşitli baskılar yaptıkları düşünülebilir. Tahminde bulunmak yerine gelişmelerin seyrini beklemek daha iyi. Tabii iyiye doğru olması için dua etmeyi de unutmamalı… Remzi:
- Sürecin işleyişi, Türkiye ve başka bazı ülkelerin HAMAS için devrede olduklarını gösteriyor hakikaten. Trump'ın teklifine yönelik cevap bile ciddi bir çalışma yapıldığını ve bu aşamada HAMAS'a destek verildiğini gösteriyor…
Derin düşünceler…
- Bütün dünya nezdinde İsrail'in ve ona destek olanların itibarlarının yerlerde olduğu bir zamandayız. Katar'a yönelik saldırının, ABD'nin verdiği garantilerin İsrail'in melanetleri karşısında işe yaramadığını ortaya koyması da unutulmaması gereken hususlardan. Bu, sadece Katar'ı değil, Suud'u, Emirlikleri ve diğer bölge ülkelerini de ciddi düşüncelere sevk etmiş olmalı… İhsan:
- Ne yapabilirler ki?..
- Onu bilmem. Ama verilen garantilerin bir işe yaramadığını gören ülkelerin kendilerine göre çıkış yolları düşünecekleri söylenebilir. Bazı şeylerin bir yerinden başlamak gerekir, malum. Son dönemlerde ülkemizin savunma sanayine yönelik bölgesel ilginin artışı bunun göstergelerinden… Mehmet:
- Bu ihtimal, hakikaten ümit verici. İsrail karşıtı cephenin gittikçe yükseliyor olması da aynı…
- Haklısın, sadece konuyla doğrudan ilgilenenlerin değil, Müslümanı ve olmayanıyla gelişmelerden duydukları rahatsızlığı açıkça ifade edemeyen ülkelerin de dahil olduğu ciddi bir cephe oluştu. BM'de Filistin'i devlet olarak tanıyan ülkelerin sayısının 157'yi bulması ve 46 ülkeden 497 gönüllünün insani amaçlarla dahil olduğu Sumud Filosu da bunun göstergesi..

- Lafı açılmışken, İsrail'in hukuksuz bir şekilde gözaltına aldığı Sumud Filosu mensuplarının bir kısmının yurda dönmek üzere yolda oldukları söyleniyor. Bu konuda bilginiz var mı?..
- Dışişleri Bakanlığımızın açıklamasında 40'a yakını Türk olan birçok Sumud aktivistinin getirilecekleri vurgulanıyordu… İhsan:
- Bu Sumud işi hakikaten çok iyi oldu bence. Ne dersiniz?..
- İsrail'e yönelik ezber bozan çıkışlardan birisi olması hasebiyle, muhteşem bir şey. İnsani amaçlarla Gazze'ye yönelik hukuk dışı ablukayı kırmak için yola çıkan katılımcıların hedeflerine ulaşıp ulaşmadıkları tartışılabilse de İsrail'in dengesini bozdukları aşikar… Selim:
- Bu arada yola çıkan başka filolar da var, galiba?..
- Evet, şu anda Girit açıklarında Gazze'ye doğru giden benzer bir filo ve yola çıkmak için hazırlık yapan başkaları da var. Dünyayı uyuttuklarını zanneden İsrail ve yandaşlarının, Sumud vesilesiyle insanlığın teyakkuzda olduğunu anlamaları, işin güzel taraflarından. Surda açılan gedik denir ya, BM'deki gelişmeler ve Sumud Filosu surda açılan gediklerden bazıları… Mustafa:
CHP yandaşlarının telaşı…
- TBMM'nin yeni yasama yılı açılışında, dikkat çekici şeyler yaşandı. Başta Gelecek, Deva ve Saadet partileri olmak üzere birçok genel başkanın Cumhurbaşkanımız'la sohbetleri, Meclis açılışına katılmayan CHP cenahının canını çok sıktı galiba?..
- Hem de nasıl!.. Açılışa katılmayan CHP'liler, ortaya çıkan tabloyu görünce epey pişman olmuşlardır. Meclis'ten yansıyan o görüntü, milletimizin hep arzu ettiği bir tablo. Türkiye'nin siyasi partilerinin genel başkanları ve önemli isimlerinin Cumhurbaşkanımız ile bir araya gelip çeşitli konularda sohbetlerinin daha sık olması gerektiği, milletimizin temel taleplerindendir. Katılmamakla CHP kaybetti… İhsan:

- Ortaya çıkan tablodan ürkmeleri, geleceğe yönelik kaygılarını gösteriyor galiba?..
- TBMM'den yansıyan o görüntüyü aklı sıra eleştirenler, PKK ile alakasını gizlemeye bile gerek görmediği dönemlerde DEM'le iş birliği yaptıklarını milletimizin unuttuğunu zannediyorlar. Şimdi Terörsüz Türkiye sürecine ciddi katkılarda bulunan DEM bahanesiyle tabloyu eleştirmeye kalkışmaları, saçmalık… Selim:
- Bana öyle geliyor ki, Özgür Özel'in güya protesto bahanesiyle TBMM'nin açılışına katılmaması, Silivri'den aldığı talimatla ilgili. Ne dersiniz?..
- Bana da öyle geliyor. Güya eleştiri niyetine söylediklerinin herhangi bir anlamı yok çünkü. İpleri bir şekilde kaptırdıkları kifayetsiz bir muhterisin talepleri sebebiyle milletimizin helal oylarıyla iş başına gelmiş Cumhurbaşkanımız ile ilgili meşruiyet tartışması açma çabaları da komik… Mehmet:
- Yolsuzluk, rüşvet ve benzeri suçlardan tutuklu birisi ile çabalarının izahını hala bulamıyorum. Dertleri ne sizce?..
- Silivrideki'nin ben yandım, sizi de yakarım tehditleri önemli bir sebeptir. Şu ana kadar kamuoyuna yansıyanlar bile ilgilinin on yıllarca içeride kalacağını gösteriyor. Herhalde partiyi tam olarak ele geçirmiş olmalı ki, başta genel başkanları olmak üzere yönetici takım, her şeyi bir yana bırakıp İmamoğlu için kıvranıyorlar. CHP'lilerin Türkiye'nin bütün iç ve dış konularından kopup, sadece İmamoğlu için koşturmalarını, başka şekilde izah mümkün mü bilmiyorum… İhsan:
- Neler olup bittiğini çok iyi bildikleri halde çeşitli sebeplerle ağızlarını bile açamayan mecburi CHP'lilerin durumu en vahim olanı. Onları anlayabilmek hiç mümkün değil…
- Evet, mecburi CHP'liler konusu hakikaten karmaşık. Sanırım kimlikleri ya da bir şekilde devşirilmiş olmaları ile ilgili bir mecburiyet söz konusu. Konuşulduğunda hepsi makul gözükseler de konu CHP'ye gelince hatlar karışıyor. Stockholm Sendromu benzeri bir durumla karşı karşıya olunduğu söylenebilir…
- Evet, bugünlük de bu kadar diyelim. Gazze ile ilgili çabalar oradaki kardeşlerimizin rahat ve huzura kavuşacağı bir şekle dönüşür, inşallah…
- İnşallah…