Selim, selam verip yanlarına oturan Melih Bey'e:
- İyi ki geldin Melih ağabey. Terörsüz Türkiye konusunda bugünkü adımlarla alınan mesafeyi konuşuyorduk. Sizin söyleyeceklerinizi heyecanla bekliyoruz…
- Terörsüz Türkiye ya da belki daha doğru bir deyimle Terörsüz Bölge konusunda bugün, PKK'nın kuruluşu baz alınırsa 41 ya da 47 yıl, ama kardeşlik iklimini bozmayla ilgili başka hususlar düşünülürse belki de 100 yıl ya da daha fazla bir zamandır hayalini kurduğumuz bir noktaya ulaşmış bulunuyoruz. Terörün kendiliğinden başlamadığı ve ülkemiz üzerinde hesapları olan dış mihraklar tarafından da desteklendiği düşünülürse, gelinen aşamanın hakikaten çok önemli olduğu anlaşılır… Mehmet:
- Bütün bunların neredeyse 10 ay içinde gerçekleştiğine inanmak zor. Ancak, bizim bildiklerimizin dışında bu neticeyi temine yönelik ciddi çalışmalar yapılmış olmalı herhalde, ne dersiniz?..
- Süreci, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanımızın 'iç cepheyi tahkim etme' çağrısının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'de DEM Partililerin ellerini sıkmaları ve ardından 22 Ekim'de yaptığı çağrı ile başlatmak, mümkün. Ancak, bunun öncesinin de olduğu ve her konuda ciddi birtakım hazırlıklar yapıldığını, söylemek gerek. Bunların ne olduklarını bilmemiz gerekmez. Ama yaşananlara bakıldığında bölgenin de terörden kurtulmasının hedeflendiği ve bu yönde ciddi adımlar atıldığı, görülüyor… İhsan:
- Suriye'de yaşanan gelişmeler, bunun örneklerinden herhalde. Mesela muhaliflerin İdlip'ten önce Halep'e ve ardından Hama, Humus ve Şam'a uzanan yürüyüşleri sırasında Rusya'nın ve İran'ın denklemden çekildiğinin farkına varmamız, ciddi bir sürpriz olmuştu. İlk günlerde Türkiye'nin bu işin neresinde olduğu sorularına, 'dikkatle izliyoruz' şeklinde cevaplar veren Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, sonrasında 'Rusya ve İran'ı çekilmeleri konusunda ikna ettiklerini' söylemişti… Melih Bey:
- Sadece bu kadar da değil. Terörsüz Türkiye ve tabii ki terörsüz bölge sürecinden hiç hazzetmeyenler kötümser senaryolar yazıp dursalar da PYD/YPG'ye desteği ile bilinen ABD'nin tavrında da ciddi değişiklikler var. Suriye'deki süreç devam ediyor ve Devlet Başkanı Ahmet Şara, ülkenin birliği ve bütünlüğünden taviz vermeyeceğinin altını sürekli olarak çiziyor. Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcileri de olan Tom Barrack'ın 'PYD/YPG'ye devlet kurma mecburiyetimiz yok' manasına gelecek sözlerine bakılırsa, ABD'nin de bu konudan pek şikayeti yok gibi… Selim:

- Barrack, PYD/YPG'nin Suriye yönetimi ile entegrasyon konusunda daha fazla gayret etmesi gerektiğini söylediğini de unutmayalım. Netice olarak, silahların sembolik olarak yakılması ile önemli bir aşamaya ulaşan Terörsüz Türkiye sürecinin bundan sonra hızla neticeye ulaşacağını söyleyebiliriz, sanırım?..
- Tabii ki. Muhtemelen Eylül'e kadar silahların teslimi ya da yakılması tamamlanmış olur. Bu arada TBMM'de kurulması beklenen komisyon da çalışmalarını sürdürür ve yapılması gereken bazı düzenlemeler varsa bunlar için de düğmeye basılır… Mustafa:

- Komisyon konusunu kafaları karıştırmak için kullananlar var. Sanki terör örgütüne yönelik bazı tavizler verilecekmiş havası oluşturmaya çabalıyorlar…
- Çeşitli sebeplerle rahatsız oldukları için süreci engellemeye çalışanlar ne derlerse desinler, herhangi bir pazarlığın söz konusu olmayışı, Terörsüz Türkiye sürecinin temel özelliği. Yani şunu ver, bunu al gibi bir durum kesinlikle yok. Meclis'te oluşacak komisyon, benzeri durumların bir daha yaşanmaması için alınması gereken tedbirler konusunda tavsiyelerde bulunacak. Terör örgütünün kullandığı bütün bahaneleri elinden alacak düzenlemeler şimdiye kadar zaten yapıldığı için, ufak tefek bazı eksikliklerin giderilmesi söz konusu… İhsan:
CHP naklen yayına cesaret edemez!..
- Hakikaten çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir zamandayız ve önümüzdeki günlerde daha da güzel gelişmelere şahit olacağız, inşallah. Yaşananların ülkemiz genelinde sevince sebep olduğunu biliyoruz. Ancak, ana muhalefet partisi cenahında kuru açıklamalar dışında pek bir hareket yok gibi. Yanılıyor muyum?.. Melih Bey:
- Yanılmıyorsun. CHP'lilerin daha önemli gündemleri olduğu için, Terörsüz Türkiye konusuyla pek ilgilenemiyorlar. Art arda patlayan yolsuzlukları yokmuş gibi göstermeye çalışmak, öncelikli meşgaleleri. Genel Başkan Özgür Özel'in ölçüsüz çıkışları herkesi ve bu arada birçok CHP'liyi de şaşırtıyor. Herkesin gördüğü şeylerin asında öyle olmadığını ispat gayreti ne ise. Ama 'yolsuzluk yapan CHP'li başkanları yargılamakta ısrarlı olursanız, halkı sokağa çağırırım' ve benzeri çıkışları, ciddi sağlık problemleri yaşadığına delalet ediyor… Selim:
- Bunların muhtemelen iplerini elinde tutan Silivri'deki İmamoğlu'nun talepleri sebebiyle yaşandığını düşünmek daha makul. Bu arada birkaç gün hararetle tartışılan İBB ile ilgili yolsuzluk duruşmalarının televizyondan canlı yayınlanması konusunda birkaç gündür sessizlik var gibi. Cumhur İttifakı'nın konuya sıcak bakması, Özel'in aklını başına mı getirdi acaba?..
- Bilmiyorum, ama öyle gözüküyor. Öncelikle mevcut mevzuatımız buna müsait olmadığı için hukuki düzenlemeye ihtiyaç var, biliyorsunuz. Bir tür meydan okuyormuş gibi, İmamoğlu'nun yolsuzlukları ile ilgili duruşmaların canlı yayınlanması fikrini dile getiren CHP Genel Başkanı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'neden olmasın' manasına gelen cevabı ve Cumhurbaşkanımızın da, bu fikre katıldığını söylemesinin ardından derin düşüncelere dalmış olmalı… Araya giren İhsan:
- Sizce bu konuda İmamoğlu ne düşünüyordur acaba?..
- Bilmiyorum. Özgür Özel'in konuyu İmamoğlu ile konuşup konuşmadığı, belirsiz. Ancak, özellikle de gittikçe artan itirafçı sayısı düşünüldüğünde CHP'lilerin böyle bir şeyi düşünmeleri büyük cesaret. Nasıl olsa kabul edilmez diye, kamuoyuna mesaj vermek niyetiyle gündeme getirdiler bence. Kabul edileceğini anladıklarına göre, engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır muhtemelen… Mehmet:
- Mahkeme heyeti mesela Sarıyer'deki üç villayı sorduğunda canlı yayında nasıl cevap vereceğini hayal ediyorum da hakikaten ben de böyle bir şeyi kabul edebileceklerine ihtimal veremiyorum… Mustafa:
- Mart 2024 seçimleri için mal beyanı verdikten birkaç gün sonra şirketinin üzerine geçen ve normal fiyatı 1 buçuk milyar lira olduğu bilinen 3 villayı 15 milyon liraya nasıl aldığını izah sadedinde söyleyecekleri, hakikaten merak konusu. Üstelik bunlardan birisini yıllığı 6 milyon liraya kiraya verdiği de biliniyorken… Araya giren remzi:
- Villaları kendisine sattığı söylenen kişinin, bunları almak için gereken paranın İmamoğlu'nun adamları tarafından İSKİ'den alacağı olan 500 milyon liranın ödenmesi ile mümkün olduğunu anlatmıştı. Bu da bu kişinin İSKİ'ye hakikaten 500 milyon liralık bir iş yapıp yapmadığı sorusunu akla getiriyor… Melih Bey:
- İBB ile ilgili dosyaların bariz vasfı, kendilerine yüklü miktarlarda paralar aktarılan birtakım kişilerin bu paraların büyükçe bir bölümünü bir şekilde İmamoğlu'na ya da yakınlarına aktarmaları. Bu da yapıldığı iddia edilen işlerin çoğunun uydurma olduğunu gösteriyor. İddianame henüz ortada yok ama bu tür işlere dair onlarca itiraf havada uçuşuyor… Mehmet:
- İmamoğlu ile tutuklananların 40'tan fazlası itirafçı oldu zaten. Suç işlediklerini kabul ederek, olup bitenlere dair bildiklerinin bir kısmını anlattıklarına ve mahkemenin elinde bulunan deliller sebebiyle çok daha fazlasını anlatacaklarına göre İmamoğlu'nun kurduğu çarkın nasıl çalıştığını canlı yayında anlatırlarsa, hakikaten bilgilendirici olur. Ancak, ben buna razı olacaklarını zannetmiyorum… Mustafa:

- Hele euro çıkan baklava kutusu görüntülerinden sonra, duruşmaların canlı yayınlanması CHP'lilerin en son isteyeceği şeydir… Melih Bey'in gitmeye hazırlandığını gören İhsan:
- Evet, bugünlük de bu kadar. Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge sürecinin başarılı bir şekilde hedeflerine ulaşmasını ve bu arada milletin imkanlarını onlara hizmet etmek yerine kasalarına aktaranların hak ettiklerini bulmasını dileriz…
- Amin…