'Mutlak butlan' ve benzeri birçok hukuki tabirin ilgi alanımıza girmesine vesile olan şaibeli kurultay davasının 8 Eylül'e ertelenmesi üzerine, 'CHP azapta gerek' diye düşünenler olmuştur.
Dava dosyasının içeriği ile ilgili kısıtlı bilgilere rağmen, mahkemenin şaibeli 38. Kurultayı yok sayıp, görevi eski yönetime devretme ihtimalinin yüksek olduğunu belirten hukukçular çok.
Kurultay yok sayılırsa, olağanüstü kurultayın da yok sayılacağı, konunun özeti. Kılıçdaroğlu'nu CHP'den ihraç etme ve benzeri 'parlak' formüller de yönetimin meşru olmadığı kararı çıkarsa, işe yaramayacak.
Duruma bakılırsa, CHP'li birçok ismin yaz tatilinin keyifli geçmeyeceği söylenebilir. Özgür Özel'in duruşma öncesi söylediği, 'verecekleri her karara hazırız. Ama bu işi uzatıp da zulmetmesinler artık bize' sözü, bunun göstergesi.
Mahkemenin muhtemel 'butlan' kararı ile ilgili olarak CHP'nin mevcut yönetiminin anlattığı 'gerçek olamayacak kadar güzel' hikayelere inananlar tabii ki vardır. Ancak meselenin söyledikleri kadar basit olmadığını çok iyi bildikleri için Özgür Özel ve ekibi hakikaten sıkıntılı durumda.
Özgür Özel aksini ispat etmeye çalışsa da olayları kontrol etmeye çalıştığı anlaşılan İBB eski başkanının eskisi kadar güçlü olmadığı, net. İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasın Silivri'de neler konuşulduğuna dair yorumlar, 'intikamın soğuk yenen bir yemek olduğu' sözünü doğruluyor.
İBB ile ilgili yolsuzluk iddialarında olduğu gibi, kurultayla ilgili sıkıntı da mızrağın çuvala sığmamasından. İlk turda eşit oylar söz konusu iken, Kılıçdaroğlu'nun aldığı 18 oyun nasıl geçersiz sayıldığı ve en az 3 saat beklenmesi gerekirken, ikinci tur oylamanın neden 45 dakika sonra başlatıldığı, mızrağın çuvala sığdırılamayan bölümlerinden.
Koskoca bir parti yönetiminin, delegelere dağıtılan daireler, paralar, telefonlar, belediyelerde kadrolar gibi şeylerle rehin alındığı iddiasının hafife alınacak bir husus olmadığı, çok açık. Özel ve beraberindekilerin, 'hiçbir şey olmamış gibi yapalım ve yola bu şekilde devam edelim' demeleri, CHP'lilerin aklıyla alay etmek.
İBB Başta olmak üzere CHP'li belediyelerle ilgili yolsuzluk ihbarlarının tamamının CHP'li isimler tarafından yapıldığı biliniyor. Birilerinin delegeleri satın alıp partiyi ele geçirmeye çalıştıklarının, durumun farkına varan CHP'liler tarafından yargıya taşındığı da…
İmamoğlu ve sözünden çıkamayan Özel'in, ne kadar uğraşsalar da mevcut durumu sürdürme ve CHP'yi arzu ettikleri gibi tepe tepe kullanma ihtimalleri artık kalmamışa benziyor.
Göz bağcılıkla bir yerlere gelebilir, başarılı imiş gibi gözükebilir ve kamu kaynaklarını kullanarak daha yukarılara ulaşma hesabı da yapabilirsiniz…
Ama her şeyin olduğu gibi kifayetsiz muhterislerin ulaşabileceği mesafenin de bir sınırı var. Türkiye üzerine hesap yapmak o kadar basit değil yani…