Melih Bey'in geldiğini gören Selim, sobanın üzerinde pişirmekte olduğu kestaneleri karıştırarak:
- Kestane kebap, yemesi değilse bile yedirmesi sevap. Hoş geldin Melih Ağabey, bugün Mehmet ağabeyin kestane ziyafeti var… Selam vererek oturan Melih Bey:
- İyi oldu kestane pişirdiğiniz. Son senelerde pek yiyemiyoruz… Mehmet:
- Afiyet olsun. Gündemin sürekli değişmesi, sizin mesleğin eğlenceli yönlerinden olsa gerek. Her zaman konuşacak ya da yazılacak bir şeyler var. Bir süre de partilerin Terörsüz Türkiye Komisyonu için verdikleri raporları konuşuruz herhalde?..
- Şükürler olsun, durum dediğin gibi. Aslında sadece güzel şeyler konuşabilsek ne güzel olur. Ancak, hemen her türlü gelişmelerin yaşanması hayatın kanunlarından. Esasında TBMM'ye sunulacak nihai rapor daha önemli olsa da partilerin hazırladıkları raporları da önemli… Mustafa:

- Rapor konusu tamam. Ama benim anlamadığım Özgür Özel ve beraberindeki birkaç kişinin güya anmaya gittikleri Kamer Genç'in mezarı başında içki içmelerinin bir izahı var mı merak ediyorum?..
- İzahı yok ve kendileri de edemedikleri için eveleyip geveliyorlar zaten. İzahı olmayanın mizahı olur lafı da burada geçerli değil. Eninde sonunda vefat etmiş birinin mezarı başında içki içen birileri söz konusu. Cenab-ı Hakk akıl fikir versin… Selim:
- Amin. Umarım CHP'liler de bundan gereken dersi almışlardır. Biz gene konumuza dönelim. DEM Parti'nin raporu, Terörsüz Türkiye Süreci konusunu pek iyi anlamadıklarını düşündürecek tuhaf ayrıntılarla dolu. Bundan ne anlamalıyız?..
- Dervişin fikri ne ise zikri de odur, derler. Dolayısıyla DEM'in hazırladığı rapora takılmak gereksiz. Bundan başkasını beklemek de hayalcilik olurdu zaten. Nasıl olsa kabul edilmeyeceğini bildikleri için aklımıza gelen her şeyi rapora koyalım şeklinde düşünmüş olmalılar. Sürecin temeli terörün tamamen bitmesi, malum. Akış içinde herhangi bir şekilde terörle bağlantılı olanların hak ettikleri müeyyidelerle karşılaşmaları söz konusu. DEM'in de bundan sonraki yolculuğunu terörle bir şekilde yolu kesişmiş isimleri tasfiye ederek sürdürmesi gerekecek… Selim:
- O zaman raporda dile getirmeye çalıştıkları hususların, başlarına ne geleceğini bilenler tarafından yerleştirildiğini düşünmek gerekiyor galiba?..
- Sanırım öyle. Sürecin başından beri gerek PKK çevrelerinden ve gerekse DEM içinden aykırı seslerin çıkarılmaya çalışıldığı bir sır değil zaten. Şu anda dile getirilenler de bunların bir şekilde devamı. Unutulmaması gereken husus, Terörsüz Türkiye Süreci'nde pazarlığa yer olmadığı. Komisyonun hazırlayacağı ortak rapor sonrası TBMM'de yapılması beklenen düzenlemeler de bir daha benzeri şeylerin yaşanmaması için alınacak tedbirlerden oluşacak… Remzi:
- Yani APO bırakılsın, hak ettikleri için cezalandırılanlar serbest kalsın, kayyım uygulamasına hemen son verilsin ve benzeri taleplerin karşılığı yok o zaman?..
- Tabii ki yok. Yapılacak düzenlemelerin neler olacağını şimdiden söylemek mümkün değil ama bunların hiçbir şekilde milletimizi ve özellikle de şehit yakınlarını ve gazilerimizi rahatsız edecek şeyler olmayacağını söyleyebiliriz. Kanunların gereği yapılan kayyım ve benzeri uygulamalardan geri dönüş olacağını beklemeleri de hayal. Kayyım uygulaması ile ilgili temel çözüm, DEM içinde siyaset yapacakların terör sebebiyle başları derde girmeyenlerden oluşması. Sürecin başından beri, kayyım atanan belediyelerde bu uygulamaya son verilsin şeklinde dile getirilen talepler nasıl yersiz idiyse, şimdi de suç işlemiş de olsa seçilen birisinin yerine kayyım atanmasın demenin alemi yok… Mehmet:

CHP raporu, temcit pilavı gibi…
- CHP'lilerin raporu ayrı bir alem. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp masaya sürüyorlar. Komisyon kurulduğunda verdikleri raporu, tabir caizse fontlarını değiştirip tekrar sunmuşlar. Bir arkadaşın dediği gibi terörsüz Türkiye Komisyonu için hazırladıkları raporda terör örgütü sözcüğü 7 kere geçerken, İmamoğlu'nun ismi 6 kere anılmış. Raporlarının Terörsüz Türkiye Süreci ile herhangi bir alakası yok yani. Bu nasıl bir iş?..
- Saymamıştım ama İmamoğlu sözcüğü terör örgütünden az geçiyorsa Özgür Özel'in başı dertte demektir. CHP'yi sanki esir almış gibi gözüken İmamoğlu, parti adına sarf edilen her cümlede adının mutlaka geçmesini istiyordur belki. Haftada en az bir kez ziyaretine gidip talimatlarını aldığı anlaşılan Özgür Özel'in de Silivri'den gelen talepleri yerine getirmeye mecbur olduğu zaten biliniyor. Şaşırtıcı değil yani… Mustafa:
- İyi ama Terörsüz Türkiye Süreci siyasi mülahazaların üstünde bir konu değil miydi?..
- İşin aslı öyle. Ancak bu konuda CHP'lilerin tamamının aynı kanaatte olduklarını söylemek mümkün değil. Terör örgütü ile ilişkilerini gizlemeye bile gerek görmediği dönemlerde DEM Parti ile oldukça tartışmalı bağlantılara giren CHP'nin, Terörsüz Türkiye konusunda adımlar atılmaya başladıktan sonraki davranışları konuyu anlamak için yeterli. Milletimizin tamamının hakikaten istediği bir süreçle ilgili ikircikli tavırlarını sayıp dökmeye gerek yok… İhsan:
- O zaman partilerin raporlarından çok, Komisyonun hazırlayacağı nihai raporu dikkate almak ve esas olarak da TBMM'nin ne gibi düzenlemeler yapacağına odaklanmak gerek yani?..
- Aynen öyle. Bu sürecin devletimizin kontrolünde olduğu, atılan adımların ciddiyetle takip edildiği ve herhangi bir şekilde milletimizin canını sıkacak yanlışlıklar yapılmayacağı konusunda hepimizin içi rahat olabilir… Selim:
- Melih ağabey. CHP ile ilgili konuşmanın seni sıktığını biliyoruz ve biz de sıkılıyoruz. Ancak, geçtiğimiz günlerde Özgür Özel'in Belçika'da yaptığı bazı açıklamalar var ve okuduğumda gözlerime inanamadım…
- CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Brüksel'de düzenlenen Avrupa Sosyalist Parti Liderler Toplantısı'nın ardından yaptığı, 'Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa'nun kendileriyle kısa bir görüşme dahi yapmamasının kabul edilemez olduğu' şeklindeki açıklaması, hakikaten fecaat. Her ne olursa olsun Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideri kendisini ve partisini küçük düşüren böyle bir konuşmayı yapmamalıydı. Özel'in aynı toplantıdaki konuşmasında yabancılara ülkesini şikayet etmesinden bile beter bence… İhsan:
- Çok da şaşırmamak gerek. Özel'in başta İngiltere olmak üzere birçok ülkenin yöneticileri ile ilgili yapmaması gereken türde açıklamalarını daha önce de duymuştuk. Avrupa Sosyalist Partisi Liderler Toplantısı'ndaki konuşmasının da bundan pek farkı yok… Araya giren Mustafa:
- Merakımı mazur görün, neler demiş Özgür Özel?..
- Özel, konuşmasında, sosyalist partilerden parlamenterler açısından destek alsalar da iktidardaki liderlerin CHP ile dayanışmada çekingen davrandıklarını ve bunun Cumhurbaşkanımızın Türkiye'deki pozisyonunu güçlendirdiğini söylemiş. Asıl problemi de tahmin edilebileceği gibi başta İmamoğlu olmak üzere yolsuzlukları sebebiyle tutuklu belediye başkanları… Mustafa:
- Avrupalı sosyalistlerin yolsuzluk sebebiyle tutuklu CHP'li belediye başkanları için ne yapmasını umuyor acaba? Aklı başında herkes, yolsuzluk ve benzeri suçlar sebebiyle tutuklu başkanlar için kimsenin yapabileceği bir şey olmadığını bileceğine göre, belli ki yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da Silivri'nin talep ettiği şekilde konuşmak zorunda kalmış…
- Bu doğru. Konuşmasında özellikle de daha evvel 'bizi yalnız bıraktınız' ve 'kendimizi Terk edilmiş hissediyoruz' diye yakındığı İngiltere'yi kast ederek, 'İngiliz İşçi Partisi'nin Erdoğan'la, Erdoğan'ın beklediğinin üzerinde bir dayanışma gösterdiğini' de iddia etmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la uyumlu çalışmanın İngiltere'nin menfaatine olmayacağı yönünde uyarıda bulunarak, bize destek olun ve böylelikle iş başına gelirsek menfaatinize uygun davranalım demiş yani. İşin en kötü tarafı da bu. CHP... Remzi:
- Özel, sanırım İmamoğlu'nun isteği üzerine yaptığı mitinglerde gizli tanıklardan birisinin vazgeçtiğini, dolayısıyla dosyanın çöktüğünü söyleyip duruyor. Böyle bir şey olabilir mi?..
- Züğürt tesellisi dedikleri tam da böyle bir şey. Bahsettiği kişi gizli değil açık tanıklardan birisi ve tanıklığını çekmesinin herhangi bir anlamı yok. Çünkü ihbar ettiği konu araştırılmış ve söyledikleri çeşitli belgelerle doğrulandığı için dosyaya girmiş durumda. Bir tanık çekildi diye bağırıp çağırmak, sadece kendi kitlelerine yönelik bir propaganda. İmamoğlu dosyasında 15 gizli tanık var. Esas konu ise tam tamına 76 tane itirafçı söz konusu. Bunların her birisi, kendilerine yöneltilen suçları işlediklerini kabul eden ve araştırıldığında söylediklerinin doğru olduğu tespit edilen isimler. İmamoğlu için kurtuluş yok yani… İhsan:
- Bugün de sohbetimizi burada sonlandıralım. CHP'nin de akıllanıp Türkiye'nin partisi olabilme yolunda mesafe kat edebilmesi için dua etmek işe yarar mı bilmem. Ama, Terörsüz Türkiye Süreci'nin millet ve memleketimizin lehine sonuçlar doğurmasını Cenab- ı Hakk'tan niyaz ederiz…
- Amin…