İsrail'in önde gelen gazetesi Haretz "Türkiye korkusu"nu anlatan bir analiz yayınladı. "Eyvah dengeler değişiyor" diye ağlıyordu. Hemen üzerine Trump imzalı yeni ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi açıklandı. "Türkiye kilit aktör" deniyordu o belgede. Tüm bunlar ne anlama geliyor? Amerikalı bir stratejist ile konuştum dün. İlginç detaylar verdi. Çok eskilere giderek hem de. Türkiye'nin öneminin katlanarak arttığını, dünyada dengelerin değiştiğini, Ankara'nın artık önemli bir oyun kurucu olduğunu söyledi.
Yıllar önce ABD'deki en güçlü Yahudi lobilerinden Washington Enstitüsü'nde yaşanan bir olayı hatırlattı. 28 Şubat dönemiydi. O günlerde İsrail uçakları Türkiye semalarında elini kolunu sallayarak uçuyordu. Tel-Aviv ile askeri anlaşmalar yapılıyor, bakım onarım işlerimiz dahi onlara veriliyordu. Türk savaş uçakları o dönemde kazayla İsrail'e yönelse hemen arıza veriyordu.
Tamir parasını bile ödeyip onlardan aldığımız Heronlar devamlı bozulup düşüyordu. Washington Enstitüsü'nde o günlerde Amerikalı bir General konferans veriyordu. Çok ilginçtir arkasında üç bayrak vardı. Ortada Amerikan Bayrağı, sağında İsrail ve solunda ise Türk Bayrağı. Kimse sorgulamadı o günlerde. Yahudi Washington Enstitüsü'nde Amerikalı General konferans verirken arkasına ABD ve İsrail bayraklarının yanına neden Türk bayrağı da konur diye.
Amerikan kongresinde o dönemlerde sözde Ermeni soykırım yasa tasarısı oylanacaktı. Kongrenin önemli bir Yahudi üyesi kürsüye çıkıp rekor kırdı, saatlerce konuşup oylamanın iptal edilmesine neden oldu. Türkiye'deki İsrail severler ona yüzbinlerce dolar bağış yapıyor, parayı verdiniz mi adam düdük oluyordu. Ancak Davos'ta Erdoğan'ın "One Minute" çıkışıyla aynı adam Türkiye düşmanı oluverdi. Amerikalı Stratejist tüm bunları hatırlattıktan sonra "Erdoğan'ın one minute çıkışı sizin için bağımsızlık yolunda bir milattır" dedi.
ABD derin devletinin birincil önceliğinin bugün Pasifik-Çin hattı olduğunu açıkladı. Ona göre burada kaybetmekte olduğu ekonomik savaşı önleyebilmek için arka bahçesi Ortadoğu'nun emin ellerde olması gerektiğini söyledi. Bunun için de İsrail'i öpüyormuş gibi oynayıp kullandığını ve zayıflattığı İran nüfuzunu bitirdiğini, Türkiye'ye alan açtığını belirtti. "ABD Ankara olmaksızın Pasifik'te Çine karşı asla kazanamaz. Hiçbir çıkarını koruyamaz. Nakış gibi dokuyarak, İsrail'i dünyada yalnızlaştırarak, Başbakanını birçok ülkede tutuklanacak, Eurovision dahil birçok organizasyonda ülkeleri İsrail boykotu yapacak hale getirerek, nefret ve öfkeyi Tel- Aviv'in üzerine çekerek, Suriye'de Ankara'ya destek vererek Ortadoğu'da dengeleri sarsan bir politika uyguladı. İsrail daha yeni uyanıyor. Tel Aviv şu anda batmış küçücük Yunan'dan, Kıbrıs Rum kesiminden medet umacak hale getirildi" dedi. İlginç bir yaklaşımdı.
Yeni Strateji belgesinde Avrupa'nın ekonomik güç kaybı, düşük savunma kapasitesiyle kriz içinde olduğu vurgulanıyordu. ABD artık Avrupa'yı güvenilecek bir müttefik olarak görmüyordu. Bu tablo Türkiye'nin askeri gücüyle dengeleyici rolünü daha da güçlendiriyordu. Küresel jandarmalık döneminin Washington için bittiğini söyleyen Amerikalı stratejist yıllardır bu sütunlarda yazdığımız konuya geliyor ve "ABD'nin Ortadoğu'da boşalttığı alanı Türkiye dolduracak. Çünkü bölgede tek dengeleyici aktör Ankara. Pentagon bunu çok iyi biliyor. İran zayıflatıldı, Irak ve Suriye ile birlikte diğer bölge ülkeleri de sessizce Ankara'ya bağlandı" diyordu.
Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Ortadoğu'dan Türkistan Cumhuriyetlerine, Türk ve İslam Dünyası'ndaki liderliğimize, Afrika'da artan nüfuzumuza ABD'nin yanaşmak zorunda olduğunu vurguluyordu. "Böyle bir güç hiçbir ülkede yok" diye ekliyordu. Trump ve ardındaki derin devletin, Türkiye'nin bölgesel "dengeleyici" gücüne odaklanması, bunu ulusal strateji belgesine bile yansıtması boşuna değil. O yüzden ABD elçisi Barrack'ın "Bakın harika olan iki şey, Trump ve Erdoğan arasında kankalık düzeyinde yakınlaşma olması" demesi, İsrail gazetesi Haretz'in de bunun üzerinden "Trump- Erdoğan ittifakı İsrail'i devre dışı bırakabilir" diye çığlık atması tesadüf değil.
Soykırıma uğrayan bir Millet şimdi günümüzün en büyük soykırımcısı haline getirildi. Dünyadaki en büyük gölge güç olarak görülen İsrail hegemonyası artık sorgulanıyor. Saldırgan Tel-Aviv'den, artık kendini her platformda savunma noktasına getirilen, yalnızlaştırılan ve öfke duyulan bir İsrail var. Buna yeni yeni uyanmaya başladılar. Ancak iş işten geçti. Netenyahu bile yolsuzluk davasının iptal edilmesi için Trump'a "Yardım et" diye yalvaracak acziyet içinde. "ABD'de her yere sızarak ülkenin kanını ve iliğini emenler beter olacaklar" ABD'li stratejist öyle diyor.