Kudüs 14 asırdır İslam şehri! Kudüs’ün tapusunu A Haber ekrana getirdi
Soykırımcı Netanyahu’nun, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak “Kudüs şehri bizim” açıklaması yaptı ve 27 yıl önce Başkan Erdoğan’ın Siloam Yazıtı’nın kendilerine vermediğini itiraf etti. Siloam Yazıtı ile Kudüs’ün kendilerinin olduğunu kanıtlamaya çalışan Netayahu’ya Başkan Erdoğan dün 600 yıllık Osmanlı toprakları olduğunu sert şekilde hatırlattı. Peki Kudüs’ün tapusu kimin? Kudüs kimleri şehri? Gelişmeleri A Haber muhabir Murat Sekban’ın konuğu olan Tapu ve kadastro uzmanı Hakkı Şahin değerlendirdi.
Terör örgütü haline gelen İsrail devletinin eli kanlı başbakanı Netanyahu, ömrü boyunda Filistin davasının savunucu olan Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldığı "Kudüs bizim şehrimizdir" sözleriyle Kudüs'ün bir Müslüman şehri değil Yahudi şehri olduğunu iddia etti.
Kentin uzun yıllar boyunca Yahudilerin kontrolünde olduğunu söyledi. Osmanlı Devleti Kudüs'ü yaklaşık 400 yıl boyunca kontrolünde tutmuş ve burada her şey belgelenmiş ve belgesi olan şeyler de kanıt niteliğindedir. A Haber'de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün Arşiv Dairesi'ne gitti. Merak edilenleri A Haber muhabir Murat Sekban'ın konuğu olan Tapu ve kadastro uzmanı Hakkı Şahin değerlendirdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
OSMALI'NIN ARŞİVCİLİK ÖZELLİĞİ
Tapu ve kadastro uzmanı Hakkı Şahin: Üç kıta üzerinde oldukça geniş bir coğrafyada hakimiyet kuran Osmanlı Devleti birçok milleti ve inanışı bünyesinde barındırmış, resmi evrakın muhafazasına bugünkü tabirle arşivciliğe büyük önem vermiştir. Bu belgelerin muhafaza edildiği en önemli arşivlerden birisi de Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşividir.
Osmanlı'dan devraldığımız bu zengin tarihi miras sadece Türkiye için değil, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde devlet kurmuş birçok milletin milli ve ortak tarihlerinin tespiti ve yazılmasında başvurulabilecek en önemli kaynaklardır.
Ekran görüntüsü / A Haber
BELGELERİN TAMAMI KUDÜS'E AİT
"Arşivler milletlerin belleğidir" sözü de arşivlerin ne kadar önemli olduğunu ifade etmekte ve uluslararası birçok problem de arşiv belgeleri ışığında çözüme kavuşturulmaktadır. Tabii Kudüs'e ait arşivimizde mülkiyet öncesi ve mülkiyetle birlikte tutulan kayıtlar vardır. Buradaki kayıtların tamamı Kudüs'e ait.
Tabii bizde 26 ülkenin de kayıtları var. Sadece Filistin Kudüs'e ait değil. Biz hepsini en iyi şekilde muhafaza ediyoruz. Osmanlı Devleti'nde toprak düzeninin temelini çıplak mülkiyeti devlete, istifadesi fertlere ait olan miri arazi rejimi oluşturuyordu.
Osmanlı, hudutları dahilindeki tüm bölgelerde arazi, nüfus, yetiştirilen hayvan ve ürünlerin çeşit ve miktarları ile gelirlerini kayıt altına alarak tapu tahrir defterlerini oluşturmuştur.
Ekran görüntüsü / A Haber
OSMANLI'NIN KUDÜS HASSASİYETİ
Burada bazı defterler mülkiyet öncesi döneme ait, askeri, idari ve mali konuları kapsayan bir nevi vergi defterleridir. Bunların üç ana unsuru vardır. Mufassal, icmal ve evkaf defterleridir. Bu Kuds-i Şerif'in mufassal defteridir ve 1562 tarihlidir. Osmanlı Kudüs'e hiçbir zaman Kudüs dememiş. Hep Kuds-i Şerif demiş. Kayıtlarda hep Kuds-i Şerif diye geçer. Ki Kanuni Sultan Süleyman döneminde vakıf defterimiz var; hazırlanmış. Defter-i Liva-i Kuds-i Şerif. Yani Kudüs vakıflar defteri. 1562 yılında hazırlanmış.
Ve burada 144 tane vakfın kayıtları var. Bunların isimleri, gelir ve gider kalemleri ayrıntılı olarak yazılmıştır. Hatta ilk kayıtta Halil-ur Rahman Vakfı'na aittir. Halen güncel olarak yaşayan faaliyetlerini sürdüren vakıflar vardır burada.
Biz Kudüs Evkaf Defteri'yle alakalı 2015 yılında bir çalışma gerçekleştirdik. Hem tıpkıbasımını hem de transkribini 2015 yılında yayınladık ve ilim camiasının hizmetine sunduk. Bu tapu tahrir defterleri yerli ve yabancı araştırmacıların araştırmasına açıktır. Aslında buradan bir de davet olsun ilim ve bilim insanlarımıza. Burada hazine yatıyor. Bunlarla ilgili araştırmalar, yayınlar çıkarılması gerekiyor. Tarihsel gerçekler arşiv belgeleriyle açığa çıkıyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
BU TAPULARIN BUGÜN GEÇERLİLİĞİ VAR MI?
Tabii gerek tapu kayıtları olsun, gerek vakıf kayıtları olsun, bunlar birer hukuki delildir, ispat vesikasıdır. Ahkam-ül Evkaf, yani vakıflar hukuku uluslararası alanda da geçerlidir. Bu kayıtlarla ilgili bir hani mülkiyet tespitinde kullanılır, mülkiyetle ilgili araziyle ilgili bir uyuşmazlık varsa o orada ispat vesikası olarak kullanılır. Hatta sınır ihtilaflarında dahi bu kayıtlar bir mesnet teşkil eder.
Daha da ilerisine gittiğiniz zaman, örneğin tapu kayıtlarındaki malik isimlerini incelediğinizde o yöredeki nüfusun yapısına da el atmış olursunuz. Yani oradaki nüfusun yapısını da az çok öğrenmiş olursunuz.
Ekran görüntüsü / A Haber
OSMANLI'DA TAPU SİSTEMİ
Tabii Osmanlı'daki kayıt sistemi çok farklı. Yani her şeyi titizlikle kaydetmiş. Hatta şöyle derler, il beylere böyle bir emir gider. Der ki "Efrad-ı nastan bir fert ve ebvab-ı mahsulattan bir habbe külli ve cüzi hariç ez-defter nesne kalmaya." Yani deftere kaydedilmemiş ne bir fert ne de gelir getiren bir ürün kalsın. Hepsi deftere kaydedilsin mantığıyla her şeyi kayıt altına almış Osmanlı ki bu zabıt kayıt defterleri 1839 tarihli Tanzimat Fermanı'nın etkisiyle mülkiyet hakkının tanınarak taşınmazların kayıt altına alınması 21 Mayıs 1847 yılında başlıyor. Ve hak sahiplerine Turalı Tapu Senedi veriliyor. Bu görevi yerine getirmekle de Defterhane-i Amire Kalemi, yani bugünkü Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yetkili kılınıyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
MUTLAKA KOPYALAR MUHAFAZA EDİLİYOR
Bu defterler iki nüsha oluşturulur. Birisi işlemin yapıldığı mahalli birimde kalır, bir diğer nüshası Defterhaneye merkeze gönderilir. Mahallinde bu kayıtlara bir zarar geldiğinde işte doğal afet, yangın, sel gibi hemen merkezden bunun nüshaları nüshalandırır tekrar ilgili yere gönderilir. Kopyası muhafaza ediliyor mutlaka.
Yani o 26 ülkenin kayıtlarının tamamı bizde. Bir nüshaları da onlarda olması gerekiyor ama günümüze onlar çok getirememişler, intikal edememişler. Ama biz onlara gözümüz gibi bakıyoruz.
Tabii yani oradaki işte çiftçiden devlet görevlilerine kadar, padişahlara kadar hepsinin kayıtları burada mevcuttur. Aynı sistem. Bu kayıtlar oluşturulurken il ve ilçe merkezi baz alınmış. Yapılan işlemlerle tarih sırasına konulmuş. Bu taşınmazlarla ilgili ili, ilçesi, köyü, hududu, maliki, edinme sebebi yazılıdır. Ve II. Abdülhamit padişahımızın da burada bir kaydı mevcut. Yani şevketlü, muhabbetlü, kudretlü, azimetlü, es Sultan İbnü's-Sultan, es-Sultan Abdülhamid Sani şahanelerine diye yazıyor. Yani Abdülhamid'e ait bir kayıt bu. O dönem için söylüyorum. Hatta kaydının tarihini de Hicri 1306, yani 1896 yıllarına tekabül eder.
Ekran görüntüsü / A Haber
İŞTE KUDÜS'ÜN TAPUSU
Bunlar zabıt kayıt defterleridir. Yani özel mülkiyete ilişkin tutulmuş kayıtların ilkidir bu. Bu 1865 tarihlidir. Yani Kudüs'e ait ilk tutulan tapu defteri bu defterimizdir. Ve burada Kudüs'te bulunan yine vakıf kayıtları, isimleri, gelirleri, oradaki mülkiyetle ilgili miktarı, sınırı, her şeyi burada kayıt altına alınmıştır. Bunlar orijinal evraklar. Yani kopyası değil. Bu defterlerin tamamı asırlardır korunan ve burada muhafaza altına alınan defterler.
Ekran görüntüsü / A Haber
KUDÜS KAYITLARI VE OSMANLI'NIN İNSAN YAKLAŞIMI
Bunlar da Kudüs'e ait. burada Kubbe altında Münevver, Atik Kuds-ü, Kudüs Mufassal Defteri diye yazıyor. Yani yine bunlar tahrir defterinin ana unsuru olan mufassal defterdir. Bu defterler tafsilatlıdır. Yani adı üzerinde, her şey ayrıntısıyla yazar. Defterin başında tahrire yaptıran padişahın tuğrası vardır. Devamında orada uygulanacak nizamlara ilişkin bir kanunname vardır ve kayıtlar vergiye tabi erkek nüfusun baba adıyla birlikte yazılarak başlar. Ha bunun yanında vergiden muafiyeti olanlar da belirtilir. Hatta bir kaydı gördüğümüzde biz de çok duygulandık.
Osmanlı'nın insana bakış açısını çok iyi gösteriyor. Diyor ki: Yek çeşm. Yani bir gözü görür. Onu vergiden muaf tutuyor. Yani bir gözü kör demiyor. Buraya dikkat etmek lazım. Yani Osmanlı'nın insana yaklaşımı burada çok çok önemli. Biz de bu kayıtları görünce tabii hem duygulandık hem de gururlandık.
Ekran görüntüsü / A Haber
BAĞIMIZ OLAN ÜLKELERE TAM DESTEK
Şimdi Filistin'in genelinde bizde 650 bin kayıt var. Biz bu kayıtları dijital ortama aktardık ve transkribini de yaptık. Hatta Filistin'den ya da diğer tarihi bağımız olan ülkelerden bir talep geldiğinde biz isme göre sorgulama yapıp bu kayıtları tespit edebiliyoruz. Ve ilgililerine de gönderiyoruz. Hatta bununla ilgili uluslararası talepler de oluyor Dışişleri Bakanlığımız kanalıyla. Biz bu tarihi bağımız olan diğer ülkelere hep arşiv desteğini sağlıyoruz. Çünkü onların arşivleri bizde.
Ekran görüntüsü / A Haber
İLHAK VE İŞGALİN ÖNÜNE GEÇEN KAYITLAR
Uluslararası geçerliliği var. Yani bunların hepsi hukuki bir delildir, ispat vesikasıdır. Hatta Filistin'den önceki yıllarda hep ziyaretimize gelirlerdi üst düzey yöneticilerimiz ve bize de bu anlamda Türkiye'ye özellikle Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorlardı. Arşivlerle ilgili yapılan çalışmalar, gelişmeler, işte bunların dijital ortama aktarılması, çok önemli ve diyorlardı ki: "Sizden aldığımız, hatta şu defter için Kudüs Evkaf Defteri için, çünkü Ahkam-ül Evkaf'ın hukuku ayrıdır, uluslararası alanda da geçerlidir. Sizin bu yaptığınız yayından dolayı biz bunları aldık. Çünkü onlara veriyoruz kayıtları ve o İsrail'in işgalci politikasının bir nebze önüne geçiyoruz." dedi. "Bunları biz hep hukuki delil olarak kullanıyoruz." dedi ve ülkemize çok teşekkür ettiler. Biz de bundan gururlandık.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN




