İstanbul'a özel kanun yolda! Deprem hazırlıklarında yeni adım atılıyor! Bakan Özhaseki duyurdu...
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki katıldığı canlı yayında deprem hazırlıklarına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Özhaseki, İstanbul özelinde deprem hazırlıklarına yönelik yeni bir kanun hazırlığı olduğunu söylerken "İstanbul için çıkarılacak özel kanunu Ekim başına yetiştirmek istiyoruz" ifadelerini kullandı. İşte detaylar...
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki katıldığı canlı yayında depreme yönelik hazırlıkları ilişkin önemli detayları paylaştı.
"DEPREM HER AN OLABİLİR"
Hiç kimseyi tedirgin etmek istemeyiz. Ancak bazı gerçekliği de mutlaka hem benim söylemem lazım hem de insanların gönlünün rahat olması lazım. Türkiye bulunduğu konum itibariyle Himalaya'lardan Alpler'e uzanan hatta en riskli 5 ülkeden biri. Son 100 yıl içinde 6 ve üzerindeki yıkıcı deprem sayısı tam 226. Senede neredeyse 2 veya 3 tane ya denizlerimizde ya ana karamızın üzerinde 6'nın üzerinde deprem oluyor. Her 1,5 senede bir yıkıcı deprem oluyor. Hepimiz bilelim ki, Türkiye deprem ülkesidir. Bunu tartışmaya bile gerek yok. Deprem her tarafta her an olabilir. Sabah Ankara'daydım, Konya Kulu'da olan depremi hissettim. Halbuki Konya, Niğde, Kayseri o civar çok emin bir bölge olarak gözükür. O halde iken buralarda deprem üreten fayların olduğunu bilmemiz lazım. Türkiye resmen bir deprem ülkesidir. Ama birinci derecede ama ikinci derecede. Ama çok ama az deprem üretiyor. Böyle bir riskimiz var. Üç tane çok net riskli gördüğümüz yerler var.
"TAHMİNİ OLARAK 2030 YILINDA OLABİLİR"
1939'da olan deprem Erzincan'da devam eder, Bolu'da kırılmalar oldu. En son Gölcük depremi olur. Adaların önünde özellikle B segmenti olarak tarif edilen ortalama 400-500 yılda bir kırılan bir hat var. Süre dolmuş gibi gözüküyor. Saniyeler sonra deprem olabilir veya 20 sene sonra olabilir. Hangi tarihte olacağı hususunda net kimse bir şey söyleyemiyor. Tahmini olarak 2030 yılına kadar burada kırılma olacağını, şiddetinin 7,5'un üzerinde olacağı şeklinde düşünce var. Bu konuda uzmanların söylediğini aktarıyorum. Marmara denizine bakan ilk cephelerde sıkıntı olduğunu rahat söyleyebiliriz. Arkalar biraz daha emin gibi gözükebilir. Ancak Marmara denizine bakan cephelerde 99'dan sonra yönetmeliklere uygun olarak yapılmış binaların hiçbirisinin etkileneceğini düşünmüyorum. Çok emniyeti ön planda tutan yönetmelik geliştirildi. Zemin etüdünü yapmış, statik hesaplarını çıkarmış, sıfır toleransla bina yaptırmış olan birisi 30 katlı da yaptırmışsa emniyetli şekilde evinde oturabilir, hiçbir şey olmaz. Ancak 10 kilometre-20 kilometre ötede 70-80'li yılllarda yapılmış, demir kullanımının basit yapıldığı ortamda, üzerinde kaçak yapı olan bina her zaman tehdit altındadır. Son depremde Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman etkilendi. Fakat Gaziantep'in iki ilçesi yok oldu neredeyse. Kilis, Adana, Osmaniye, Elazığ, Diyarbakır'ın çevresi etkilendi. Kayseri'nin uç ilçesi etkilendi.
"YEREL YÖNETİMLER HAZIRLANMALI"
Batıdaki sanayi devrimi öncesinde göçler ile Türkiye arasında belki de 200 yıla yakın süre var. Türkiye'de büyük şehirlere geç 1950'li yıllarda başlıyor. Hızla İstanbul, Ankara, büyük şehirlere doğru insanlar geliyor. Rahmetli Özal anlatmış. Uzmanlar Mamak tarafında inceleme yapmış. Uzmanlar demiş ki, 'Bu insanlar burayla gelirken hükümet yok muydu?'. İnsanlar komşusunun yanına, Hazine arazisine, vakıf arazisine yerlerini yapmaya başlamışlar. İnsanlar hızla göç ettiklerinde mücadele metodu olarak o günkü belediyeler yüzde 5'ini zor yıkmışlar. Açıp Hazine arazilerine 4 çizgi çekip de 'Bari bunların üzerine yapın' dememişsiniz. Belediye başkanları bile 'Şuraya yapın' diye tarif edenler olmuş. 1 oy alacağım diye birkaç sene sonrasını hesaplayamadılar. Başımıza varoş diye tarif edilen mahalleler çıkmaya başladı. Türkiye'de 30 milyon bağımsız birim varsa emin olun büyük bölümü bunlardan oluşuyor. Elbette imar afları sıkıntı yaratır ama o çaresizlikten yapılmış işlerdir. Bir neden değildir o. Vatandaş başını bir yere sokmak ister. Siz merkezi idare, yerel yönetim olarak buna hazırlık yapmazsanız vatandaş konutunu bulur. Siz mecbur kalırsınız. İşin sebebi, aslı, esası gelen göç karşısında merkezi idare ve yerel yönetim olarak hazırlık yapacaksınız. Yer göstereceksiniz. Bunu Kayseri'de yapabilmiş birisi olarak konuşuyorum.
"İSTANBUL'DA ÇOK SAYIDA İ
RİSKLİ BİNA VAR"
Üç ayak var. Birincisi Bakanlık. Bakanlık kanun koyucu, düzenleyici, destekleyici gerekirse rezerv alanı belediyeye vererek rahatlatmaya çalışan kurum. İkincisi belediyelerimiz. Belediyelerimiz en riskli bölgeleri hesaplayarak vatandaşın rızasını alıp, bakanlığa gelip bu işi yürütmesi lazım. Ben her İstanbul'a geldiğimde yaptığım toplantıda belediyelere 'Burada AK Partili değil devletin bakanı olarak görün, yeter ki hazırlık yapın, gelin ben size sonuna kadar destek vereceğim' diyorum. Bu işin siyaseti olmaz, sonu hüsran olur. Bu işin üçüncü ayağı da vatandaş. Vatandaş 'siz herkesle anlaşın benimki kolay' diyor. Orada işler sarpa sarıyor. Burada herkesin gönüllü olarak el birliği içinde gönüllü olarak katkı sunması lazım. İstanbul'da bırakın deprem olmasını, güçlü rüzgarla yıkılacak binalar var. İstanbul'da 600 bina çok riskli. Her sokakta bir binanın yıkılması demek trafiğin durması gerek. Bu altyapının kesilmesi manasına gelir. Mecburen doğalgazı kesersiniz, elektrikler yenmez, su akmayabilir. Kanalizasyonlar tıkanmış olur. Suyun akmadığı, elektriklerin olmadığı, doğalgazın çalışmadığı ortamda bir şehri hayal edin. Ne çıkar karışınıza? İnsanların enkazdan çıkarılma işi o kadar zor ki, binaları yapmaktan daha kolay.
"DEPREMDEN ÖNCEKİ HAZIRLIK ÇOK KIYMETLİ"
Mesela Kahramanmaraş depreminde şu tür eleştiriler ve haksız eleştiriler oldu. Efendim geç kalındı, erkenden tedbir alınsaydı böyle olmazdı diye. 250 bin binanın yıkılacağını 1 ay öncesinden öngörseniz, 250 bin bina için 20 kişi hazırlayacaksanız 5 milyon insanı hazır edeceksiniz. Bir binada neredeyse 100 kişinin çalıştığı oldu. 25 milyon insanı Kahramanmaraş depreminde hazır etmeniz gerekiyordu. Her bina için 10 tane araç bulundurmanız gerekiyorsa 2,5 milyon araç bulundurmanız lazım. O kadar zor ki. Depremden önceki hazırlık çok daha kıymetli. Deprem olduktan sonra bu işlerin yapılabilirliği çok zor. Deprem olmadan önce depreme hazırlık için harcayacağınız miktar neyse deprem olduktan sonra harcayacağınız maliyet 7 misli. Genellikle bu binalar hangi döneme ait, niye yıkılmışlar, yüzde kaçı hangi sebeple yıkılmış diye baktığınızda büyük bölümün 2000 yılından önce yapılan binalar olduğunu rahat söyleyebiliriz.
"350 BİN KONUTU KENDİ GÜCÜMÜZLE YAPABİLİRİZ"
İstanbul'da bakanlığımızın ukdesinde devam ettirdiğimiz kentsel dönüşüm çalışmaları 188 yerde devam ediyor. Bunları hızlandırmamız gerekiyor. Daha çok yerde kentsel dönüşüm yapmamız gerekiyor. İkincisi hem Anadolu yakasında hem de Avrupa yakasında iki tane geniş rezerv alan belirledik. Buralarda eğer konut inşa edeceksek 350 bin konutu kendi gücümüzle yapabiliriz. Mali imkanlarımız yerinde olursa bu konutları yapmak noktasında finansman sıkıntısı çekmezsek. Bu 350 bin konutu ilk etapta kendi evini dönüştüremez riskli olan vatandaşları tercihen buralara göndermeyi düşünüyoruz. Burada finansal problemi çözemezsek. Biz bunu müteahhide kat karşılığında verirsek 150-200 bin konut rahat alırız. Bu konutları tespit ettiğimiz her an yıkalabilecek binalarda yaşayan vatandaşlara teklif ederiz. Rezerv alanların üzerinde çalışıyoruz. Yerlerini şimdilik söylemeyelim ama şehrin merkezinde diyelim.
"YASA TASLAĞI HAZIRLIYORUZ"
"Yarısı Bizden" projesine 70 bin vatandaş müracaat etti. Böylece 200 bin konutu sağlıklı bir hale getiriyoruz. Dönüşümün önünde birtakım engeller var. Bu işi zorlaştıran şartlar var. Bunları kolaylaştıracak şekilde yasa taslağı hazırlıyoruz. Mevcut yasada uygulamar yapıldığında mevcut binaların ne kadar dönüştüğünü biliyoruz. İstanbulumuzda 800 bin kadar bağımsız birimi yenilemişiz. Belediyelerle işbirliği içerisinde. Bazı yerlerde özel sektör de girmiş. Kentsel dönüşüme uğrayan yapı stoğu 800 bin civarında. Bunu daha hızlı hale getirmek için birtakım çalışmalarımız var. Fikirtepe örneğini vereyim. İnsanlar evlerimiz dönüşsün istemiş, müteahhitler hücum etmiş. Her iki taraf daha fazlasını istemeye başlamış. Altından kalkılamaz durum çıkmış. Kocaman bir alanda 500-600 vatandaş evlerini terk etmiş, kiraya çıkmış. Tam ortada bir gecekondu var. Yürütmeyi durdurma kararı alınmış. Avukatlar gösteri yapıp bildiriler okuyor. İtiraz etmiyorum haktır ama dışarıda bekleyen 500 vatandaşın hakkı hak olmuyor.
"İSTANBUL İÇİN ÖZEL BİR BİRİM KURMAK İSTİYORUZ"
Kenstel Dönüşüm Genel Müdürlüğü'nü başkanlık haline getirmek istiyoruz. İstanbul için bir birim, bir genel müdürlük kuracağız. Türkiye'de kentsel dönüşümleri İstanbul'un kentsel dönüşümünden ayırmak istiyoruz. Yüzlerce şehirde kentsel dönüşüm devam ediyor şu anda. Aynı genel müdürlükte hem onunla, hem onunla uğraşmak o kadar zor ki. İstanbul için özel birim kurmak istiyoruz. Binadaki özel durumla ilgili vatandaşların nihayetinde tamamının anlaşması gerekiyor. Sonradan yasada değişiklik yapıldı, üçte iki şartı getirildi. Vatandaşın üçte ikisi razı olunca geride kalanlarla ilgili istimlak kararı alınabileceği, elektriğin, suyunu kesilmesi gibi alınabilecek kararlar var. Şimdi artık yüzde 51 vatandaş evet diyorsa, artık uzatmayacağız. Birilerinin biraz gönlü olması için daha fazla almak için her işi tıkaması adına gözümüz, gönlümüz razı olmaz. Bir bölgede PKK'lılar yakıp yıkmıştı. O bölgede ev yapma imkanım sıfırdı. Evler yıkılmış. O bölgede oturan bütün vatandaşaların muvafakatı gerekiyordu. Meclis'e şöyle yasa getirdik. Terör bölgelerinde bu tür olaylarda bütün yetkiler Çevre Şehircilik Bakanlığı'na geçer, bütün evleri yapar, hak sahiplerine dağıtır. Bu yasa bizim elimizi rahatlattı. Evleri yapıp, vatandaşlara dağıttık.
İSTANBUL'A ÖZEL KANUN YOLDA
Bu çalışma birkaç senedir Bakanlık bünyesinde sürüyor. İlk bakanlık döneminde de özel çalışmalar vardı, arkadaşlar devam ettirdiler. İstanbul'da 39 ilçe ve büyükşehir belediyemizi davet ettik. Onların elinde raporlarla katkı sunabilirlerse alabileceğimizi söyledik. 2 aydır belli aralıklarla İstanbul üzerindeki kanun teklifimizi arkadaşlarla paylaşıyoruz. İmamoğlu ekibiyle birlikte Ankara'ya geldi. Görüştük kendisiyle. 'Siz de bulunun' dedim. "Ara ara medyada çalışmalardan bahsediyorsunuz, bizimle gelin paylaşın, katkıda bulunun" dedim. Bunun siyaset üstü mesele olduğunu söyledim. Bu konu siyasete kurban gidecek mesele değil. Sağolsun o da titizlikle riayet ediyor. 15 gün içerisinde deprem şurası yapacağız. Kanunu çok hızlı bir şekilde Meclis'e gönderip, çıkarmak istiyordum. 15-16 Eylül'de deprem şuarısını yapmayı düşünüyoruz. Meclis açılmadan Meclis Başkanlığımıza teslim etmeyi düşünüyoruz. Plan Bütçe Komisyonu'nun toplanarak orada tartışılabileceğini, Ekim ayı içerisinde Meclis'e havale edebileceğimiz söylendi. İstanbul'a özel deprem kanunu Meclis açıldıktan sonra Ekim ayı başı gibi.
"GAYRİMENKUL DEĞERLEME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULACAK"
Önümüzdeki günlerde yapacağımız işler, atacağımız adımlar bu konuda harcanacak olan rakamı netleştirecektir. 350 bin konutu paramız varsa biz yapacağız. Değilse bu işi müteahhitlere vereceğiz. İstanbul üzerinde kuracağımız yapı içerisinde Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürlüğü gibi bir yapı düşünüyoruz. Bütün yerleri tarayacaklar, satışa arz edilip, satıştan elde edilecek gelirlerin İstanbul kentsel dönüşümünde ilk etapta kullanılmasını öneriyorum. Maliye bize para ver demek işin kolay tarafı. Bizim yaptığımız çalışmalarda boşalttığımız yerdeki binaları ilçe belediyelerine bırakıp sosyal donatı haline getireceğiz. Arsa arzı fiyatları düşürmüş olacak. 10 milyonluk evde oturup 1000-2000 bin lira emlak vergisiyle geçiştirenleri biliyoruz. Gerçek değerleme çalışması yapılıyor.
"FİYATLAR ARTTI"
Şu anda biz Kahramanmaraş depreminden dolayı yaklaşık 327 bin aileye kira yardımında bulunuyoruz. Bunlardan ne kadar İstanbul'a gelmiştir? İstanbul'a, Ankara'ya, büyük şehirlere gitmiştir. İstanbul'a 100 bin aileye geldiyse, bir anda 100 bin ev kiraya verildiğinde şişme olmaz mı? Bu geçici bir olay. İstanbul'un kentsel dönüşüm yapılınca tek tek kimliklerini koyarız. İstanbul'u bekleyen tehlike var. Bu tehlike karşısında hepimizin teyakkuzda olmamız lazım. Bakanlık, belediye ve vatandaşlarımızın el birliği ile bu işin altından kalkılması lazım. Allah korusun bunların hiçbirisini yapmadan ansızın depreme yakalanırsak herhalde çok dizimize vururuz. Benim özellikle istirhamım, yerel seçimler geliyor. Vatandaşlarımız belediye başkanı adaylarına 'bizim burayı dönüştürmek için ne yapacaksınız? Planınız, projeniz nedir?" diye sormalılar. Yeter ki vatandaş istekli olsun. 5 senede bir sandığa gidiyor. Mahallesinde hiçbir çalışma yapmayan adaylara 'Sen çiçek, böcekle uğraştığın yeter, bizim can güvenliğimiz için hangi adımları attın?' diye sorsunlar. Belediye başkanı arkadaşlarımız bir an önce bu işe başlasınlar.
"VATANDAŞIMIZ BİRAZ DAHA YAPICI DAVRANMALI"
Mevcut belediye başkanları zaten ilçelerini biliyor. Onlardan istirhamım ne olur bir an önce başlasınlar. Bir isteksizlik oluyor. O kadar riskli bir iş ki. Vatandaşların istekleri var. Attığınız adımlar zaman istiyor, oradan dolayı sitemler alıyorsunuz. Ama öyle de olsa böylle de olsa herkesin bu işe başlamasında fayda var. Vatandaş biraz daha yapıcı davranırsa 'elime düştüler' düşüncesine girmese işimiz inanın çok daha kolaylaşır. Bu afetten kurtulmanın tek yolu Bakanlık olarak gayret etmeli, belediye başkanlarının vatandaşla görüşmesi, vatandaşların buna riayet etmesi. Vatandaşı üzmeden, incitmeden, en alt limitlerle, kira parası gibi paralarla ev sahibi yapacak konut kampanyası çerçevesinde bu kanunu, projeleri yapıyoruz. Vatandaşı küçük bedellerle ev sahibi olabilecek gibi planlama içinde bu çalışmaları yürütüyoruz. Evi 100 metre. Biz bütün hesabı 100 metreden yapıyoruz. İlle de 110 metre diyorsa 10 metrenin net fiyatını piyasa fiyatına göre vermesi lazımdır. Bazı yerleri kotarırsak hiçbir şey almamayı düşünüyoruz.
"200 BİN KONUTU TESLİM EDİLECEK"
1 milyon 900 bin vatandaş şu anda evinin dışında. Bir an önce konutları yapalım ki, bu insanları evlerine çıkaralım diye düşünüyoruz. Yazın ayrı dert, kışın ayrı dert çünkü. 200 bin konutun büyük bölümünü Kasım-Aralık-Ocak-Şubat gibi teslim edeceğiz. 3-5 ay içerisinde bunların tamamını teslim edebiliriz. Özellikle yerinde dönüşüm projesini başlattık. Vatandaşın bir kısmı doğup, büyüdüğü mahalleden kopmak istemiyor. Ona da hak veriyorum. Malatya'da Ulu Camii'nin etrafından ayrılmak istemiyor. Hatıraları orada. Bu saygıdeğer bir duygu. Ama mecburiyetlerimiz var. O zaman oradaki sivil toplum örgütleriyle, belediyelerle görüştük. Kendilerine yerinde dönüşümü anlattım. Şimdi biz orada kampanya başlattık. Konutlar için 1 milyon 300 bin işyerleri için 750 bin liraya kadar vatandaşa yardım edeceğiz. Sonra yarısını sileceğiz, yarısını 10 sene vadeli, 2 sene ödemeli faizsiz imkanla 'buyrun yapın' dedik. Şu ana kadar müracaat 200 bin lere yaklaştı. Özellikle köyevlerini bir an önce yapın diyoruz. Mülkiyet sorununu çözeriz diyoruz. Muhtar bir yazı versin 'Burada bir adam oturuyordu ev yıkıldı' desin yeter. Orada kim oturuyorsa para vermeye devam edeceğiz, evini yapsın istiyoruz.
"VATANDAŞIMIZI 5 KATA HAZIRLAYALIM İSTİYORUZ"
Vatandaş eski şekilde yüksek kat yapma temayülü içerisinde. Yapılabilir; kazıklar çakılınca 50 kat da yapılabilir; fakat maliyet o kadar artıyor ki. Biz insanımızı biliyoruz, müteahhidimizi tanıyoruz. Karşımızdaki manzara o kadar net ki, bizim bir an önce 5 kat zorunlu gibi başlayıp, devam etmemiz lazım. 5 kat meselesinde vatandaş rahat olsun. Eğer site içinde ise 8-9 katlıysa. Biz 5 kat yaparsak, alan rahatsa belediyelere yetki verdik, işi tabana yayarak çözecekler. Yanına bina koyacaklar. Alan yoksa biraz küçülterek daire haklarını vermeyi istiyoruz. O da mümkün değilse, yapılacak tek şey rezerv alanlarımıza vatandaşın gidtişini sağlamak. 5 kat sınırına herkesi alıştıralım istiyoruz. Bu ülkede iki senede bir 6'nın üzerinde deprem oluyor. Canlarımız gidiyor. Niye biz hala standartlara uymuyoruz. Bir kere fay hatlarının olduğu yerlerde asla yapı olmayacak. İkincisi sıvılaşmanın olduğu yerler var. İstanbul'da bile var semt olarak. Siz oraya yaparsanız, yarın mutlaka yıkıma hazırlık yapmanız gerekiyor.
"KAMU BİNALARI NEREDEYSE HİÇ YIKILMADI"
99 depreminde ilk yıkılan yerler kamu binalarıydı. Aradan 20-25 sene geçti. Bir deprem daha yaşadık. İlk yıkılan yerler kamu binaları mıydı? Son 20 sene içerisinde yapılan kamu binası neredeyse hiç yıkılmadı. Hasarlı binaların mutlaka müteahhit hatasıydı. Devletin yaptığı kamu binaları sınavı geçti.
"BELEDİYE BAŞKANI İLGİLİ MÜDÜRLÜĞÜ GİTMEMİŞTİ"
İnşaat yapılırken sofır toleranstan hareket ediyoruz. Biz 9 dereceye kadar olabilecek şiddetteki depreme hazırlıklı Türkiye'yi çıkarmayı düşünüyoruz. Belediye başkanı arkadaşlarımız 'vatandaş bizi zorlar buna razı olamayız' deyince imar yetkilerini aldık. İmar yetkisi bakanlığımızda. Taviz yok. Deprem bölgesinden bahsediyorum. Eski hataları yapacaksak gerçekten delilik olur. 25 yerde şu anda kentsel dönüşüm ofislerinde bizim elamanlarımız çalışıyor. Bu konuda acı tecrübelerimiz var. Geçtiğimiz zaman İstanbul'dan bir belediye başkanı arkadaş gelmişti. CHP'li bir belediye. 'Depreme ilk maruz kalacak belediyelerden biri sensin, gel başla bu işe, ne varsa yardımcı olalım' dedim. Kentsel dönüşümle ilgili genel müdürümü aradım. 'Arkadaş geliyor yardımcı olun' dedim. Her türlü yardımı yapalım dedim. Akşam üstü genel müdürü aradım 'Ne yaptınız geldi mi?' dedi. 'Hayır gelmedi' dedi. İki gün sonra haber bülteni getirdi. İlçesinde kadın kolları eylem yapıyor. Konu benim. Ellerindeki pankartlarda 'Haseki rant var burada değil mi, çek elini buradan' yazıyordu. Gülmek yerine ağlamak durumu.
"YALVARIP, ELLERİNE ÖPMEDİĞİM KALDI"
Antakya'da bize kızan pankartlar vardı. 'İndirin okudum onları' dedim. Sohbet ettim. Burada müthiş bir fay hattı olduğunu, depremin her an gelebileceğini, gelirse şu yapı stoğu tamamı yıkılır dedim. Dediler ki 'belediye başkanı haksızlık yaptı, yerlerimizi vermiyor' dedi. Orada herkesi dinledim, ikna etmeyle çalıştım. Yalvarıp, ellerini öpmediğim kaldı. Tahrik eden insanların yüzünden orada kentsel dönüşümü gerçekleştiremedik. Deprem olduğunda Antakya'da İstiklal ve Emek mahalleleri ne oldu diye baktım. Tek yer yoktu. O mahalleler yok oldu. Kentsel dönüşümde direnç yerine el birliğiyle bizim işi çözmemiz lazım.
"İNŞALLAH HERKESİN KATKISIYLA BU YASA ÇIKAR"
Sonuna kadar iyi niyetimi devam ettireceğim. Kim ne yaparsa yapsın tavrımı değiştirmeyeceğim. Neticede inşallah herkesin katkısı olan yasa ortaya çıkar. İnşallah hep birlikte bu işin altından kalkarız diye düşünüyorum.
"BU İŞ BÖYLE YÜRÜMEDİĞİ İÇİN DEĞİŞTİRDİM"
Eskiden yapı denetim firmaları yoktu. Şimdi bina yaptırma istiyorsanız kesinlikle denetim firmasına denetlettirmek istiyorsunuz. Eskiden gidip yapı denetim firmasıyla denetleme pazarlığı yapılıyordu. O zaman müteahhit firma raporu hazırlıyor arkadaşlar sadece imza atıyordu. Bu iş böyle yürümediği için değiştirdim. Bundan sonra inşaatlarda sıfır tolerans olacak. Belediye başkanları baskılara dayanamıyorsa lütfen aday olmasınlar. Kamu eliyle hukuku hakim kılması gereken adamlar onlar.