HDP'nin PKK için kaçırdığı kızların fotoğrafları ortaya çıktı! İşte HDP'nin kızlar üzerindeki asıl hedefi
Acılı annelerin Diyarbakır'daki HDP binası önünde başlattığı evlat nöbetinin ardından birçok çocuk PKK'dan kaçarak ailesine döndü. Yapılan araştırmalar sonrasında, HDP'nin kız çocuklarını kaçırmasının arkasındaki kirli plan ortaya çıktı. PKK kampındaki çeşitli şiddet, taciz ve istismara maruz kalan kız çocuklarının yaşadıkları anlatıldı. HDP'nin kızları iş ve maaş vaadiyle kandırarak PKK'ya gönderdiği belirtilirken, kamp fotoğrafları gözler önüne serildi. Çok sayıda kızın, kaçırıldıkları yeri HDP’nin yasal gençlik kampı gibi görmeleri sağlanmış.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak, "PKK Terörü ve Kadın" adlı kitabının detaylarını paylaştı.
Türkiye'nin yıllardır terör belasıyla mücadele ettiğini söyleyen Öçal, terör örgütünün, çocuk yaşta kızları kandırarak kaçırmak suretiyle hem annelerin hem de örgüte katılan kadınların hayatını zindana çevirdiğini söyledi.
Örgütten ayrılan kadınların orada yaşadıkları hayatı "kabus" olarak nitelendirdiğine işaret eden Öçal, konuyla ilgili önemli bir çalışma eksikliği olduğunu gördüklerini, yazdığı kitapla bu sorunlu alana ışık tutmaya çalıştıklarını belirtti.
Kitabın, terör örgütü ve siyasi uzantılarının gerçek yüzünü ortaya koyma niyetinin bir ürünü olarak ortaya çıktığını anlatan Öçal, terör örgütünün kadın ve aile konusundaki toplumu ifsat eden görüşleriyle ilgili gerçekleri araştırıp gün yüzüne çıkarmaya çalıştıklarını vurguladı.
Terör örgütünün, kadın konusundaki iki yüzlü tutumunu ortaya koyduklarını, Diyarbakır Anneleri ve örgütten ayrılanlarla görüşmeler yaptıklarını ifade eden Öçal, terör örgütüne özellikle kadınların katılımının, son 5 yılda büyük bir düşüş eğilimi gösterdiğini bildirdi.
Bölgedeki kadın vatandaşların, devletin aldığı tedbirlerle daha özgür davranışlar sergilemeye ve terör örgütüne tavırlarını açıkça ortaya koymaya başladığını belirten Öçal, örgütün sözde üst düzey yöneticilerinin, bunu gördükleri için başka ülkelerden eleman devşirme yoluna gittiğini aktardı.
Diyarbakır Anneleri'nin, terör örgütü mensuplarını demoralize ettiğini ve onlara ayrılma cesareti kazandırdığını vurgulayan Öçal, "PKK'dan ayrılan ve kendileriyle özel görüştüğümüz itirafçı kadınlar, annelerin eyleminin kendilerini örgütten ayrılmaya sevk ettiğini söylemişlerdir." dedi.
Öçal, bölgedeki vatandaşlara sahip çıkılması ve teröre karşı güvenliklerinin en iyi şekilde sağlanması gerektiğini kaydetti.
BATI "KADIN HAKLARI SAVAŞÇISI"SÜSÜNÜ KULLANIYOR
Terör örgütü PKK kendisini karı ve kocanın, annenin ve babanın olmadığı bir dünyaya hazırlamaktadır. Kürt toplumunun geleneksel değerlerini tahkir etmesinin ve sürekli olarak özgürlük vurgusu yaparak kız çocuklarını cinsiyetin olmadığı bir kimliğe çağırmasının sebebi budur.
Yurt dışında yapılan birçok çalışmada ve medyaya yansıyan haberlerde, PKK'lı kadın teröristler; Marksizm, sosyalizm ve şimdilerde feminizm vb. ideolojilerin belirlediği kavram çerçevesi içerisinde gündeme getirilmekte ve "kadın hakları savaşçısı" imgesiyle ustaca süslenmektedir.
Öyle görünüyor ki bu çalışmaların önemli bir kısmı PKK için çizilen stratejinin birer parçası. Bu çalışmalar, terör örgütünün kadın öğretmenleri öldürdüğüne, öğretmenleri öldürerek erkek ve kız çocukların eğitime ulaşmasını engellediğine, çocuk yaştaki kızları dağa kaçırdığına, terör kamplarındaki tacizlere ve istismarlara yer vermemekte ve çocukları kaçırılan annelerin feryadını da görmezden gelmektedir. Terör kampları, dağcılık sporu ya da izcilik kampı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
CİNSİYETSİZLEŞTİRME YA DA "KUTSAL MİLİTANLIK"
PKK bir yandan geleneksel değerlere savaş açarken diğer yandan kendi eylemlerini meşrulaştırmak için geleneksel değerleri kullanmaktadır. Terör örgütü her türlü kutsala, aile değerlerine, namus kavramına karşı savaş açmış ve feminist ideolojiyi kendisine dayanak yapmış olmasına rağmen ailelerin endişelerini gidermek maksadıyla sahte bir kutsal üreterek dağa çıkan kadınların bacıkardeş oldukları ve toplumun namusunu korumak için orada bulunduklarını ileri sürmektedir.
Bu durumda, güya kendi ait oldukları gelenekteki söylemleri kullanarak ailelerin bu durumu kabullenmelerini istemektedir. Bunun inandırıcı olmaması bir yana terör örgütünün geliştirmiş olduğu bu savunma mekanizması, ailelerin dağa çıkan ve orada erkek teröristlerle bir arada bulunan kızlarının durumundan endişe duyduklarını göstermektedir.
KURTULUŞ VE ÖZGÜRLEŞMENİN BEDELİ: TACİZ VE İSTİSMAR
Ailevi değerlere önem veren ve kızları PKK'nın kamplarında bulunan aileler tarafından kendi çevrelerine karşı savunmalarına imkân vermek ve kızlarının orada bulunmalarını meşrulaştırmak için PKK ileri gelenlerinin ifade ettikleri gibi PKK kamplarında kadın-erkek ilişkilerine ve duygusal ilişkilere sınırlama getirildiği hatta duygusal ilişkiye girenlerin en ağır şekilde cezalandırıldığı şeklinde açıklamalar yapılmaktadır. Buna dair haberlerin de yayılmasını sağladıkları anlaşılmaktadır. A. Öcalan, örgütün kuruluşunun ilk yıllarında bu tür ilişkileri düşüklük olarak görüp lanetliyordu. Ancak terör örgütlerinde erkek militanların her kademede hâkim olduğunu düşündüğümüzde bunun hiçbir zaman uygulanamayacağını söylemek zor değildir. Nitekim terör örgütünde A. Öcalan da dâhil, önder konumunda olan erkeklerin cinsel tacizine ve istismara maruz kalan kadınların azımsanmayacak sayıda hikâyesi aktarılmaktadır.
Örgütten ayrılanların itiraflarında dile getirdikleri hususlardan biri de PKK kamplarında hatta bizzat Abdullah Öcalan'ın Şam'da bulunan "yoğunlaşma evi" dedikleri evinde yaşanan istismar ya da taciz iddialarıdır.
"ÖCALAN'IN İSTİSMARI ÖZGÜRLÜĞÜN ANAHTARI"
Çeşitli kaynaklarda örgütün başı Abdullah Öcalan'ın küçük yaştaki kız çocuklarına istismarı meşru gördüğü ve bunu "onların feodal yapının yani Kürt aile yapısının dayatmış olduğu namus kalıbından kurtarılarak özgürleştirilmesi" olarak açıkladığı görülmektedir. Türkiye'de birçok kimsenin Kürt sorununu tartışırken çocuk yaştaki kadınların istismara uğramasını gündeme getirmedikleri görülmektedir.
Bu noktada A. Öcalan'ı yakından tanıma fırsatı bulan Dilaram'ın anlattıkları önemlidir. Öcalan'ın kötü niyetli hareketini ve kendisinin buna nasıl tepki verdiğini ayrıntılarıyla anlatan Dilaram daha sonra bunu içselleştirmiş olan kadınların, "Başkan bizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor muşusun? Başkana erkek gözüyle bakıyorsun. O başkan, zincirlerini kıran bir peygamber." gibi ifadelerle örgüt başının her tavrını ideolojik bir çerçeve içinde nasıl gerekçelendirdiklerini aktarmaktadır.
UYGULANAN ŞİDDET RAPORLA SABİT
İnsan Hakları İzleme Örgütününraporlarına yansıyan olaylardan biri de Sincar bölgesinde, sözde komutanı ile tartışan 13 yaşındaki bir kız çocuğunun ciddi şekilde dövülmesi ve bacağının kırılmasıdır. Çocuk bu hâliyle kamptan kaçmaya çalışırken örgüt militanları çocuğu yakalayarak tekrar zorla kampa getirmişlerdir.
"9 YAŞINDA KAMPA GETİRDİLER"
Çocuk yaştaki genç kızlar, PKK'ya katılmayı normal bir siyasi faaliyet şeklinde algılıyorlar, buraları HDP'nin yasal gençlik kampı gibi görüyorlar ya da onlara böyle gösteriliyor. Y.Y.'nin henüz çocuk yaşta PKK'ya katılma serüveni bu algının nasıl oluştuğunun bir göstergesi olarak okunabilir. Çocuklar kendilerine anlatılanların doğru olmadığını anladıklarında artık iş işten geçmiş oluyor ve kendilerini terör örgütünün kamplarında buluyorlar.
Y.Y. ortaokulu bitirdikten sonra HDP aracılığıyla PKK'ya katıldığını söylüyor;
"Okuyordum 8. sınıfa gidiyordum yani biraz hem dersler kötüydü. 3 kardeştik sonra 4. oldu. (…) HDP'nin önüne gittim Nevruz' da falan aynı kıyafetleri giyiyorlardı. Ben de dedim herhalde HDP de bu işin içinde. Sene 2015'ti. Önce HDP'ye ye gittim dedim ki ben dağa gitmek istiyorum. İlkin, çok küçüksün olmaz dediler. Ben ısrar edince tamam, dediler seni götüreceğiz."
G., PKK kamplarında gördüğü kimselerin çoğunun 14-16 yaşında olduğunu ve 20 yaşında örgüte katılanların nadir bulunduğunu söylüyor. Çünkü küçük yaştakileri kandırmak daha kolaydı. G.'nin bu konuda şaşırtan başka bir ifadesi ise örgüte 9 yaşında katılan bir çocuğu gördüğünü söylemesiydi;
"Ben kendim de 9 yaşında örgüte katılana şahit oldum. Genelde katılanların çoğunun yaşları 14, 15 ve 16. Ben çok nadir 20 yaşında katılan gördüm. Çünkü küçük yaştalar ve bilinçsizler ve onları kandırmak daha kolay. Ama sen 20 yaşında yetişkin bir kızı kandıramazsın ki."
DİYARBAKIR ANNELERİNE SKANDAL TEHDİT
Öte yandan Haber7'de yer alan habere göre, HDP'nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Terörden Arananlar Listesi'nde kırmızı kategoride yer alan "Şiyar" kod adlı kardeşi Nurettin Demirtaş, ailelere skandal bir çağrıda bulundu.
HEM İTİRAF ETTİ, HEM DE AİLELERİ DAĞA ÇAĞIRDI
Hem çocukların ellerinde olduğunu itiraf eden, hem de aileleri AK Parti propagandası yapmakla suçlayan eli kanlı katil, "Bu aileler AKP'yi ikna edebiliyorsa AKP bombardıman yapmasın, PKK alanlarına gelsinler, çocuklarıyla görüşsünler" dedi.
PKK'nın Avrupa'da yayın yapan bir paçavrasına makale yazan Demirtaş, gözü yaşlı ailelere çocukları hakkında bilgi vermeyeceklerini belirterek, "O çadırlarda geçirdiğiniz her gün sizi çocuklarınızdan daha fazla uzaklaştırmaktan başka işe yaramıyor" diyerek aileleri tehdit etti.