CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Nisan'da yazarımız Yavuz Donat'a "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp randevu isteyeceğim" demişti.
Özel'in yerel seçimlerin hemen ardından yaptığı çıkış Sabah'ın manşetinden duyuruldu. Zira AK Parti ile CHP arasında genel başkanlar düzeyinde son görüşme 8 yıl önce gerçekleşmişti.
Ardından Özel ile Erdoğan, Meclis'teki 23 Nisan resepsiyonundaki sohbetlerinde ileriki bir tarihte görüşmek için yüz yüze teyitleştiler.
Nihayet Özel, dün akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek üzere AK Parti Genel Merkezi'ne geldi.
Özel ve heyetini kapıda AK Parti Genel Başkanvekillerinden Mustafa Elitaş karşıladı.
Görüşmede Erdoğan'ın solu boştu. Ancak Cumhurbaşkanı'nın sağında oturan ana muhalefet liderinin yanında bir eski büyükelçi vardı. CHP milletvekili Namık Tan.
Evet evet, o. Türkiye'nin Karadeniz'de Montrö'yü uygulama kararlılığının altını çizen TSK subaylarına, NATO'ya bağlı olduklarını hatırlatıp ABD'nin Karadeniz'e çıkma hakkını savunan eski Washington büyükelçimiz.
Peki ilk niteliğindeki bu görüşmede neden kimin elçisi olduğu konusunda sık sık kafaları karıştıran açıklamalar yapan Tan seçildi?
CHP'nin kanalı Halk TV'de zirveden bir gece önce açıklamaları masaya yatırılan CHP Milletvekili Gökhan Günaydın'a bakılırsa, onca çekirdekten partili arasından Tan'ın seçilmesinin nedeni de tam olarak bu anlattıklarımız: Tan'ın büyükelçilik kariyeri!
Tan uluslararası protokolü bildiği için, 10-15 yıl sonra "Ne konuşuldu?" diyen olursa okusun diye nasıl not tutulacağını çok iyi bilirmiş.
İyi de arkadaş görüşmede Özgür Özel var. Sorsanız o da söyler ne konuştuklarını. Söyledi de zaten.
Genel başkanınıza mı güvenmiyorsunuz? Yoksa Özel'e yalnız başına Erdoğan'la baş başa bırakılmayacak lider imajı mı çizmeye çalışıyorsunuz?
***
KOMÜNİST BAŞKANDAN DOLAR BAZINDA SAVUNMA
180 milyar borcu olan İBB gibi yalnızca büyük şehirleri konuşuyoruz.
Küçük belediyelerde de durum farklı değil.
Dün, 31 Mart yerel seçimlerinde DEM Parti'ye geçen Tunceli Belediyesi'nde önceki dönemden kalan borçlar açıklandı. DEM Partili eşbaşkanlar Cevdet Konak ve Birsen Orhan, Tunceli Belediyesi'nin önceki dönem borcunun 230 milyon 673 bin lira olduğunu söylediler.
Tunceli'deki "devrimini" yarıda kesip 31 Mart seçimlerinde Kadıköy'den aday olan eski Başkan Fatih Maçoğlu ise kendisini "dolar bazında" savunuyor. "Borçları yüzünden Dersim'i bırakıp kaçtı" eleştirileri karşısında 13 milyon dolar civarında borcu olduğunu söyleyen Maçoğlu, şimdi 7 milyon dolar civarında bir borç olduğunu ifade ediyor. "Hiçbir şey yapmasak bile bu borç olurdu" diyor.
Genelde tezlerini 150 yıl önce yaşamış filozofların sloganlarıyla izah ettiği ve biraz da posbıyığından ötürü adı "Komünist başkan"a çıkan Maçoğlu'nun, belediye ekonomisini kapitalist terminolojiye sarılarak açıklaması ironik.
Artık Kadıköy'ün havasından mı suyundan mı bilinmez ama muhalefet basınının körüklediği bu tartışma, daha önemli bir gerçeğin altını çiziyor.
Zira Tunceli gibi küçük bir belediyenin bile borcunun tamamına yakınını personel giderlerinin oluşturduğunu görüyoruz.
Tunceli'nin DEM'li yeni başkanları, "Personel giderleri brüt bütçemizin yüzde 84'ünü oluşturmaktadır. Son 5 yıllık süreç içerisinde 145 kişi işe alınmış" diyorlar.
Evet, kim gelirse gelsin çiftliğe dönmüş belediyeler yönetilemiyor. Sebebi serbest piyasa mı diyeceğiz?
***
İBB NEDEN 1 MAYIS'TA METRO OTOBÜS SEFERLERİNİ AZALTTI?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda Saraçhane'ye kadar polis barikatına sokuldu. Ancak göstericiler polise saldırınca aracına atlayıp belediyeye geçti. Gelişmeleri makam odasında televizyondan izlemeyi tercih etti.
Aklıma takılıyor Ekrem Bey... 1 Mayıs resmi bayram olduğu için metrolar ve otobüsler bedavaydı. Masraf olmasın diye mi seferleri minimuma indirdiniz. Zira dün ne otobüs bulabildik ne metro.
Yoksa başka bir sebebi mi var?
***
EUROVİSİON'DA FİLİSTİN SANSÜRÜ
Bu yıl İsveç'te düzenlenecek olan Eurovision Şarkı Yarışması'nda, Filistin bayrağıyla içeri girmek isteyenlerin engelleneceği duyuruldu.
Ey faşistler, 137 ülkenin tanıdığı bir ülkenin bayrağını nasıl yasaklarsınız?