Kadir Has Üniversitesi'nin 'Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması'na göre halkımızınyüzde 44'ü ABD'nin yaptırımuygulama tehdidine rağmen Rusya'dan S-400 füzelerinin alınması gerektiğini düşünüyormuş.
Karşı olanların oranı ise sadece yüzde 24.9.
Ayrıca ankete katılanların yüzde 37.4'ü şu anakadar S-400'üduymadığını söylerken yüzde 41.2'si de F-35'idaha evvel işitmediğini belirtmiş.
Dün baktım, internet medyamızın bir kısmı bu verileri "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma" imalarıyla okurlarına duyuruyordu.
Sosyal medya da çokbilmişlerin, Cem Yılmaz'ın o meşhur cips reklamını akıllara getiren, "eğitim şart" serzenişleriyle yankılanıyordu.
Ne bekliyorlardı acaba? Halkın tamamının birer asker ya da dış politika uzmanı gibi şakır şakır terminoloji konuşturmasını mı?
***
Biraz insaf. Seçimlere katılım oranlarının da açıkça gösterdiği üzere dünyanınen politik toplumlarındanbiriyiz. Vatandaşlar teknik terimlerin ayrıntılarına vakıf olmasalar da söz konusu tartışmanın anlamının vehayatiliğinin farkındalar.
Bunu, somut gündemlere dair "son tahlilde" aldıkları tavırların, uzmanlarınüzerinde uzlaştıkları önerilerlebüyük oranda örtüşmesinden de anlayabiliyoruz.
Örneğin, eski Genelkurmay Başkanlarımızdan İlker Başbuğ.
Kuşkusuz ki S-400 ve F-35 konusundaki görüşleri altın değerinde olan isimlerden birisi.
Başbuğ'un geçtiğimiz günlerde meslektaşımız Didem Yılmaz'ın programında söyledikleri de halkın S-400'üihtiyaç olarak görmesinin ne kadar doğru olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Buna karşın, halkımızı pek de bilgili bulmayan ve banyo çıkışı ıslak saçlarlabile S-400 analizi kasacakkadar konuya hevesli gazetecilerimizin söylediklerini aklınıza getirin.
Tüm silahların ismini ezbere sayan bu arkadaşların vardıkları sonucunutasdik eden kayda değer bir uzman görüşüne rastladınız mı hiç?
***
Bu arada İlker Paşa'nın programda verdiği tarihi bir örnekte yaptığı hatayıdüzeltmeden geçemeyeceğim.
Çünkü eğer, gözümden kaçmadıysa programda altı çizilmedi. Yanlış kalmasın.
Başbuğ yayında, Osmanlı'nın İngiltere'ye Yavuz ve Midilli isimliiki gemi siparişi verdiğini, paralarını da peşin ödediğini ancak, tıpkı F-35'ler gibi, siparişini bir türlü teslim alamadığını söyledi.
Oysa Başbuğ'un sözünü ettiği gemiler Yavuz ve Midilli (Goben ve Breslau) değildi. Bu gemiler Almanlara aitti.
Osmanlı'nın İngiltere'den parasını ödediği halde alamadığı gemilerin ismi Reşadiye ve Sultan Osman'dı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.