Başkan Erdoğan, cumartesi günü Külliye'de ağırladığı yabancı devlet başkanları, başbakanları ve diğer konukların önünde "TürkiyeYüzyılı"nın başladığını ilan ederken, büyük kuşatmaların yaşandığı son 10 yıl bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
NATO Genel Sekreteri'ni saymazsak, o salonda büyük oranda Latin Amerika'dan Afrika'ya, Balkanlar'dan Uzak Asya'ya uzanan coğrafyanın mazlum halklarının temsilcileri vardı. Hepsi de mevcut küresel sistemin hışmına uğramış halkların temsilcileriydi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyevile Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın,Venezuela Devlet Başkanı Maduroile Küba Başbakanı Cruz'ın, KKTCCumhurbaşkanı Tatar ile IKBYBaşkanı Barzani'nin veya KazakistanCumhurbaşkanı Tokayev ile SomaliCumhurbaşkanı Mahmud'un Ankara'dabir araya gelmesi tesadüf değildi.
Batı bloku ülkelerinden özellikle de AB'den hiçbir liderin olmaması da tesadüf değildi. Herhalde onlar da seçime yenilgi gözüyle baktı. Gerçi seçim sonrası hepsi kutlama için sıraya girdi ama bu tavırları da hafızalara kazındı.
Bu tabloyu izlerken, bir an BaşkanErdoğan'ın yerinde Kılıçdaroğlu olsaydıdiye düşündüm. Acaba Biden projesinigörmek için arzı endam eder miydiyoksa onun yerine Türkiye düşmanıkongre üyesi Menendez ile JeremyRifkin'i mi gönderirdi?
DEVRİMCİ KABİNEDENREFORMCU KABİNEYE
O günün akşamında BaşkanErdoğan, Türkiye Yüzyılı'nın kabinesinide açıkladı. İsimler tek tek açıklandığındabeklenenler de vardı, sürprizler de.
Yeni kabinenin misyonuna geçmeden, önceki kabineye ilişkin BaşkanErdoğan'ın şu sözünün altı çizelim: "Cumhurbaşkanlığı HükümetSistemi'nin ilk döneminin kabineüyeleri adlarını şimdiden tarihe yazdırmışlardır."
Gerçekten de Türkiye, son 10 yılda darbe dâhil büyük saldırılara maruz kaldı. Bu dönemde son kabine üyeleri de Başkan Erdoğan'ın liderliğinde devletiyeniden rayına oturttu.
Şu tabloya bakın... FETÖ'nün 15 Temmuz saldırısı ve PKK'nın hendek ihanetinin durdurulması, Suriye'de terörükaynağında kurutan üç büyük operasyonunyapılması, Libya'ya sahip çıkılması, Azerbaycan'la birlikte 30yıldır çözülmeyen Karabağ'ın kurtarılması, Katar'a ambargonun engellenmesi, Doğu Akdeniz'de ABD desteklienerji projesine "dur" denilmesi tarihin yönünü değiştiren stratejik hamlelerdi.
Bunlara paralel, küresel sistemi sarsan pandemi krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve deprem dâhil onlarca doğal felaket yaşandı. Geçen 100 yılın son kabinesi, Başkan Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye'yi, ayaklarına vurulan prangalardan kurtaran "devrimci bir kabine"ydi ve tarihin en anlamlı mücadelesini verdi. Her üyesiyle her alanda ön açtılar.
Bu zorlu mücadelede öne çıkan ve her türlü saldırıya uğrayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı, MİT Başkanı Hakan Fidan'ı, milli enerji politikasının oluşmasına öncülük eden BeratAlbayrak'ı ve ön açıcı fikirleriyle her kritik olayda devrede olan İbrahim Kalın'ı da anmadan olmaz.
İşte Türkiye Yüzyılı kabinesi bu mücadelenin içinden çıktı... Her biri de bu mücadelenin bir parçasıydı. Şimdi ellerinde, devletin kirli yapılardan temizlendiği, terörün en alt seviyeye indiği, ulaşım ve sanayi altyapısının büyük oranda tamamlandığı, her alanda yerli ve milli hassasiyetin arttığı güçlü bir siyasi zemin var. Sıra bu siyasi zemini demokrasi ve hukukla, üretim ve katma değeri yüksek ihracatla, küresel güçlerin sık sık operasyon yapamayacağı ekonomiyle ve çok yönlü stratejik dış politika hamleleriyle taçlandırmak. Yeni üyelerin her biri bu vizyonu gerçekleştirecek nitelikte.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.