CHP'nin yerel seçimlerde en önemli partnerinin HDP olacağı başından belliydi. Ancak bunu kamuoyu önünde açık açık söyleyemezlerdi çünkü HDP'nin PKK'yla ilişkisi, şiddete destek vermesi savunulamazdı. CHP buna rağmen işi gizli kapaklı yürüttü ve HDP'ye oy verdirdi.
Şimdi sıra HDP'de...
O da CHP ve ittifak yaptığı İP'e oy vermek için yoğun çaba harcıyor.
Ancak işleri hiç kolay değil. Çünkü HDP'ye oy veren Kürt seçmenin önemli bir kesiminin eli, CHP'ye oy vermeye gitmiyor. Hele o ittifakın içinde Meral Akşener'li, Ümit Özdağ'lı KorayAydın'lı İP varsa bu daha da zor. Ayrıca Kürt seçmen 7 Haziran 2015'te önemli bir deneyim yaşadı. Siyasetin önü açılsın diye HDP'ye tarihinde görebileceği en büyük oyu verdi. Peki, HDP ne yaptı?
İradesini götürüp Kandil'e teslim etti.
O günlerde HDP'yi yöneten SelahattinDemirtaş da sivil siyaset adına cesaretlebeyaz kefen giyip silahlı PKK'ya karşıçıkacağına, tam tersini yapıp "PKK beniöldürür" korkusuyla rotayı Kandil'e kırdı. Türkiyelileşmeyi değil, Suriyelileşmeyitercih etti. Topluma, yaşamayı değil,ölümü, çukuru, vandalizmi önerdi.
Eğer Demirtaş ve onun gibiler o gün yüzde 13 oy alan HDP'yi Kandil'e teslim etmeyip, siyaseti tercih etseydi bugün bambaşka şeyleri konuşurduk.
Ama ne yazık ki o, ne İrlandalı GeryAdams, ne de Basklı siyasi liderlerdenArnaldo Ötegi kadar cesur olamadı.
Bu cesareti gösteremeyen bir siyasi aktör şimdi kalkmış, cezaevinden yerel seçimlere ilişkin açıklama yapıyor. Hem de "Bu sadecebir yerel seçim" denilen bir seçimde halka yalvararak şöyle diyor: "Azıcık hatırımvarsa bağrınıza taş basın. CHP veİyi Parti ittifakına oy verin" Halka, "Bağrınıza taş basın" diyor çünkü önerdiği partileri halk iyi tanıyor. Demirtaş da bundan çok korkuyor ve Kürtlerin gerçeği gördüğünü biliyor. Kürtler, büyük çoğunlukla, Kürt meselesini "soruna" dönüştüren partinin CHP olduğunu, yıllar yılı Kürtçeyi yasakladığını, inkar ve asimilasyon politikalarını bir devlet politikası yaptığını iyi biliyor.
Bu yüzden dindarların, Kürtlerin ve solcuların ortak hafızasında, farklı bir CHP gerçeği var. Bu geçmişi dün "faşist" bulan Demirtaş'ın bugün onu sahiplenmesi ayıbı bir yana dönüp son yüzyılda Kürt meselesiyleilgili en önemli ve tarihi adımlarıatan AK Parti'yi görmezlikten gelmesi ve "faşistlikle" suçlaması inandırıcı değil.
Daha önemlisi aynı Demirtaş, sadece CHP'ye değil, FETÖ'nün dümen soyuna giren, ötekileştirici bir dil kullanan, sığınmacı Suriyeliler üzerinden ırkçıçıkışlar yapan İYİ Parti'ye de Kürtlerin oy vermesini istiyor. Hem de bağırlarına taş basarak... Niye caba? Niye Demirtaş'la Pervin Buldan Kürtlere; "Ne olursunuz,bağrınıza taş basın ama oylarınızıMansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu veyabenzerlerine verin" diye yalvarıyor?
Bu siyasi savrulma falan değil, bu bir operasyon. Bunun başka izahı yok.
Buradan ne Türkiye için, ne de özel olarak Kürtler için demokrasi falan çıkmaz. Hatta tam tersi kaos çıkar. Tıpkı 2015 yılında yüzde 13 oy aldıktan sonra yaşananlar gibi.
Şu tabloya bakın; 6-8 Ekim vandalizmine imza atan Demirtaş'ı, faili meçhullerin yaşandığı 90'ların MeralAkşener'ini, Dersim Katliamı konusunda susan, 15 Temmuz'a kontrollü darbe diyen Kılıçdaroğlu'nu, Kandil'de kan dökmek için öfke nöbetleri geçiren Cemil Bayık'ı ve Pensilvanya'daki darbeci FETÖ elebaşı Gülen'i aynı siyasi hatta buluşturan nedir?
Demokrasi kaygısı mı? Sahi, demokrasiye sahip çıkmakABD bayrağı altında Türkiye'ye karşısavaş açan darbeci FETÖ'cülerle,Kandil'in baronlarına mı kaldı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.