ERGÜN DİLER

İÇ içe geçmiş pek çok gelişme yaşanıyor.
Bunları birbirinden ayırıp, aktarmak işin en kolay yolu. Yapılması gereken ise üzerimize üzerimize gelenleri ortak bir paydada değerlendirmek. Böylece perde gerisindeki senaryoya uzanabiliriz...
Başlayalım...
Uçağa atlayıp İsrail'e kahve içmeye giden komutanlar var mıydı. Hafızanızı biraz zorlarsanız rahatlıkla 'evet' dersiniz... İsrail, daha önce de yazdığım gibi Beyoğlu'nda kuruldu. Kurucuları, İstanbul'da üniversitede okudu.
MOSSAD'ın temeli de burada atıldı. James Bond'un yazarı oIan Lancester Fleming Boğaz'daki aşirete konuk olurken, İsrail devletinin biçimlenmesi ve istihbaratının nasıl olacağı da belirleniyordu.
Osmanlı yıkılıyor, geride kalan topraklar petrol denizi olduğu için planlar havada uçuşuyordu...
Ancak Osmanlı yıkılsa da, geride kalan koca bir tarih, koca bir bağ vardı...
İnsanların bağlılığı bitmiyordu. Sarışın mavi gözlüler, ellerini kollarını sallayıp gelirlerse OSMANLI BAKİYESİNDE sorun yaşayacaklarını tahmin etmek zor değildi.
Osmanlı'yı yıkan akıl, şu soruyu sordu:
Nasıl bir hamle yaparsak ORTADOĞU'DA HEM PETROLÜ ALIRIM HEM DE DÜŞMAN KAZANMAM?
1900'lerin başında STARDART OİL Eminönü'ne gelirken, ROYAL DUTCH SHELL çoktan bu topraklarda boy göstermişti. Yüzde 5 Gülbenkyan da sahne alıyordu. King's College'de jeoloji okuyordu! AFYON SAVAŞLARI ile Hindistan-Çin tarumar edilmiş, sıra İran'a gelmişti. Osmanlı'dan önce 1870'lerde Baron Reuter gelip ele geçirmişti. Ancak Osmanlı'nın çökmesiyle, huzur için yeni sistemi kurmaları ve kazanmaları gerekiyordu... İşte bunun için aslında büyük değişim göstermedikten sonra asla aralarına almadıkları YAHUDİLER'e VATAN buldular! Bugünkü İSRAİL...
Yahudiler gittikleri her ülkede uyum sağlayıp, çok başarılı olan insanlardı...
Ancak Balfour Deklarasyonu'yla başlayan sürecin sonunda ÜLKELERİ oldu.
HİTLER vahşeti yaşanıyor, Yahudiler kaçacak yer arıyordu. ABD'ye gidenlerin çoğu geri çevriliyordu. Alınmıyordu.
Rotaları da çizilmişti... Çaresizce bugünkü coğrafyaya tutundular. Tek seçenek buydu çünkü... İsrail burada yaşayacak, destek görecek ve MÜSLÜMANLAR ile savaşacaktı. Öyle de oldu. Devletleri BEYOĞLU'nda kurulduğu için Ortadoğu kaynıyor, Tel Aviv'e ateş püskürüyor, ancak Ankara bir şekilde destek veriyordu! Köstek olmuyordu... Bize de atılan formatın gereği buydu. Herkes kendine verilen rolü, eksiksiz yerine getiyordu... İsrail'i bölgede durduracak iki güç vardı. Türkiye ve İran... Özellikle Türkiye.... Ancak formatı atanlar, ilişkileri de KOD'lamıştı. Araplar birleşse de, Türkiye olmayınca sonuç alamıyorlardı...
Son günlerde yine İsrail kendine verilen görevi yaptı. Savaşın da namusu vardı.
Dinlemiyorlardı. HAMAS elindeki füzeyi atacağı zaman tepkinin sert olacağını bilmiyor mu? Hayır biliyor... Onlar da ezilmişliklerini uğradıkları haksızlıkları duyurmak istiyorlardı. Attıkları küçük bir füzeye karşılık bombalar yağıyordu...
Geçtiğimiz günlerde İngiltere'de bir ses kaydı yayınlandı. ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry, İranlı Cevad Zarifi'ye İSRAİL'i ispiyonluyordu. İran'lı bakan da olup biteni ABD'li arkadaşından öğreniyordu.
ABD'nin tasviye ettiği SÜLEYMANİ'nin Rus yanlısı olduğunu da bu kayıtlardan işitiyorduk! Hiçbir şey sahne önündeki gibi değildi yani... İsrail'in masum çocukları vurması, Türkiye'nin buna sert tepki vermesi Ankara'nın daha önce üstlendiği rolü çöpe atması anlamına gelmektedir...
Türkiye'nin ORTADOĞU'da son haftalarda yeni frekansa geçmek için adım atması da bu nedenledir. Mısır'dan Suudi Arabistan'a kadar... İsrail'e 100 yıl önce verilen görev artık ömrünü tamamlamıştır.
Gelişmeler bizi yanıltmazsa mekanın sahibi geri dönecektir. Duygusal yorumlar yapabiliriz tepkiler verebiliriz. Normaldir de... Ancak asıl oyun nedir, bunu bilmek daha heyecanlı... Siyaset ve dengeler böyle kuruluyor... Son günlerde herkesin dilindeki konulara da böyle bakın. Türkiye sanıldığından çok büyük bir ülkedir. Ufukta görünen Türkiyesiz olmayacağı gerçeğidir...