ERGÜN DİLER

DAHA önce de yazdım...
Amerikan Başkanı Donald TRUMP ile Fransa Devlet Başkanı MACRON ne olup bittiğini net olarak anlatan ender isimlerden.
İyi takip ettiğinizde iki lidere odaklandığınızda dünyada ne olup bittiğini, kim kimin ayağına basıyor anlıyorsunuz...

HTŞ-Colani- Ahmed el Şara-Mazlum Abdi- İlham Ahmed- Beşar Esad- Esma Esad- Barzani- Netanyahu-Putin- Zelenski-Kyrylo Budanov- Sergey Narışkin- Richard Moore gibi pek çok isim son dönemde öne çıktı.
Olanları ve olacak olanları, sadece bu isimler üzerinden de okumak mümkün değildi.

KÜRESEL İNCE AYARLARIN VERİLDİĞİ BİR DÖNEMDEN GEÇMEKTEYİZ... Öncelikle "Bizi ve çevremizi ne ilgilendiriyor" diye bakmalıyız... Konu YPG ile SDG ile Öcalan ile PKK ile Kandil ile Barzani ile ilgili gibi dursa da çok daha derindi... Gelin bunu anlamaya gayret edelim.
Öyle yürüyelim...

Trump, daha göreve gelmeden bombalamaya başladı. Bu dönem diğer dönemlere benzemeyecekti.
Amerika'nın zaman kaybına tahammülü yoktu. Küresel ritmin yerli yerine oturması şarttı. Sorunlar vardı. Türkiye öndeydi, bölge karışıktı. İç içe geçmiş hesaplar ortada öylece durmaktaydı.
Açalım...

Dün yazdım. Trump PANAMA'yı ilhak etmekten, kanala çökmekten söz etti. Bu ihtimal uzak değildi. Çok kişi Trump'ın TEK KİŞİ olarak değerlendiriyor, arkasındaki gücü görmüyordu. Bu anlaşılmayınca da KÜRESEL MÜCADELE de ıskalanıyordu. Trump, "Kanalda ÇİN askerleri var" diyor çıtayı yukarı koyuyordu. İşaret ettiği kanalın girişinde iki önemli limanı kontrol eden CK Hutchison Holdings'di. Hong Kong merkezli şirketin bağlı olduğu yer CAYMAN ADALARI'ydı! İlginç! LI Tzar Kuoi Victor, Başkan olarak bulunmaktaydı. Liman, alt yapı ve telekomünikasyon en iyi olduğu alanlardı. Şirketin karakteri buydu.

FOK Kin Ning, Canning Frank John SIXT, LAI Kai Ming Dominic, Tak Chuen Edmond, KAM Hing Lam, Edith SHIH, Andrew John HUNTER, CHOW Kun Chee Roland gibi önemli isimler ŞİRKETİN YÖNETİM KURULUNDA yer almaktaydı.
Doğal ve anlaşılır. Bir de dışarıdan BAĞIMSIZ katkı verenler vardı.

İçlerinde biri oldukça dikkat çekiyordu. Çok önceleri DOĞU HİNDİSTAN ŞİRKETİ'ni yazmıştım. Çin'i yola getiren, Doğu'yu ŞEKİLLENDİREN ŞİRKETİN, KURULMASI VE TARİHİN DEĞİŞMESİNDE İKİ İSİM ÖNEMLİ ÖLÇÜDE PAY SAHİBİ OLUYORDU. BUNLAR SASSOON ve KADOORIE AİLELERİYDİ...

Bu çaba ÇİN'i bitiriyor, İNGİLTERE'yi öne çıkartıyor, HSBC'nin de temellerini atıyordu... AFYON SAVAŞLARI ve sonrası yani... EAST INDIA COMPANY yani DOĞU HİNDİSTAN ŞİRKETİ tarihin gördüğü en büyük şirketlerdendi.
Bugün birçok yavrusu bulunmaktaydı....
Neyse...

Trump'ın karşı çıktığı ve PANAMA'dan kovacağı şirketin önemli isimlerinden biri de Bay Philip Lawrence KADOORIE'ydi...
Devam...

Washington'daki DERİN AKIL öncelikle ÇİN'i durdurmak, kulvara sokmak, olmazsa imha etmek gibi seçenekleri masada tutuyordu. Meselenin özü buydu.

Değişik coğrafyalarda yaşanan türbülansların nedeni buydu.
Anlaşılmıyordu, anlatılmıyordu...

Rusya'ya karşı atılan adımlarda yani LİBYA'dan AKDENİZ'e oradan Suriye'ye ve Ukrayna'ya kadar İNGİLİZLER'in deneyimini, isteğini, kurgusunu görüyorduk.

Ortadaydı. Türkiye de 2016 TEMMUZ'undan bu yana çok sıkı ilişkiler içindeydi. Anglo-Sakson- AMERİKAN ittifakı Türkiye'nin yardımıyla RUSYA'yı yeni rolüne razı etti. Hedeflediği bölgelerden söküp attı. Doğru mu? Kesinlikle.

Aynı zamanda bunun bir de ÇİN ayağı vardı. Biz bunu İsrail'in HAMAS-HİZBULLAH ve ŞAM'ı vurmasından okuyorduk.
Yine de son sözü Türkiye söylüyor HTŞ, ŞAM'a giriyor, ESAD düşüyor, İran da ÇİN'le birlikte kaybeden oluyordu.

Türkiye-İngiltere ittifakı, AMERİKA'nın yanında yer alarak DENGELERİ sarsıyordu.
Fakat Biden gitti yerine Trump geldi. Daha Beyaz Saray'a geçmeden geleneksel yoldan saptı, BAŞKAN gibi konuşmaya başladı. "Putin görüşmek istiyor.

Bunu gerçekleştireceğiz. Zamanı ayarlıyorlar" çıkışı Moskova kadar Londra'yı da ilgilendiriyordu.
Başkan Erdoğan ile ilgili sözleri de vardı. Suriye'deki Amerikan askerinin çekilip çekilmemesi ile ilgili gelen soruya Trump, "Bunu size söylemeyeceğim çünkü bu askeri stratejinin bir parçası. Ancak şunu belirtebilirim ki bu, Türkiye ile ilgili bir durum. Türkiye, 2 bin yıldır farklı isimlerde ve farklı şekillerde bu ülkenin peşinde. İçeri (Suriye) giren insanlar Türkiye'den.

Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan benim dostumdur. Sevdiğim, saygı duyduğum bir kişi. Kendisinden belirli kişilere karşı harekete geçmemesini rica ettiğimde, bunu yapmadı. Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz, Kürtlerden...

Bunun ne kadar süreceğini bilmiyorum çünkü onlar doğal düşman. Birbirlerinden nefret ediyorlar. Ama Erdoğan bunu henüz yapmadı ve geçmişte de yapmadı..." şeklinde cevap verdi.

Buradaki kilit nokta TÜRKLER ile KÜRTLER'i doğal düşman olarak tanımlamasıydı. Ankara'nın ÖCALAN üzerinden kurmaya çalıştığı KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ ortadayken... Türk DEVLETİ kardeşlik kapsamında hareket etmeye kalkmışken, TRUMP'ın "DÜŞMANLAR" kelimesini kullanması düşündürücüydü!
Devam...

YPG/SDG'nin başındaki Mazlum Abdi de BATI MEDYASINA konuşuyor ve İLHAM AHMED gibi o da "Fransa ile AMERİKA gelsin bizi korusun" çığlıkları atıyordu. Bu arada TRUMP bölgenin kaderini anlamaya yarayan bir HAMLE daha yapıyordu... 20 Ocak'ta BEYAZ SARAY'a geçecek olan TRUMP, özel bir temsilci yollayıp IRAK'ı tehdit ediyordu. Trump, ELÇİ aracılığıyla Irak Başbakanı SUDANİ'ye "Irak sınırları içindeki İRAN güçlerini temizleyin.

Silahlı tek adam barındırmayın.
Suriye'de yeni yönetimin kurulmasına yardım edin.

Şam'ın işlerine asla karışmayın" diyordu. IRAK BAŞBAKANI Muhammed Şiya Sudani, mesajın tonundaki TEHDİDİ görünce hemen İRAN'a geçiyor ve CUMHURBAŞKANI Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geliyordu...

Panama'dan da Hong Kong'dan da Londra'dan da baksanız Amerika'nın ÇİN'i ORTADOĞU gibi kritik coğrafyalarda istemediğini görüyordunuz. İRAN'ın hedef olması ÇİN ile giriştiği ileri derecedeki STRATEJİK ortaklık nedeniyleydi. Bu boşluğu hangi başkentten bakarsanız bakın TÜRKİYE dolduracaktı. Bu nedenle devamlı "TÜRKİYE KAZANACAK" diyorum. Türkiye alanda olmazsa silinmek istenenler dönüp boşlukları dolduracaktı...
Trump Putin ile yan yana gelir de UKRAYNA SAVAŞI'nı bitirirse, LONDRA'nın hevesleri bir ölçüde yarım kalmış olacaktı. Bu hamle, Londra ile konuşan Ankara'yı Washington ile de konuşmaya mecbur bırakacaktı... Bu ihtimal SURİYE ve BÖLGEDEKİ denklemin yeniden ele alınması gerektirecekti...

YPG'ye operasyon da HTŞ'nin geleceği de sanırım derinlerde "İRAN'A NE OLACAK?" sorusunun cevabıyla ilgiliydi... Tabii bence...
Gördüğüm kadarıyla olan da bu...