CHP söylemine teslimiyet ve yine başörtüsü karşıtlığı...
01.01.2021, Cuma
2020'yi yine bir başörtüsü tartışması ile uğurlayacağım aklımdan geçmiyordu. Önce DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan'ın kongre konuşmasında 28 Şubat sürecinde kız kardeşinin başörtüsü sebebiyle üniversiteden uzaklaştırma cezası almasını anlatırken gözyaşı dökmesine verilen tepkilerle, sonra da Fikri Sağlar'ın başörtüsü karşıtı cümleleri ile tartışma yeniden alevlendi. Uzun süredir seküler, liberal kesimlere yönelik söylemleriyle öne çıkan Babacan'ın başörtüsü vesilesiyle muhafazakâr seçmene mesaj yollaması "özeleştiri yap" baskısı uygulayan çevreleri rahatsız etti. "İktidar gibi sen de dindarların geçmişteki mağduriyetlerini kullanıyorsun" ve "Liberal dedik,adam siyasal İslamcı çıktı" suçlamalarını öne çıkardılar. Babacan'ın AK Parti'yi "gücü eline alarak diğer kesimlere zulmetmekle" suçlaması bile laikçi tepkileri dindirmedi.
Yeni Partilerin Açmazı
"18 yıllık bagaj" hatırlatılarak Babacan'danhemen itiraf ve özeleştiri seansına girmesi istendi.Halbuki Babacan son aylarda Z kuşağınınuzlaşma ve yumuşak söylem beklentisinikenara koyarak iktidara oldukça sert yükleniyordu.Tıpkı Gelecek Partisi ve genel başkanıDavutoğlu gibi. Babacan'ın "muhafazakârkesimden uzak düşmeyeyim" hamlesinin gördüğülaikçi tepki yeni partilerin onulmaz çıkmazınaişaret ediyor. CHP'nin şekillendirdiği "dikta"söylemine katılsalar da güçlendirilmiş parlamentersistem paydasını kabul etseler de İslamimuhafazakârkesimlere seslenecek bir dil kullanmalarınamuhalefet cenahı müsaade etmiyor.İktidar ile CHP-İP-HDP ağırlıklı muhalefetarasında yeni bir yol açmalarını engelliyor.Muhafazakâr kesimin sahici temsilcisi ortada,AK Parti. Ve Babacan'ı ağlatan başörtüsüyasağını kaldıran da Cumhurbaşkanı Erdoğan.Otoriterlik eleştirisinin ve liberal çağrıların dasahipleri var. CHP söylemiyle iktidarı eleştirenDEVA ve Gelecek Partileri muhalefete hiçbir şeysöyleyemiyor. Bu laikçi baskı altında sahici birdil oluşturamazlar. İçinden geldikleri muhafazakârmahalleden daha da yabancılaştıkları gibiliberal-seküler kesime de yaranamazlar.
Bir Türlü Dinmeyen Başörtüsü Karşıtlığı
Eski bakan Fikri Sağlar'ın "türbanlı bir hâk-imin haklarını koruyacağı ve adaleti yerine getireceğikonusunda kuşkuları" olduğunu söylemesi canımıhayli sıktı. Sağlar, aşırı görüşleri ile bilinen so lbir siyasetçi olsa söylediğini CHP yandaşı HalkTV'de yapılan "laikçi militanlık" diyerekgeçiştirebilirdik. Devlet ve kültür bakanlığı yapmış,sosyal demokrat kesimin önemli isimlerinden birisiolarak Sağlar, CHP cenahındaki derin başörtüsükarşıtlığını açık etti. 28 Şubat'ta dindarlara uygulananbaskıyı yeni formlarla canlandırma hayaliningeride kalmadığı anlaşılıyor.
1990'ların sonu ve 2000'lerde tartışmaktan bıktığımız başörtüsü-türban ya da hizmet veren-hizmet alan ayrımını canlandırması bir yana hala "irt-i ca tehdidinin" laikçi kesimlerdeki güçlü varlığına işaret ediyor. Türkiye'de laiklik tartışmasının bitmesini beklemiyorum. Ancak hala ilkel formlarınbu kadar canlı olması şaşırtıcı. En azından Anglo-Sakson laiklik anlayışının kaba Jakoben- Fransız anlayışın yerine geçtiğini umuyorduk. Sağlar'ın bir kez daha yinelediği başörtüsü karşıtlığı Kemalist-solcu-laikçi kesimin milletle buluşmak için dönüş(e)mediğini gözler önüne seriyor. Neden oy alamadıklarını anlamak için yeterli bir sebep bu.
Muhafazakâr Kesimler Endişe Duymalı mı?
AK Parti iktidardan gittiğinde muhafazakâr kesimlere karşı yeni bir 28 Şubat uygulaması gelme ihtimalinin tamamen ortadan kalkmadığı açık. CHP rövanş duygusunu göstermeyi baskılasa da sağ olsun, Halk TV gibi CHP yandaşlar ı sahici görüşlerini kamuoyu ile paylaşıyor. Darbeimalarından Türkçe ezan isteyenlere veSultanahmet Camisi müzeye çevrilsin önerisine kadar uzanan bir yelpaze sözkonusu. Halbuki AK Parti döneminde din-devlet ilişkisinde ciddi bir normalleşme yaşandı. İslami talepler kamusal alanda yasal şekilde yerini alırken, seküler yaşam tarzı yaygınlığını korudu. Siyasetin kavga, dövüşü bir yana, sosyo-ekonomik alanda yeni bir dindarseküler etkileşimi ortaya çıktı. Dahası, muhafazakâr kesimlerin dini taleplerine saygılı siyaset merkezde olmaya devam edecek. Endişelenmeye gerek yok, Erdoğan'ın mücadele çizgisi en güçlü siyasi damar olarak kalacak. Özeleştiri baskısı altındaki liberal öykünmecilerinki değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.