ABD ile enerji anlaşması neden yapıldı? Enerji anlaşması Türkiye'ye ne kazandırır?
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump görüşmesinde ABD ile Türkiye arasında enerji anlaşması imzalandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar anlaşmaya ilişkin yaptığı açıklamada "LNG konusunda arz güvenliğimize katkı yapacak" dedi. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan enerji uzmanı Prof. Dr. Şenay Yalçın değerlendirdi.
Türkiye'nin son yıllarda LNG tedarikinde yeni anlaşmalarla ithalattan ihracata yönelirken, uzmanlar Türkiye'nin artan LNG temin kapasitesinin enerji arz güvenliğini ve enerji merkezi olma hedefini pekiştireceğini değerlendiriyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar anlaşmaya ilişkin yaptığı açıklamada "LNG konusunda arz güvenliğimize katkı yapacak" dedi.
Bakan Bayraktar, Türkiye ile ABD arasında nükleer enerji alanındaki ortaklığı derinleştirecek Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nın imzalandığını bildirdi. Bayraktar, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'da gerçekleştirdiği görüşmeye katılım sağladığını ifade etti.
Ekran görüntüsü / A Haber
NÜKLEER ANLAŞMA
Türkiye ile ABD arasındaki köklü ve çok boyutlu ortaklığı nükleer enerji alanında daha da derinleştirecek yeni bir süreci başlattıklarını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
"Görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakanı Sayın Marco Rubio ile birlikte liderlerin huzurunda, Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nı imza altına aldık. Anlaşma kapsamında yürütülecek çalışmaların önümüzdeki dönemde her iki ülke için de karşılıklı fayda üretmesini diliyorum."
Peki ABD ile enerji anlaşması neden yapıldı? Enerji anlaşması Türkiye'ye ne kazandırır? ABD ile nükleer iş birliği nasıl işleyecek? Türkiye ve ABD enerji alanında yeni sayfa mı açtı? Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan enerji uzmanı Prof. Dr. Şenay Yalçın değerlendirdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE BAŞAT ROL ENERJİ
Prof. Dr. Şenay Yalçın: Aslında uluslararası ilişkilerde başat rolü enerji oynar. Yani hangi ilişkiye bakarsanız bakın askeri, ticari, politik ilişkilerde enerji başat rol oynayan bir yapıda. Bu çerçevede baktığımız zaman gerçekten bu ziyarette böyle iki büyük anlaşmanın imzalanması bir sürpriz değil, daha önce üzerinde çalışılmış ve sonucu alınacak şekilde planlanmış bir durumu ifade ediyor. 24'ünde çok önemli bir anlaşma imzalandı. 20 yıllık bir anlaşma, Türkiye ile Amerika arasında LNG anlaşması imzalandı. 70 milyar metreküp doğalgaza eşdeğer olacak şekilde her sene 4 milyar metreküplük bir nakille Türkiye ile uzun vadeli sayılacak bir anlaşma imzalandı.
LNG sıvılaştırılmış doğal gaz. Bu önce doğal gaz olarak elde ediliyor. Sonra bir teknolojik işlemden geçiyor, sıvılaştırılıyor belli basınç altında çünkü nakli daha kolay olsun diye yapılıyor. Bizde üç tane şu anda terminal var. Hatta dördüncüyle ilgili çalışmalar var. Altyapımız hazır. Bunun da tabii daha sonraki etkilerini belki görebiliriz.
Ekran görüntüsü / A Haber
RUSYA'NIN MERKEZ ÜSSÜ OLMA ÖNERİSİ
Rusya'nın, Türkiye'nin hub (merkez) olması, enerji dağıtım noktası olması noktasındaki fikrinden çok önce Türkiye zaten böyle projelerine 90'lı yılların başında başlamıştı. Ama uygun şartların oluşmasını bekliyordu. Rusya'nın bu teklifi ancak Avrupa ile Rusya arasındaki gerginlik, biliyorsunuz Ukrayna savaşı halen devam ediyor ve Avrupa'nın Amerika'nın teşvikiyle koymuş olduğu ambargolar var. Bu ambargolar olunca da Rusya gazını dolaylı yoldan da olsa satmak istiyor. Yani Türkiye eğer bir hub olarak dünya piyasalarına enerji açılımı yapacak olursa Rusya'dan aldığı gazı artık Türkiye'nindir. Türkiye bu gazı istediği gibi diğer ülkelere satar. Nitekim de jeopolitik fırsatlar yaratmak açısından biliyorsunuz Türkiye; Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan, Moldova, Romanya'ya doğalgaz satıyor şu anda. Bu çok önemli bir husus. Uluslararası arenada siyasi gelişmelerde bu durum mutlaka dikkate alınacaktır.
Ekran görüntüsü / A Haber
TÜRKİYE REKABER YARATIYOR
Çte taraftan Türkiye'nin doğalgaz ithalatına bakacak olursanız eğer Azerbaycan başta olmak üzere, İran bir ölçüde var ve ana sağlayıcı da Rusya. Bunların yakın zamanda da tabii belli anlaşmalar var, bir süreleri var. Buradaki anlaşma bir ölçüde Türkiye'nin elini güçlendiriyor. Arz çeşitliliğin ötesinde rekabet olması noktasında fiyat rekabeti yani şimdi bundan sonra sunulacak fiyatlar mutlaka Amerika'nın sunduğu fiyatlardan daha düşük olması lazım.
Ekran görüntüsü / A Haber
ANLAŞMANIN ŞİFRELERİ
20 yıllık bir anlaşma var. Amerika doğalgaz ve petrol üretiminde dünyada birinci sırada. Kaynak olarak ilk sırada değil ama üretimde birinci sırada. Çünkü 2050'li yılların içerisinde artık karbon ayak izinin sıfırlanması noktasında politikalar oluştu. Dolayısıyla yenilenebilir ve nükleer enerji yatırımları öncelik kazanmaya başladı. Bir an önce fosil kaynakların tüketilmesi ve onun ticaretinin azaltılması noktasında önlemler almaya çalışıyor. Onun için elindeki kaynakları da satmak istiyor.
Amerika Birleşik Devletleri bazı ülkelere tarifeler uyguladı. Bu tarifeler doğrultusunda Amerika'nın doğalgaz ve petrol üretiminde gerek duyduğu teknik malzemeler, ürünler pahalıya mal olduğu için burada bir sıkıntı yaşamaya başladı Amerika. Bunun da ön tarafa doğru uzun vadeli anlaşmalar olacak ki yatırımcılar önünü görsün, ona göre devam etsin. O bakımdan bu anlaşma Amerika'nın da çok büyük lehine. Türkiye'nin lehine şöyle ki, en azından 20 yıllık bir süre içerisinde garantili her sene 4 milyar metreküplük bir doğalgazın alınması söz konusu ve bunu da Türkiye sıvılaştırılmış bu gazı tekrar gazlaştırarak, biraz önce bahsettiğim Balkan ülkeleri başta olmak üzere başka ülkelere de satması söz konusu. Jeopolitik olarak çok önemli bir adım, bir hazırlık diyelim.
Türkiye'nin enerji denklemine bakacak olursanız; alternatif enerji kaynaklarını devreye alıyor. Yenilenebilir, yerli kaynaklar, öbür taraftan nükleer yatırımlar, diğer yatırımlar hepsi Türkiye'nin 2016 yılından sonraki Milli Enerji ve Maden politikaları çerçevesinde izlediği yolun bir göstergesi.
Ekran görüntüsü / A Haber
NÜKLEER ANLAŞMA GERÇEKLERİ
Nükleere gelince çünkü ikinci anlaşma nükleerdi. Bu çok daha farklı bir boyut. Türkiye uzun yıllar nükleer enerjiye sahip olmak istedi. Yani nükleer reaktörlerin kurulmasını istedi. 1960'lı yılların sonlarından itibaren. Dört, beş defa ihaleye çıkıldı ve bir şekilde bu ihaleler sonuçlanmadı, iptal edildi. Ama şimdiki Cumhurbaşkanımız başbakanken, 2010 yılında tek taraflı bir karar alarak Rusya'yla doğrudan anlaşma yaparak nükleer enerjiyi Türkiye'ye tanıtmak istedi. Bu çok önemli bir adımdı, kırılma noktasıydı. Her ne kadar biraz gecikme olduysa da bunun sebebinde FETÖ örgütünün yaptırımları var. Uçağın düşürülmesi söz konusu var biliyorsunuz. Öbür taraftan Türkiye'nin bu konudaki ilerlemesine ket vurmak için daha önce sözü verilen nükleer reaktör parçalarının Avrupa'dan verilmemesi söz konusu. Bunlar 6-7 yıllık bir geciktirmeye neden oldu. Fakat şükür ki şu anda dört tane nükleer reaktör yapımı devam ediyor. Birisi bitmek üzere. Birkaç ay sonra zaten ilk enerji üretimi başlayacak ve Rusya ile yapılan bu anlaşma sonucunda Amerika şunu gördü; biz ne yaparsak yapalım, ister yardım edelim, ister etmeyelim, ister teknoloji verelim, ister vermeyelim, Türkiye bir yol buluyor ve çözümü buluyor.
Nitekim bu Akkuyu'daki santralden sonra ikinci hedef Sinop'taki İnceburun'da kurulacak reaktörler ve Rusya bununla ilgilenmeye başladı tekrar. Hatta Kore, Çin ilgileniyor. Fransa ilgileniyor. Amerika baktı ki kendisi oyunun dışında, denklemin dışında, tekrar denkleme dahil olabilmek için bu anlaşma yapıldı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN

