A Haber’den “Asrın Soykırımı: Gazze” Belgeseli! 365 kilometrekareye kaç ölüm sığar?
Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren katil İsrail’in soykırımlarını dünyaya korkmadan, mazlumun yanında durarak aktaran; hakikatin sesi olan A Haber, 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’ne özel “Asrın Soykırımı: Gazze” Belgeseliyle gerçekleri bir kez daha tüm dünyaya gözler önüne seriyor.
Gazze'de yıllardır süren işgal, onbinlerce masumun hayatını karartan bombardımanlar ve dünyanın gözleri önünde işlenen insanlık suçu…
Tüm bu gerçekleri sansüre, baskıya ve manipülasyona rağmen cesur habercilik anlayışıyla dünyaya duyuran A Haber; Filistin halkının mücadelesine dikkat çekmek amacıyla "Asrın Soykırımı: Gazze" adıyla belgesel yayınladı. 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nde hazırlanan yayın, hem sahadaki dramı hem de uluslararası sessizliği mercek altına alıyor.
365 kilometrekareye sizce kaç insan sığar bu toprağa? Kaç acı? Kaç gözyaşı? Kaç ölüm? Gazze. Bir şehir değil sadece. Bir açık hava hapishanesi. Buradaki insanlara tanınan en büyük özgürlük, sıkıştırıldıkları bu kara parçasında gökyüzüne bakabilmeleri. Tel Aviv'in çizdiği sınırlarda yaşıyor, yine Tel Aviv'de alınan kararlarla ölüyorlar. Bir nefeslik yeri bile kalmayan 2 milyondan fazla insanın acısının yeryüzüne sığmadığı yer. Yıllardır süren ablukanın sonunda 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı'nın koptuğu yer.
Katil İsrail'in Gazze'ye uyguladığı soykırımda 2 tonluk bombalar ve büyük tahrip gücü taşıyan mühimmatlar kullanıldı. Bu saldırılar sonucunda 569 bin konut, 247 hükümet binası, 208 arkeolojik ve kültürel miras alanı, ayrıca 292 tesis, oyun alanı ve spor salonu yerle bir edildi. Tüm bu yapılar belki bir gün yeniden inşa edilebilir; peki ya kaybedilen canlar?
(FOTO: AHABER.COM.TR EKRAN GÖRÜNTÜSÜ)
SOYKIRIM SONUCUNDA 67 BİN İNSAN ŞEHİT OLDU
Terör devletinin saldırıları sonunda 67 bin insan hayatını kaybetti. Bunların 20 bini çocuk, 13 bini kadın…
Bu acı nasıl sadece rakamlarla anlatılabilir? Bu yaşananlar kelimelere nasıl sığdırılabilir?
Uluslararası ilişkiler Uzmanı Dr. Hazar Vural, 7 Ekim 2023, bir başlangıç noktası olamdığının altını çizerek, "1890'lara kadar dönen bir sürecin aslında patladığı nokta olarak söylenebilir. 7 Ekim 2023'te Gazze Savaşı başladı. Fakat ondan önce Gazze nasıl bir yerdi? Ondan önce Filistin siyasi yapısı, Filistinlilerin yaşadıkları, Batı Şeria'da yaşananlar, söz verildiği halde bir Filistin devletinin kurulmayışı, ama İsrail'in 1948'de ilan edilmiş olması, aslında 7 Ekim, Hamas'ın ya da Filistinlilerin, Gazzelilerin tarafından baktığımız zaman bir patlama noktasıydı." ifadelerini kullandı.
İsrail Dış Politika Uzmanı Dr. Remsiz Çetin ise, 7 ekim saldırılarının Katil İsrail'e karşı bir cevap olduğunu altını çizerek, "7 Ekim saldırılarının Hamas tarafından İsrail'e karşı gerçekleşmesi aslında onlarca yıldır İsrail'in uluslararası hukukta tanımadığı ve özellikle Gazze'ye her yönüyle ablukaya aldığı bir politikaya verilen bir cevaptı." ifadelerini kullandı
Peki, 7 Ekim'de mi başlamıştı her şey? Haydi, biraz geriye. Haritaların yeniden çizildiği Birinci Dünya Savaşı'na gidelim. O zamanlar Filistin, üç semavi dinin bir arada yaşadığı, saygı ve hoşgörünün hüküm sürdüğü Osmanlı toprağıydı. 1917 yılında ise İngilizler bu toprakları işgal etti. Aynı yıl İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Arthur Balfour bir mektup yazdı. Filistin ve Ortadoğu'yu kana bulayan bir mektup.
"1948'DEN BERİ ACI VE GÖZYAŞI DİNMEMİŞTİR"
(FOTO: AHABER.COM.TR EKRAN GÖRÜNTÜSÜ)
MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Savaş sürerken 2 Kasım 1917 İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour bir deklarasyon yayınladığını belirterek, "Bu savaştan sonra o bölgelerde Yahudi devletinin kurulacağının ilanıydı. Tabii buradaki amaçları şuydu: Bir, Yahudilerin maddi ve insan desteğini almak. Mesela bir Yahudi taburunu koydular. O Yahudi taburu bize karşı mücadele etti o topraklarda. Tabii bu Balfour Deklarasyonu bütün Ortadoğu'da kan ve gözyaşını başlatan bir deklarasyondur. O günden sonra bu Yahudilere devlet vaadi 1948'de gerçekleşmiştir ve günümüze kadar da kaos ve gözyaşı maalesef dinmemiştir." ifadelerini kullandı.
Açıklamalarına devam eden Prof. Dr. Erhan Afyoncu şunları kaydetti:
"Filistin yaklaşık son 3.000 yılda değişik milletlerin elinde kaldı. En uzun süre Türkler yönetti. Yani 820 yılla Türkler yönetti. Türklerden sonra Romalılar yönetti. Romalılardan sonra da 515 yılla Yahudiler yönetti. 1917'ye kadar bu toprakları yönetenler, huzur ve adaleti getirenler Türklerdi, Osmanlı İmparatorluğu'ydu. 19. yüzyılda İngiltere kendine partner olarak Osmanlı topraklarında Yahudileri seçti ve Yahudilerle işbirliğine başladı ve 1880'de Rus Çarı'nın öldürülmesinden sonra Yahudiler daha fazla Osmanlı topraklarına göç etmeye başladılar. 2. Abdülhamid bunu engellemek için büyük mücadeleler yaptı. Fakat 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu bu topraklarda mağlubiyete uğrayınca İngiltere 1917'de bu topraklara geldi. 1922'den 48'e kadar da Manda İdaresi olarak yönetti. Yani İngiltere'nin bu topraklara gelmesi bölgede huzuru ve adaleti bozmasına sebebiyet verdi."
Uluslararası ilişkiler Uzmanı Dr. Hazar Vural, Hamas'ın 1987 kurulduğunun altını çizerek, "Filistin dediğimiz zaman çok önemli bazı kavramlar var: İntifada gibi. Birinci İntifada sonrası 1987'de ortaya çıkıyor Hamas. Şimdi 1980'lerdeki şartlarda, İntifada sonrasında İsrail'e karşı bir şeyler yapmak gerekliliğinden ve Filistinlileri temsilen ortaya çıkıyor. Operasyonlarda askeri kanat, siyasi temsiliyette de siyasi kanadını hep duyuyoruz. Fakat bu bir mücadele olduğu için İsrail'le gerçekleşen, hem sert güçle saldırılarda bir mukavemet ortaya koymak gerekiyor hem de bir şekilde taraflar arasında görüşmeler ve bir Filistin devletinin kurulması gerekliliğinden dolayı işin bir de siyasi kanadı oluyor ve ortaya çıkıyor. Yani baktığınızda Hamas aslında 38 yıllık bir hareket olarak ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.
7 Ekim 2023'de kopan Aksa Tufanı, bu onurlu direniş bir sebep değil aksine sonuçtu. Yıllardır süren işgale süren direniş hareketiydi.
Katil İsrail, bu harekâtın ardından harekete geçerek, "Demir Yumruk" hareketini başlattı. Bu sonu gelemeyecek olan katliamın bir emriydi bu.
Gazze'ye bombalar yağıyor, milyonlarca Gazzeli, bu saldırıların altında kalarak can veriyordu.
(FOTO: AHABER.COM.TR EKRAN GÖRÜNTÜSÜ)
BARIŞIN KİLİT ÜLKESİ TÜRKİYE
Türkiye, en başından beri "Zulme engel olamıyorsanız onu duyurun" anlayışıyla hareket etti. Başkan Erdoğan'ın uluslararası tüm platformlarda yaptığı "Filistin için özgürlük" çağrıları, bu süreçte yaşanan soykırımın en güçlü şekilde gündemde tutulmasını sağladı.
7 Ekim 2023'ten bu yana terör devletinin Gazze'de uyguladığı soykırımı en ön cephede korkusuzca dünyaya aktarmaya çalışan 254 gazeteci, İsrail'in acımasız saldırıları sonucunda hayatını kaybetti.
İnsanlık onurunu ayaklar altına alan bu soykırımda en çok da vicdanları derinden yaralayan sahne, daha eli kalem tutmamış, dünyanın henüz hiçbir kötülüğünü tanımamış Gazzeli çocukların akıbeti oldu. Masumiyetin sembolü olan bu çocuklar, oyun oynayacakları sokaklar yerine bombaların hedefi hâline getirildi; yaşamlarının baharında, hiçbir suçu olmadan, hiçbir savunma imkânı bulamadan canice katledildiler.
Her biri geleceğin umudu olabilecek bu minik bedenler, dünyanın gözü önünde toprağa düşerken geride sadece yürek parçalayan sessizlik ve bir milletin derin acısı kaldı. Bu vahşet, insanlığın vicdanında silinmez bir yara olarak yerini aldı.
Ukrayna ile savaş hâlinde olan Rusya'yı uluslararası tüm futbol organizasyonlarından men eden UEFA ve FIFA, aynı tutumu katil İsrail için göstermedi.
(FOTO: AHABER.COM.TR EKRAN GÖRÜNTÜSÜ)
BAŞKAN ERDOĞAN TÜM ULUSLARARASI PLATFORMLARDA SOYKIRIMI DÜNYAYA HAYKIRDI
Gazze halkına gıda, temizlik malzemesi ve temel ihtiyaç desteği ulaştırmak için dünyanın birçok ülkesinden aktivistlerin katılımıyla yola çıkan Küresel Samud Filosu da yine katil İsrail tarafından hukuksuz bir şekilde durduruldu. Sadece mazlum Filistin halkına yardım götürmeyi amaçlayan bu filonun aktivistleri, Siyonist güçlerince rehin alınıp hapishanelere gönderildi, ağır muamelelere ve sistematik işkenceye maruz bırakıldı.
Başkan Erdoğan'ın uluslararası tüm platformlarda güç verdiği, "Barışın Filistin'e getirilmesi" çağrısıyla hareket eden Türkiye, ilk günden itibaren barışa ışık tuttu. Katar'da yapılan ateşkes anlaşmasına imza atan dört ülkeden biri olarak da tarihe önemli bir not düştü.
Sıcak yatağınızda uyurken bir gecede bombalanmanın ne demek olduğunu kelimelerle tarif edemeyiz. Ama Gazzeli mazlumların yaşadığı hayatı gösterebiliriz; onların çektiği acıyı, dünyanın gözleri önüne serebiliriz.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
