PKK-Mossad bağlantısını yazılarıyla deşifre etti! Uğur Mumcu suikastında İsrail Büyükelçisi detayı: Öldürülmekten korkmuyor musunuz? | "Yabancı operasyon şeflerinin at koşturması bitti"
Siyonist İsrail'in bölgedeki saldırganlığı devam ederken katil Netanyahu Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan skandal açıklamalar yaparak "İşte buradayız. Bu bizim şehrimiz. Sayın Erdoğan, bu sizin şehriniz değil. Bizim şehrimiz." dedi. İsrail'in bölgedeki kirli emelleri için terör örgütleri yoluyla Türkiye'ye karşı planları olduğu tek tek deşifre oluyor. Son dönemlerde Türkiye'yi hedef alan açıklamalarda bulunan İsrail'in Uğur Mumcu suikastında da parmağı olduğu iddia edildi. A Haber canlı yayınına katılan Gazeteci Zafer Şahin konuya ilişkin "Uğur Mumcu'ya 24 Ocak 1993'ten önceki yazda 'Öldürülmekten korkmuyor musunuz?' diye soran İsrail Büyükelçisiydi. Çünkü Uğur Mumcu öldürülmeden önceki yazılarının neredeyse üçte ikisinde terör örgütü PKK ve İsrail Mossad bağlantısına dair ABD'nin derin güçlerinin bağlantısına dair veriler ortaya koyuyor." dedi. Öte yandan Netanyahu'nun bahsettiği "tablet"e dair de Tarihçi Yazar Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak A Haber canlı yayınında önemli değerlendirmelerde bulunarak bir yazıttan yola çıkıp da bugünkü soykırıma gerekçe oluşturmanın doğru olmadığını ve suçların üstünü örtmeye yetmediğini belirterek "Yabancı operasyon şeflerinin at koşturması bitti. Ve bu Türkiye'nin kendi içerisine kendi güvenliğine kendi iradesine sahip çıkması, topraklarındaki yabancı operasyonlara müsaade etmemesi gerçeği ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi olağanüstü toplantısında kurduğu cümleler İsrail Başbakanı Netanyahu'yu rahatsız etti. Netanyahu, "İşte buradayız. Bu bizim şehrimiz. Sayın Erdoğan, bu sizin şehriniz değil. Bizim şehrimiz. Her zaman bizim şehrimiz olacak. Tekrar bölünmeyecek. " şeklinde tehdit etti.
İsrail'in Türkiye'ye bu yöndeki tehditleri elbette ilk değil çünkü Ankara gerek Suriye'de gerek bölgede planları bozuyor. Bu durumdan rahatsız olan İsrail terör örgütleri yoluyla kirli planlara kalkışuyor ancak her seferinde de planları suya düşüyor. İsrail bu kez de "tablet" üzerinden bir propagandaya kalkıştı.
Netanyahu 1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile konuştuğu "İbranice tablet'in iade edilmesi" konusunun o zamanki İBB Başkanı Erdoğan yüzünden gerçekleşmediğini anlattı ve "1998'de dönemin başbakanı Mesut Yılmaz'ı ağırladım. Netanyahu u görüşmede yaptığı pazarlığı anlatıyor ve O dönemde Türkiye ile ilişkilerimiz çok güzeldi. Harika bir akşam yemeğinden sonra başbakanlık konutunda kahve içtik ve sizden bir ricam olacak. İbranice yazılmış bir taş tablet var. 2 bin 700 yıl önce Kral Hizkiya tarafından kazılmış. İstedim oda 'Hayır bunu yapamam' dedi." şeklinde konuştu.
UĞUR MUMCU SUİKASTINDA BÜYÜKELÇİ DETAYI
Uzman isimler hem "tablet"in arka planını hem de İsrail'in Türkiye'ye yönelik terör örgütleri üzerinden planlarının bozguna uğratıldığı konusunda dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci Zafer Şahin konuya ilişkin "Uğur Mumcu'ya 24 Ocak 1993'ten önceki yazda 'Öldürülmekten korkmuyor musunuz?' diye soran İsrail Büyükelçisiydi. Çünkü Uğur Mumcu öldürülmeden önceki yazılarının neredeyse üçte ikisinde terör örgütü PKK ve İsrail Mossad bağlantısına dair ABD'nin derin güçlerinin bağlantısına dair veriler ortaya koyuyor." dedi.

"ÖLDÜRÜLMEKTEN KORKMUYOR MUSUNUZ?"
Gazeteci Zafer Şahin: Bu ülkede başbakanlık yapmış bir ismin bu katile 'Erdoğan olmasaydı size verirdik' sözleri, bu katilin dediklerine çok da inanmamak lazım. 1993 24 Ocak'ta Uğur Mumcu suikastla hayattan kopartıldı. Uğur Mumcu'ya 24 Ocak 1993'ten önceki yazda 'Öldürülmekten korkmuyor musunuz?' diye soran İsrail Büyükelçisiydi. Çünkü Uğur Mumcu öldürülmeden önceki yazılarının neredeyse üçte ikisinde terör örgütü PKK ve İsrail Mossad bağlantısına dair ABD'nin derin güçlerinin bağlantısına dair veriler ortaya koyuyor.
Bugün Suriye sahasında Türkiye ve İsrail karşı karşıya. Bu tespiti yapmakta sakınca yok. Ne zaman Şam alınmışsa Müslümanlar tarafından sonra Kudüs fethedilmiş. Şimdi bu katil de hep böyle tarihsel arka planla düşündüğü hareket ettiği için aynı kaderi tekrar yaşayabileceğini düşünüyor. Ve Kudüs'ü de kendisine ait bir başkent gördüğü için yine elinden alınabileceğine dair bir endişe yaşıyor.
Bunlar bu tableti hep istemişler, 15 Kasım 2007, İsrail'in Cumhurbaşkanı Peres o dönemki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den bu tableti sergilemek üzere 1 yıllığına ülkesine vermesini istiyor. Bu görüşmeden önce de Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan, Kudüs Belediye Başkanını ziyaret ediyor ve bu talep o zaman gündeme geliyor.
1880 yılında Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul'a getirilmiş bu tablet. Bu katiller 1880'den beri tabletin peşindeler. Neden? Kudüs'ün aslında kendilerine ait bir kenti olduğunu kanıtlayan çok önemli bir yazıt olarak görüyorlar. Tarihte de baktığında Kudüs'te bunların hükümdarlık kurabildiği dönem 100-150 yıllık Yahudi Krallığı varsa var, onun dışında 2.700 yıldır bunlar ortada yok Kudüs'te. Bu da ona bir dayanak olsun diye bu tablet üzerinden bir propaganda yapmak istiyor.
Avukat Serkan Toper: Devlet Bahçeli 'Şam fethedildiyse Kudüs'ün fethi yakındırdı' dedi. Ve sayın cumhurbaşkanımız da bu Terörsüz Türkiye süreci ile ilgili 'Kudüs İttifakı' dedi. Netanyahu aslında neyin en olduğunu çok iyi farkında. Ama bunun sebebi elbette bölgede özellikle Gazze'deki katliamları ve bölgeyi sürüklediği istikrarsızlıktan kaynakladığını da biliyor olması gerekir.
Tarihçi yazar Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak: Bu yazıt 1880 yılında Kudüs Osmanlı toprağındayken İstanbul'dan yönetiliyorken bulunan bir yazıt. 2.700 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Yine bazılarına göre Yahudilerin Kudüs ile tarihi bağlarını kanıtladığı iddia edilen bir yazıt.
Ancak bir yazıttan yola çıkarak bugünkü soykırıma gerekçe oluşturmak ne kadar doğrudur, kamuoyunun vicdanını sızlatan İsrail'in orantısız güç kullanarak operasyonlar yapması bütün bu suçların üstünü örtmeye yetmez.
Burada tabi ki sayın cumhurbaşkanımızı nezaket dışı ifadelerle nitelendiren cüreti de anlıyoruz biz. Neden? Çünkü Erdoğan Türkiye ve dünyada büyük değişiklikler yaptı. Bir de vesayeti kaldırdı. Ulusal ve uluslararası vesayet Türkiye Cumhuriyeti dahilinde kaldırıldı. Yani çok açık bu, daha da önemlisi Erdoğan'ın başardığı işlerden birisi ve onun döneminde Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarından birisi de kont gerillanın bitmesi demektir.
Biraz önce Zafer bey Uğur Mumcu cinayetinden bahsetti, yani Türkiye'de kontrgerilla operasyonları bitti, yabancı operasyon şeflerinin at koşturması bitti. Ve bu Türkiye'nin kendi içerisine kendi güvenliğine kendi iradesine sahip çıkması, topraklarındaki yabancı operasyonlara müsaade etmemesi gerçeği ortaya çıktı.
Erdoğan döneminin başarılarından sayacak olursak Türkiye'nin merkezini çevresiyle bütünleştirdi. Anadolu çocuklarını merkeze taşıdı ve Türk gençlerine bir özgüven verdi. Bilimde teknolojide kendini gösteren yazılım alanında kendi kabiliyetlerini ortaya koyan "bende yapabilirim" diyen bir Türk gençliği ortaya çıktı. Bu Siloam yazıtının İsrail'e iade edilmesi neyi değiştirecek? Soykırımı mı sona erdirecek ? Sınırlarını bir hudut mu çizecek? Tabi ki burada şu da çok önemli, Sayın Mesut Yılmaz'a Türkiye Cumhuriyetinin başbakanına yapılan itham da çok ölçüsüz ve akıllara zarar.
Burada Cumhurbaşkanımızı hadsiz bir şekilde hedef alınmasını da anlıyoruz biz. Türkiye Cumhuriyetinin devlet malı nitelendiğindeki bu yazıt hiçbir şekilde bizim yasalarımıza göre verilemez. Bütün Kudüs Müzesinin verilmesiyle bu yazıtı alma arzuları da anlaşılamaz. Şuan İsrail'i yönetenler akıl tutulması yaşıyor.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN