Yazıma başlamadan önce 6 Şubat 2023'te yaşanan depremlerde yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Acı kayıplar yaşadık, tüm ülkemizin başı sağ olsun.
Çocukluğuma dair aklıma gelen hatıralardan biridir. 90'lı yıllarda piyasada az bulunan elektronik ürünlerin satıldığı yer Karaköy'dü. Orijinal ve orijinalin müadili olan elektronik ürünler kolayca bulunurdu.
Bir iş yerinden içeri girdik ve babam bir şey sordu. İş yeri sahibi ürün hakkında bilgi verdi ve muadilini de önerdi hemen hızlıca şöyle bir cümle sarf etti;
"Abi Almanlar teknolojiyi icat ediyor, Japonlar icat etmiyor ama alıp geliştiriyor. Daha farklı ve yeni bir şey piyasaya sürüyor. Bunlar farklı insanlar"
Yaşım biraz daha ilerlediğinde o beyefendinin "İcat etmiyor ama geliştiriyor" kısmındaki ifadesinin inovasyon olduğunu öğrendim.
90'lı yıllarda Japonya'nın üstün olduğu inovasyonda şu an Çin dünya lideri.
Hemen hemen her sektör için teknolojik çıktı ve çözümleri var. En son bunu DeepSeek'te gördük. Farklı alanlarda ve birbirini 360 derece tamamlayacak ürünleri geliştirerek, entegre bir ekosistem kurdular;
Bilişim, yapay zeka, yazılım, otomotiv, üretim ve enerji…
Özellikle enerji kaynaklarının yeni düzene eşlik edecek teknolojilerdeki yeri çok önemli.
Çünkü, kullanımda olan sistemlerden çok daha az enerji tüketen, daha çok çıktı veren sistemlere ihtiyaç var.
Hele ki küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak gibi tüm yerkürenin geleceğini ilgilendiren ve tüm devletlerin birlikte çalışmasını zorunlu kılan bir hedef varken.
Ancak dünya liderliği için canhıraş rekabette bulunan ABD ve Çin yine en fazla karbon emisyonuna sahip iki devlet. Ülkelerin karbon salınımı payını yazının en sonuna ekliyorum.
Yüksek teknolojiyi elde etmek, aktif kullanmak için yine yüksek seviyede enerjiye ihtiyaç var. Bu da karbon emisyonunun artması anlamına geliyor.
Dünyada en fazla kullanılan enerji kaynaklarını aşağıdaki grafikte görüleceği üzere yüksek karbon salınımına neden olan fosil yakıtlar oluşturuyor.

Goldman Sachs'ın yayınladığı rapordaki verilere göre bir ChatCPT sorgulaması, 10 Google aramasından fazla enerji tüketiyor. Bu bilgi enerji tüketiminin artacağının net bir örneği.
Veri merkezleri, yapay zeka için kullanılan işlemciler, hepsinin yüksek seviyede enerjiye ihtiyacı var. Ki zaten sosyal medya platformlarının veri merkezlerinde kullanılan soğutucular ve diğer donanımlar başlı başına bir ülkenin enerji kaynağına eş değer. Bu konuyu daha detaylı olarak başka bir yazımda ele alacağım.
Peki çözüm Ay'da veri merkezi kurmak mı?
Uçuk bir soru gibi gelse de ABD önümüzdeki ay Ay'a ilk veri merkezini göndermeye hazırlanıyor. Freedom Data Center isimli şirket devrim niteliği taşıyan bir yeniliğe de öncülük edecek.
Neden Ay'a veri merkezi gönderiliyor?
Siber ve fiziki saldırılara karşı güvenlik sağlanmış olacak.
Riskler elimine edilerek verilerin güvenliği sağlanacak.
Diğer avantaj sağlayan önemli noktalar ise güneş enerjisiyle çalışacak veri merkezi, doğal soğutma ile ekstra enerji kullanımına ihtiyaç duymayacak.
Yani enerji tüketimi de en düşük seviyede olacak.
Çünkü yukarıda belirttiğim gibi veri merkezlerinin güçlü soğutma sistemlerine ihtiyacı var.
Çin de enerji ihtiyacını karşılamak için uzayda çözüm arayışında.
Çin uzaya göndereceği uydularla bir Yapay Ay oluşturmayı planlıyor. Projedeki hedefler; güneş enerjisinden daha fazla yararlanmak, 24 saat gündüzü yaşamak ve sokak lambalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırmak.
Ayrıca Çin Nükleer Toryum reaktörü üzerinde de çalışıyor ki bu enerjide bir Sputnik Anı yaşanmasına neden olabilir.
Neil Amstrong'un Ay'a ilk adım attığı zaman söylediği gibi: Bu benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.
