1996 yılında soğuk ve ıssız bir gece..
Ve donanmaları karşı karşıya gelen iki ülke…
Türkiye ve Yunanistan…
O gece, Kardak Krizi'nde gerilim zirve yapmıştı. Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşın başlaması, sadece bir düğmeye basmaya bakıyordu.
Ancak yıllar sonra öğrendik ki o düğmeler işlevsizmiş…
İyi ki o gün kimse düğmeye basmadı, ama füzeler ateşlense dahi hedefler tutmayacakmış…
Hiç uzatmadan hemen detayları, yıllarca sır olarak kalan perde arkasındaki gerçeği anlatıyorum..
Dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen ve
Yunanistan Dışişleri Eski Bakanı Theodoros Pangalos 2016 yılında BBC Dünya Servisi'nin tarih programı Witness'ta o dönem yaşanan Kardak Krizi'ni anlattı.
Programda konuşan Pangalos, Kardak Krizi'nden 6 yıl sonra New York'ta
dönemin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke'la bir araya gelerek, krizde yaşananları konuştukları güne ilişkin detayları anlattı.
Pangalos, "Türkler ve Yunanlılar için o gece hiç kimse ölmediği için çok mutluyum" demiş. Holbrooke ise gülümseyerek "Theodore, zaten hiç kimse ölmeyecekti" diyerek cevap vermiş.
Holbrooke, Pangolos'un şaşkınlığı üzerine "ABD gemileri, mühimmatı ve istihbaratıyla karşı karşıya geliyorsunuz. Bizim iki ülke arasında bulunan bizim küçük gemimiz sizin elektronik görüşünüzü bozacaktı, yani fırlatacağınız füzeler, yalnızca balıkları öldürecekti" demiş.
Tersten bir okuma yaparsak, 'Yerli ve Milli Savunma Sanayi'nin, yerli teknolojinin gelişmesine neden ihtiyacımız var, sorusunun cevabı direkt ortaya çıkıyor…
İran'ın İsrail ile yaşadığı son savaşta hava savunma sisteminin ne kadar kritik önem taşıdığını bir daha gördük…
Çelik Kubbe Projesi'ne neden ihtiyacımız var sorusunun cevabını canlı yayında izlediğimiz görüntülerle bir kere daha anladık..
Ve bir daha anladık ki her yerli ürün bir kahramanın eseri.
Yerli savunma sanayi ekosisteminde büyük gelişme yaşandı. Ancak bu gelişmenin hızlanarak devam etmesi gerekiyor.
Bu topraklarda mühendisler, yazılımcılar, yapay zeka uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve birçok teknoloji alanında uzmanlar yetiştirmemiz gerekiyor.
Sağlık, yenilenebilir enerji, elektrikli otomobil, ticaret her alan için kendi yerli ve milli çözümlerimizi geliştirmemiz zaruri…
Yarın ihtiyacımız olan insan sermayesi ise bugünün küçük çocukları…
Belki şu an Deneyap atölyelerinde robotik kodlama öğreniyorlar..
Belki de TEKNOFEST'te İHA, SİHA ve Yerli Uçakları görerek, o uçaklara dokunarak bir yolculuğa çıkacaklar…
Ama ne olursa olsun her çocukla yakından birebir ilgilenmeliyiz…
Çünkü bu ülkenin gökyüzünü koruyacak olan sistemler, önce hayal kuran çocukların kalplerinde inşa edilecek.