Son yıllarda birkaç kez, "Eğer terörve şiddetin devreden çıkmasıisteniyorsa yeni çözüm süreciniPKK ve sivil ayağı DEM Parti başlatmalı"diye yazdım. Bırakın Kandilbaronlarını, barışı dillerinden düşürmeyenDEM'li sivil siyasetçiler bile PKK terörüneadam gibi karşı çıkmadı. Daha beteri,İran, Irak ve Suriye devletine karşı silahkullanmayan PKK'nın sadece Türkiye'yesaldırması karşısında da susuldu. Açıkaçık Türk ve Kürt halkının bin yıllık beraberliğinindinamitlemesine kimse sesiniçıkarmadı.
Üstelik bağımsızlıktan, federatif yapıdan vazgeçildiği hâlde. Gel de sorma; peki PKK, hangi insani veya demokratik hakkı elde etmek için silahı bırakmıyor? Ya da hangi hakkı elde etmek için ABD'yle kirli işbirliği yapıyor? Anadille eğitim veya kayyum için mi?
Ne yazık ki bu sorulara en azından son 15 yılda Kürt sivil siyasetçiler cesur ve samimi cevap vermediği için daha çok acı yaşandı, gözyaşı döküldü. Hâlâ da net cevap yok ki, dolambaçlı ve "pazarlık" kokan açıklamalar var.
Alın DEM Parti Eşbaşkanı TuncerBakırhan'ın son açıklamasını. PKK'nınsilah bırakmasından söz etmeden şöylediyor: "Bu sorun çözülecekse Kürtleranadilinde eğitim görmelidir. Yereldemokrasi olmalıdır. Öyle herkesinkeyfine göre Kürt halkının seçmişolduğu iradeye kayyum atanmamalıdır."
Bütün bu talepler siyaset alanıyla ilgili,şiddet ve terörle elde edilecek haklardeğil.
Görüşü merak edilen SelahattinDemirtaş da satır arası, "sivil, siyasimücadelenin büyütülmesi gerektiğini"belirtiyor ve hemen arkasından pazarlığıhatırlatan şu sözler geliyor: "Bu mücadelenin kanal ve imkânlarınınşimdiden açılması gerekir kibarış zemini de güçlensin."
Bilerek mi böyle davranılıyor yoksakötü niyetliler mi bilemem ama en azındanbu yeni sürecin iki önemli aktörününsöylediklerini dinlemedikleri, hatta umursamadıklarıçok açık. İlki yakın arkadaşlarıDEM Parti Milletvekili Sırrı SüreyyaÖnder. Önder her konuşmasında ısrarlaşu gerçeğin altını çiziyor: "Kamuoyunda sıklıkla çözüm ilebarış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmaylabile oluşturulacak bir şeydir. Çözüm, demokratik bir mücadele veuzun soluklu bir iştir. Sorun alanlarıylailgili olarak bunun uzunluğu,derinliği değişir. Şu an için kurmayaçalıştığımız barıştır."
Gerçi Önder de "kamuoyu" diyerek"çözüm" ile "barış"ı birbirine karıştıranlarıgenelleştiriyor ama bu konuda esasrol oynayan DEM Partili aktörler. CHP vesol DEM'liler kadar etkili değil. DEM'lileraynı şekilde kayyum meselesini de bilinçlibir biçimde çarpıtıyor. Hukuken eleştirenlerolsa da şu çok açık: Terör olmazsakayyum da olmaz.
Bu gerçeği en son Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum da dile getirdi: "Sonuç olarak kayyum uygulamasıbağımsız bir yerel idare şekli değilterörle mücadeleye bağlı ve geçicibir tedbirdir. Kayyumun sebebi terörolduğu için terörsüz Türkiye'de kayyumuygulamalarına da ihtiyaç kalmayacaktır." Başkan Erdoğan ve MHP LideriDevlet Bahçeli'nin siyasi riske girerekyaptıkları "terörsüz Türkiye" çağrısıküresel altüst oluşun yaşandığı, emperyalisttezgâhların kurulduğu bir zaman dilimindesadece Kürtler için değil Türkler,Kürtler ve Araplar için de yeni bir fırsat. Bu fırsat heba edilmemeli. Bakın daha Öcalan açıklama yapmadan, Kandil baronu Murat Karayılan yan çizmeye başladı. Oysa yıllardır Öcalan'sız savaşakarar verenler, birlikte yaşadığı ülkeyiterörle kan gölüne çevirenler ne hikmetsebarışa "tek başlarına" karar veremiyor. Bu bahane değil de nedir?
Sivil siyasetçiler buna cesurca karşı çıkmayacaklarsa siyaset yapmasınlar daha iyi...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.