Vicdanlarımızı yakan ama aynı zamanda utandıran biri yangının dehşeti içindeyiz. Bu kez yılların biriken hatasıyla kabullendiğimiz deprem veya selde değil, lüks bir otelde 76 insanımızı kaybettik. Akıl alır gibi değil. Meğer ne yangın alarm sistemi varmış ne de dışarıda olması gereken yangın merdivenleri... İnsanlar göz göre göre ölüme sürüklenmiş.
İyi de Türkiye'nin en modern turizm merkezinde böyle bir dehşet nasıl olur?
Olur, çünkü denetim yok. Bölge, Turizm Bakanlığı'na bağlı olduğu için bakanlık mı yetkili yoksa itfaiye kurumu nedeniyle Bolu Belediyesi mi yetkili tartışması bile işin ciddiye alınmadığını gösteriyor. Hâlâ acı üzerinden siyaset yapılıyor.
Yangın meselesiyle ilgili sorumlunun o şehrin itfaiyesinde olduğu gerçeği o kadar açık ki, buna rağmen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hiçbir şey olmamış gibi sorumluluğu üzerinden atabiliyor.
Gerçekte sadece Bolu Belediyesi değil, bakanlık da sorumlu. Düşünsenize, Türkiye'nin en gözde turizm merkezinde çok sayıda otel var ve o bölgede hizmet verecek bir itfaiye ekibi yok. En yakın mesafe en iyimser tahminle 45 dakika. Bu süre bile bir yangının devasa boyutlara ulaşmasına yeter de artar.
Daha vahimi, otelin çevresinin müdahaleyi zorlaştıran bir durumda olması. Eğer gerçek anlamda bir denetim olsa ve orada bir yangın kurgusu veya tatbikatı yapılsa bu zafiyet görülür ve önlem alınırdı.
Bu yüzden denetim sadece bir kurumun insafına bırakılmayacak kadar önemli. Şu gerçeği biliyoruz; gözünü kâr bürümüş yatırımcı açgözlü olabilir, kuralları yerine getirmekten kaçınabilir. Ama devlet ve kurumları tam da bunun için var.
Dünyadaki yangınlara baktım, tarihin her döneminde büyük yangınlar yaşanmış. Şehirler, çarşılar, oteller, tiyatro salonları da yanmış ve o büyük yangınlarda sayısı 500'lere ulaşan kayıplar da olmuş. Ama gelişmiş ülkelerde özellikle 1950'den sonra bu tür otel ve kapalı salon yangınlarında büyük azalma var. Bunun en önemli nedeni, denetimin artması ve kurallara uygun yapıların inşa edilmesi.
Son 20-30 yılda bu tür büyük yangınlar, daha çok başta Çin ve Hindistan olmak üzere Doğu ülkelerinde yaşanmış. Farkın nedeni çok açık; denetim ve kurallara uyum... En son Los Angeles'taki büyük yangında 28 kişi yaşamını yitirirken bizde ise sadece bir otelde kaybettiğimiz can sayısı 79...
Hâlâ depremi umursamadığımızı da hatırlatalım.
İstanbul'da 600 bin riskli konut ortadayken hiçbir şey yapılmıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu her yıl ilan ettiği "deprem seferberliği" için uğraşmak yerine tam tersi siyasi tartışmalarla meşgul ve "o makam" için uğraşıyor.
Sahi Allah korusun, yarın İstanbul depremi olsa "Sorumlu kim?" diye tartışmanın bir anlamı olacak mı?
Bu olanlar kader değil, insanı ihmal etmek ve umursamamaktır. Artık insandan kaynaklanan ihmallere izin vermemeliyiz. Felaketlerin acısı geçse de izi kalır. O izlerin çoğalmaması için vatandaş olarak üzerimize düşeni yapmalı, devlet ve kurumlarını da zorlamalıyız.
İyi de Türkiye'nin en modern turizm merkezinde böyle bir dehşet nasıl olur?
Olur, çünkü denetim yok. Bölge, Turizm Bakanlığı'na bağlı olduğu için bakanlık mı yetkili yoksa itfaiye kurumu nedeniyle Bolu Belediyesi mi yetkili tartışması bile işin ciddiye alınmadığını gösteriyor. Hâlâ acı üzerinden siyaset yapılıyor.
Yangın meselesiyle ilgili sorumlunun o şehrin itfaiyesinde olduğu gerçeği o kadar açık ki, buna rağmen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hiçbir şey olmamış gibi sorumluluğu üzerinden atabiliyor.
Gerçekte sadece Bolu Belediyesi değil, bakanlık da sorumlu. Düşünsenize, Türkiye'nin en gözde turizm merkezinde çok sayıda otel var ve o bölgede hizmet verecek bir itfaiye ekibi yok. En yakın mesafe en iyimser tahminle 45 dakika. Bu süre bile bir yangının devasa boyutlara ulaşmasına yeter de artar.
Daha vahimi, otelin çevresinin müdahaleyi zorlaştıran bir durumda olması. Eğer gerçek anlamda bir denetim olsa ve orada bir yangın kurgusu veya tatbikatı yapılsa bu zafiyet görülür ve önlem alınırdı.
Bu yüzden denetim sadece bir kurumun insafına bırakılmayacak kadar önemli. Şu gerçeği biliyoruz; gözünü kâr bürümüş yatırımcı açgözlü olabilir, kuralları yerine getirmekten kaçınabilir. Ama devlet ve kurumları tam da bunun için var.
Dünyadaki yangınlara baktım, tarihin her döneminde büyük yangınlar yaşanmış. Şehirler, çarşılar, oteller, tiyatro salonları da yanmış ve o büyük yangınlarda sayısı 500'lere ulaşan kayıplar da olmuş. Ama gelişmiş ülkelerde özellikle 1950'den sonra bu tür otel ve kapalı salon yangınlarında büyük azalma var. Bunun en önemli nedeni, denetimin artması ve kurallara uygun yapıların inşa edilmesi.
Son 20-30 yılda bu tür büyük yangınlar, daha çok başta Çin ve Hindistan olmak üzere Doğu ülkelerinde yaşanmış. Farkın nedeni çok açık; denetim ve kurallara uyum... En son Los Angeles'taki büyük yangında 28 kişi yaşamını yitirirken bizde ise sadece bir otelde kaybettiğimiz can sayısı 79...
Hâlâ depremi umursamadığımızı da hatırlatalım.
İstanbul'da 600 bin riskli konut ortadayken hiçbir şey yapılmıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu her yıl ilan ettiği "deprem seferberliği" için uğraşmak yerine tam tersi siyasi tartışmalarla meşgul ve "o makam" için uğraşıyor.
Sahi Allah korusun, yarın İstanbul depremi olsa "Sorumlu kim?" diye tartışmanın bir anlamı olacak mı?
Bu olanlar kader değil, insanı ihmal etmek ve umursamamaktır. Artık insandan kaynaklanan ihmallere izin vermemeliyiz. Felaketlerin acısı geçse de izi kalır. O izlerin çoğalmaması için vatandaş olarak üzerimize düşeni yapmalı, devlet ve kurumlarını da zorlamalıyız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- BİLSEM sonuçları açıklandı mı, ne zaman? MEB BİLSEM sonuçları nereden öğrenilir?
- Ankara'dan fay hattı geçiyor mu? Deprem riski var mı? İşte diri fay hattı sorgulama ve güncel harita
- Dünya kediler günü ne zaman? 17 Şubat mı, 8 Ağustos mu? Dünya Kediler günü tarihi ve mesajları
- TÜBİTAK iş başvuru ekranı 2025 | 737 personel alımı başvuru şartları neler? İşte tüm kadrolar...
- AUZEF Kayıt Yenileme 2025: Ne zaman, nasıl, nereden yapılır?
- Miktar yükseldi: e-Devlet’ten başvurana 510 euro yatacak! Çalışan anneye destek ödemesi değişti
- Alperen Şengün oynadı mı, kaç sayı attı? NBA All Star 2025'i kim kazandı?
- Bu hafta resmen DONACAĞIZ! Altay kar fırtınası Türkiye'yi etkisi altına alacak... 17 Şubat MGM hava durumu raporu
- Kabine Toplantısı ne zaman, saat kaçta? 17 Şubat Kabine Toplantısı gündem maddeleri neler?
- NASA uyardı: 2032'de o ülkelere çarpabilir! Atom bombasından 500 kat güçlü
- iPhone SE 4 ne zaman, hangi tarihte tanıtılacak? iPhone SE 4 Türkiye'de fiyatı ne kadar olacak?
- AÖL 2. Dönem sınavları ne zaman, hangi günler? Açık Öğretim Lisesi sınav tarihleri 2025