İstanbul'u sarsan Silivri depremi büyük yıkıma yol açmadı ama Türkiye'yi korkuttu ve dünyanın gözbebeği olan şehrin nasıl bir tehlike altında olduğunu bir kez daha hatırlattı.
O andan itibaren de bu şehirle ilgili yetkili isimlerin nasıl tepki vereceğini merakla izledim. İlk tepki doğal olarak Başkan Erdoğan'dan geldi. İlgili bakanları, kurumları hemen harekete geçirdi ve gündeminin odağına İstanbul'u koydu.
Dün de üç bakan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu hem depremle ilgili hem de İstanbul depremine ilişkin yapılanları ve yapılması gerekenleri anlattı.
İlginçtir konuşan her bakan da ısrarla "depremin siyaset üstü" olduğunun altını çizdi. Başkan Erdoğan, dünkü konuşmasında bu konuyu daha da netleştirdi: "Böyle hassas zamanlardakimseyle tartışmaya girmekistemiyoruz. Dahası bunumilletimize hakaret sayıyoruz.Selden kütük kapma yarışındaolan fırsatçıları vicdanave sorumlu hareket etmeyedavet ediyoruz. Artık laf üstünelaf değil taş üstüne taşkoyma zamanıdır. Her işe karşıçıkan marjinallerin ne dediğinebakmadan kentsel dönüşümeodaklanmalıyız."
Dönüp "hırsızlık" iddiasıyla cezaevinde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun deprem sonrası ilk tepkisine baktım ve deyim yerindeyse şaşkına döndüm. Tahminim Başkan Erdoğan'ın üstü kapalı mesajının da bakanların imalı açıklamalarının da arka planında İmamoğlu'nun bu açıklaması var.
Literatürde "siyasi arsızlık"diye bir kavram var mı bilmiyorumama İmamoğlu'nun yaptıklarını başkatürlü açıklamak mümkün değil. Şusatırlara bakın: "En büyük üzüntüm, hayatınıİstanbul'u afet odaklı planlamayaadayan, bunun mücadelesiniveren yöneticiler veşehir plancılar olarak bu zorgünde sizlerle olamamaktır."
Allah Allah, sanki İstanbullu fırtınayla boğuşurken o İngiliz büyükelçiyle balıkçıda değildi, selle boğuşurken Bodrum'da tatil yapmadı, Elazığlılar deprem acısıyla sarsılırken o kayak keyfi sürmedi. Bırakın "Tatil banayakışıyor" arsızlığını son 6-7 yılda İstanbul depremi için kılını bile kıpırdatmadı. Milyarları algı operasyonları için harcadı, kendi medyasını kurdu ama deprem için hiçbir adım atmadı. İlk göreve geldiğinde, "5 yıldaçözerim, 100 bin konut yaparım" dedi, 10 bin konut bile yapmadı.
Hatta daha vahimi, hükümetin başlattığı bütün "kentsel dönüşümprojeleri"ne karşı çıktı; 60 bin konut yapan Esenler Belediyesi'ne en çok davayı o açtı.
Kendi sesinden dinleyelim: "Kentsel dönüşüm uygulamalarınahep birlikteson vermemiz gerekiyor.Gaziosmanpaşa'da, Üsküdar-Kirazlıtepe'de, Başakşehir-Bayramtepe'de, Tozkoparan'da,Okmeydanı'nda, Sarıyer'in,Eyüp'ün, Pendik'in,Beyoğlu'nun birçok mahallesindetürlü türlü mağduriyetlersöz konusu... Artık insanlarımızınbirçoğu kentsel dönüşümünadını bile duymak istemiyor."
Utanma duygusu olduğunu sanmıyorum; çünkü son demecinde bakın ne diyor: "Kentsel dönüşümden altyapıve üstyapı güçlendirmelerine,(...) finansmandan bütünkurumlarla işbirliğine, İstanbulve yakın bölgesini kapsayangeniş çaplı bir çalışma zorunluluktur."
Gel de sorma, yeni mi aklına geldi?
Bu, siyasi arsızlık değil de nedir?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.