Küresel ısınma, iklim değişikliği içinde yaşadığımız 21'inci yüzyılın en temel sorunu. Sanayi devrimiyle doğaya hükmettiğini sanan insanoğlu, ne yazık ki kendi doğasını yok eden bir noktaya geldi. İnsanlık bu noktadan bir an önce geri dönmek zorunda. Aksi halde yaşanabilir bir dünya hayal olur.
Türkiye bu konuda çok geç kalmış sayılmaz. Son yıllarda önemli adımlarla da tahribatı en aza indirmeye çalışıyor. Bu açıdan daha 90'lı yılların ortasında Haliç'i temizlemeyi başaran Başkan Erdoğan'ın varlığı önemli bir motivasyon kaynağı... Bu da doğal olarak ülkede, temiz enerjiye ağırlık verilmesine, yoğun ağaçlandırma yapılmasına, vahşi depolama yerine enerji üreten çöp merkezlerinin kurulmasına, biyolojik arıtma tesislerinin çoğalmasına, çevreye uyumlu yeni sanayi teknolojisinin tercih edilmesine yol açtı. Sorunlar hâlâ var ama mücadele de kesintisiz sürüyor.
Bu konuda Başkan Erdoğan'ı yalnız bırakmayan ve çevre hassasiyetinin oluşmasına ciddi katkı sunan bir isim daha var: First Lady Emine Erdoğan...
Birkaç yıl önce başlattığı "Sıfır Atık"mücadelesi öyle başarılı oldu ki, ortaya şuçarpıcı rakamlar çıktı: Sıfır Atık Projesi'ylesadece 3 yılda 315 milyon kilovatsaatenerji, 345 milyon metreküp su ve 50milyon varil petrolden tasarruf edildi.
17 milyon ton kullanılabilir atık geri dönüştürüldü.
Binlerce kişiye istihdam oluşturuldu, ekonomiye katkısı 17 milyar lirayı aştı.
Son olarak sadece şu rakamı hatırlatmakla yetinelim: Sıfır Atık Projesi'ninbaşlamasıyla birlikte tam 209 milyonağaç kesilmekten kurtuldu. Tekrar yazıyorum, 209 milyon ağaç... Üç-beş ağaç için İstanbul'u ateşe verenlere hatırlatılır.
VAN DENİZİ
Önceki gün Hıncal Abi (Uluç) de yazdı; Sıfır Atık kampanyası ile hepimizi filelerle alışverişe yönelten Emine Erdoğan, buna "Sıfır Atık Mavi" projesini de ekledi. Ve işe dünyanın en "özel denizi" Van Gölü'yle başlayarak şöyle dedi: "İklim değişikliğiyle mücadele,çok hızlı ve ciddiyetle ele alınmasıgereken bir konu. Bu nedenle,yürüttüğümüz 'Sıfır Atık' ve 'SıfırAtık Mavi' projeleri, Türkiye'de iklimdeğişikliğiyle mücadelede çok önemliadımlar. Su kaynaklarımızı ve tabiatıkorumak için, seferberlik duygusuylaçalışmaktan başka seçeneğimiz yok.Bu bir tercih değil, zorunluluk." Gerçekten de artık çevre meselesibir mecburiyet... Birileri görmezdengelse de Emine Erdoğan, bu mecburiyetiöyle etkili anlattı ve uygulamalarıylagösterdi ki, hem sokaktaki insan hayatındauygulamaya başladı, hem de dünya takdiretti. Birleşmiş Milletler İnsani YerleşimleriProgramı (UN-Habitat) tarafından "AtıkAlanında Akıllı Şehirler KüreselŞampiyonu" ödülü verildi. Deyim yerindeyse,Sabah muhabiri Pınar YıldızYüksel'in dediği gibi o artık, "ÇevreninFirst Lady"siydi.
MARMARA'YA HALİÇ MODELİ
Şimdi Türkiye'nin böyle etkili bir kampanyaya daha ihtiyacı var. Marmara Denizi'ni tehdit eden deniz salyasından kurtarma kampanyasına... Konu dün Çevre Günü nedeniyle Başkan Erdoğan'ın gündemindeydi. Deniz salyasına "arıtılmadandenizlere bırakılan atık sular"ın neden olduğunu söyleyen Başkan Erdoğan şöyle diyordu: "Bu konuda Çevre ve ŞehircilikBakanı'ma talimatı verdim. 'İBB niyebunu yapmıyor? İzmir niye yapmıyor?'demeyeceğiz. Başta Marmara olmaküzere bu müsilaj belasından denizlerimizikurtaracağız."
Tıpkı çeyrek asır önce Haliç'in maviyle buluşması gibi Marmara Denizi de mecburen maviyle buluşacak, başka şansımız yok.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.