Son dönemde yükselen toplumsal kutuplaşmayı kimlerin körüklediğini görmek için Ankara ve Brüksel'i sarsan teröre ve Ensar Vakfı'nda yaşanan tacize nasıl yaklaşıldığına bakmak yeterli. Çifte standardın, kutuplaştırıcı dilin tavan yaptığı çok olaylar yaşadık ama son dönemdeki kadarını az gördük. Özellikle de terör konusunda.
Şimdi bunun bir benzeri Ensar Vakfı olayında yaşanıyor. Bazı kesimler mal bulmuş mağribi gibi Ensar Vakfı'na ait evlerde çocukların cinsel istismara uğramasını koca bir inanca, düşünce sistemine bağlayacak kadar işin ucunu kaçırmış durumdalar.
Oysa olay çocuklar ve öğretmenlerle ilgili olduğu için çok hassas ve sorunlu bir konu. Bu yüzden olayı yorumlayanların daha sağduyulu bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Ama ne mümkün, siyasi körleşme öyle bir noktaya varmış ki, dün CNNTürk'te DenizZeyrek'in şu sözlerine bile tahammül edilmedi, saldırıya uğradı:
"Sapık zihniyet her yere sızabilir. Yani kurumlarda sistematik şekildeböyle yapılıyormuş gibi yaklaşımyerine izleyicilerimiz sağduyulu veobjektif olmalı. Bu sapıklar bu sapıkdüşünce her okula sızabilir, her yeresızabilir."
Bunları söylemeyi bile suç sayan siyasive sosyal bir kesim var. Artık "Toplum çokkutuplaştı" diyerek de bu kesim görmezdengelinemez. O kesimin içinden herhangibiri, biraz farklı bir yaklaşım sergilediğindenasıl tepki verildiğini defalarca gördük.
Bu kutuplaştırıcı kesime rağmen, çocukların cinsel istismarı herkesin üzerinde hassasiyetle durması gereken ve sadece bize ait olmayan önemli ve derin bir sorun.
Spotligth ve kilisede istismar
Şu sıralarda vizyonda olan bir film var; Spotligth. İzlediniz mi bilmiyorum ama öncelikle bu konuya önyargılı yaklaşanların mutlaka o filmi izlemesi gerekiyor. İyi bir "araştırmacı gazetecilik" filmi. Film, mekân ve aktörler açısından da bizdekine benziyor.
Mekân dini bir vakıf değil kiliseler, istismarın aktörleri de birden fazla ve tıpkı öğretmenler gibi toplumda saygın Katolik din adamları. Olay gerçek. Boston'da birçok gazetede haber olduğu halde önce kimse ilgilenmemiş. Yıllar sonra bir gazete yazarı konuyu köşesine taşıyınca, çok sayıda çocuğu ve çok sayıda istismarcı din adamını ilgilendiren konu yargının gündemine taşınmış. Ama bu da hiç kolay olmamış.
Kilisenin gücü, din adamlarına olan güven önemli engelleyici faktörler. Bir savcı şu değerlendirmeyi yapıyor: "Birşeyi anlamamız gerekiyor. Bu zor biralan, utanç duyulan, mağdurların çoğuçocuk ve konuşmak istemiyor."
O ortamda farklı bir çaresizlik yaşandığını "Rahip Tacizinden KurtulanlarGrubu" üyelerinden biri şu sözlerle anlatıyor:
"Sevdiğiniz, saydığınız biri sizeçirkin bir hareket yaptığında artık birsırrınız olmuş olur, siz de ses etmezsiniz..."
Aslında sadece Karaman'da değil, başkayerlerde üstü örtülen, sırra dönüşen niceacılar yaşanıyor. Bunların üzerine gitmekyerine, ne yazık ki Paralel'inden Gezi'cisine,PKK'lısından CHP ve HDP'sine hepsi buiğrenç meseleyi Ensar Vakfı'na mal etmek,itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyor.
Ensar Vakfı adına konuşan YaseminDarbaz Karaca da haklı olarak tepki gösteriyor: "Bu işin peşini asla bırakmakniyetinde değiliz. Ancak tüm bunlarolup biterken, vakfımızın 37 yıllıkgeçmişinin ve tüm hizmetlerinin, sosyalmedyadaki dezenformasyon ile birkalemde silinip atılması, adının rezilceanılması elbette kanımıza dokunuyor."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.