Savunma sanayiinde temel strateji her zaman aynıdır: Önce mevcut imkânlarla yola çıkılır, ardından yerli ve milli projeler devreye girer. KAAN projesi de bu evrensel ilkenin bir yansımasıdır. Türkiye, bu yaklaşımı kararlılıkla uygulayarak hem takvimi güvence altına alıyor hem de millimotor geliştirme yol haritasını kesintisiz ilerletiyor.
Bugün KAAN'ın ana motoru TF35000 ve yardımcı güç ünitesi APU60 üzerinde yoğun bir çalışma yürütülüyor. Prototip uçaklar için gereken motorların tedarikleri tamamlandı, seri üretim süreci ise planlandığı şekilde devam ediyor. Buradaki en önemli unsur, "blokyaklaşımı" ile kademeli olarak ilerlenmesidir. Yani ilk teslim edilecek blok, belirli yeteneklerle Hava Kuvvetleri'ne kazandırılacak, sonraki bloklar ise yeni kabiliyetlerle güçlendirilmiş versiyonlar olarak envantere girecek. Bu yöntem, modern savunma sanayiinde sürekliliği ve esnekliği garanti ediyor.
Türkiye'nin yaklaşımı aslında tekil bir uygulama değil, dünyada da sıkça görülen bir model. Güney Kore, KF-21Boramae savaş uçağı programına başlarken ABD menşeli General Electric F414 motorlarını kullandı. Ancak aynı zamanda kendi milli motor teknolojisini geliştirmek üzere çalışmalarını başlattı.
Benzer şekilde Hindistan, Tejashafif savaş uçağını ABD üretimi GE-404motoruyla uçurdu; bugün ise "Kaveri"adlı milli motor projesini sürdürüyor.Japonya da uzun süre yabancı motorlisanslarıyla ilerledi; zamanla kendi teknolojisinigeliştirerek F-2 ve sonrasında F-3projelerine milli motor katkısı yapmayıbaşardı. Kısacası, yabancı motorlabaşlamak, milli motorla devametmek uluslararası standart bir yolharitası.
KAAN için de tablo farklı değil. Türkiye, seri üretimi riske atmamak için farklı tedarik kanallarını eşzamanlı olarak değerlendiriyor; hiçbir şekilde tek bir ülkeye veya firmaya bağımlı kalmıyor. Bu strateji, takvimi güvence altına almakla kalmıyor, aynı zamanda milli motor geliştirme hedefinin önünü de açıyor.
KAAN'ın en kritik özelliği, yalnızca bir uçak olmaktan öte, Türkiye'nin savunmasanayiinde bağımsızlık arayışınınsimgesi hâline gelmesi. Altıncı nesil kabiliyetlere doğru ilerleyen bu proje, yerlimotorla taçlanarak ülkenin stratejik gücünü yeni bir boyuta taşıyacak.
Bugün geldiğimiz noktada; ANKAIIIiçin TF6000, KIZILELMA içinTF10000, KAAN için TF35000motorlarının geliştirilmesiyle motor teknolojilerindeciddi bir yol katedildi. Geçmiştekigecikmeler telafi edildi, takvim ve sorumluluklarnetleşti. Artık Türkiye yalnızcauçak üreten değil, onu uçuracakmotoru da kendi geliştiren birülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Yani mesele Dışişleri Bakanı HakanFidan'ın ABD Senatosu'na uyarı niteliğindekisözlerini bağlamından çıkararak panikoluşturmaya kalkanların anlattığı gibi değil.Kendileri ABD Senatosu koltuklarında otursaCAATSA yaptırımlarının sırf hükümetezarar verebileceği zannından hareketleolumlu oy verecek kapasitede olanlarındezenformasyonlarına kanmamak lazım.
Zira KAAN'ın geleceği, hiçbir şekilde tek bir ülkenin motoruna bağlı değil. Asıl güç,mühendislerimizin bilgi birikimive iradesinde. Bugün alınan mesafe, yarının bağımsız göklerdeki teminatıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.