ERGÜN DİLER

İÇ siyaseti asla ve kat'a dışarıdan ayrı tutmayın.
Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu ve ittifak tercihi çok ama çok değerlidir. İçerideki siyasi hareketler bunu kendilerine yakın buldukları koordinatlara çevirmek isterler.
Siyasetin asıl yapılış amacı budur. Pek çok yerde böyledir zaten. Ama konu Türkiye olunca vites artar.
Haberiniz olsun...
Artık bölgede bir kuş uçsa, Türkiye işin içinde...
Ne biz bundan kaçabiliriz ne de böyle olmasını engelleyebiliriz.
Türkiye her yerde çünkü.
Dünyanın son düğümü AKDENİZ'de çözülecek.
Durum böyle olunca Türkiye hep manşetlerde. Bizsiz çözüm mümkün değil. Bunu bilenler de değişik yollarla gelme çabasında...
Açalım biraz daha... Oyunu ve aktörleri farklı açıdan görelim...
Dün de yazdığım gibi Avrupa'nın büyük oyuncusu ALMANYA, Rusya ve Çin'le arka kapıdan görüşmekte ve yol almakta. Ama asıl mesele Türkiye'yi yanında görmek istemesi... Bunun için de veremeyeceği vaat, atamayacağı adım yok! Bundan rahatsız olanların başında Amerika Birleşik Devletleri gelmekte... Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri'nin Almanya operasyonunu Rusya üzerinden izlemeye başladık. Ancak Pompeo, Gina Haspel'le ya bir deneme yaptı ya da ellerinde hiçbir koz kalmadı. Rusya ile Almanya, kapalı kapılar arkasında çok önemli anlaşmalar yaptı. Yeni dönemde Almanya ile Rusya'yı hiç bilinmeyen denklemler içinde göreceğiz. Bu net! Suriye ve Libya'daki gelişmelere de böyle bakmakta fayda var.
Bunu anlayan ABD ise bu ittifakı bozmak için adımlar attı.
Öncelikli olarak NATO'nun tüm güvenliğini yok edecek Kuzey Akım Projesi hedef seçildi. ABD, Kuzey Akım Projesi'ni engellemek için Berlin ile Moskova'yı karşı karşıya getirmek zorunda olduğunu biliyor. Berlin ile Moskova da bunun farkında.
Eski usullerin kapısı çalındı. Bir suikasta kapı açıldı! Hemen burada bir hafıza tazelemekte fayda var. Kasım 2015'te dünya güne sarsıcı bir haberle başladı...
Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal eden bir savaş uçağı, saat 09.30 sıralarında TSK'ya ait iki F-16 uçağı tarafından angajman kuralları gereğince vuruldu. Vurulan savaş uçağının, Türkmen bölgesine bağlı Yamani köyündeki çadırların üzerine düştüğü öne sürüldü. Söz konusu uçağın, SU-24 tipi Rus savaş uçağı olduğu belirtildi...
Geçen haberlerin ana metni buydu... NATO üyesi güçlü bir ülke olan Türkiye, RUS savaş uçağını vuruyordu. KRİZ BÜYÜKTÜ...
Gerginlik aldı başını gitti.
Rusya elindeki ekonomik kozu kullanmaya başladı. Türkiye geri adım atmadı. Diplomasi devreye girdi. Zamanla ilişkiler yumuşadı. Bunu gören CIA yine sahne aldı... İki ülkenin arasının açık olması gerektiğini düşünen ABD, RUS BÜYÜKELÇİ KARLOV'u hedefe koydu... Rus Büyükelçi Karlov, ARALIK 2016'da Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki fotoğraf sergisi açılışı sırasında düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti. Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş da özel harekat polisleri ile girdiği çatışma sonrası öldürüldü... İKİ BAŞKENTİN UZAK DURMASI İSTENİYORDU... Belliydi...
Tıpkı bu senaryoya uygun bir şekilde ALMANYA ile RUSYA'nın arası açılmalıydı...
Karlov benzeri bir plan yapıldı.
CIA, Almanya'nın Moskova Büyükelçisi Geza Andreas von Geyr'ı infaz edecekti. Bu çok önemli bir kararlılık olacak gibi görünse de, "Ya Almanya ile Rusya arasındaki ilişkiler bozulmazsa" yorumu gündeme geldi. Karlov suikastı uzak bir tarih değildi. Örnek ortadaydı. Yüzde 100 başarılı bir suikast, yüzde 100 başarısız bir sonuç vermişti.
Bu düşünüldüğü için suikasttan vazgeçildi.
İbre Rus muhalefet figürü Aleksey Navalny'e döndü.
O infaz edilecekti. Ancak CIA, Aleksey Navalny'nin Putin karşısında etkisiz bir muhalif olduğu sonucuna vardı. Rusya'da Almanya'ya yakın olan tek muhalif isim Aleksey Navalny olduğu için infaz edilmesine değil, zehirlenmesine karar verildi. İsim artık belliydi.
Ancak operasyonun ÖLÜMLE sonuçlanmaması gerekmekteydi... ÖYLE DE OLDU... Moskova'ya giden uçakta, Amerikan ajanları tarafından zehirlendi. İçtiği çayda zehir vardı. Ölmemesi gerekiyordu. Almanya'nın tedavi için Navalny'yi isteyeceği, sert duruş gösterecek olan Putin'in ise buna izin vermeyeceği, diplomasinin de bu sorunu çözememesi sonucunda iki ülke ilişkilerinde bir gerilim yaşanacaktı. Plan buydu!
CIA, Putin'i çok iyi tanıyordu. Berlin'in tüm taleplerine rağmen Aleksey Navalny'nin, Berlin'de tedavi edilmesi için Kremlin'den izin çıkmadı. Ancak Putin, Kuzey Akım Projesi'nde sorun yaşanmaması için Aleksey Navalny'nin Almanya'ya gitmesine izin verdi. Kremlin, Navalny'nin CIA tarafından nasıl zehirlendiğini kanıtlayan belgeleri de Almanlar'a teslim etti. Almanlar da, Kuzey Akım'ın hedef olduğu için Navalny'nin zehirlendiğini artık biliyor. Alman yetkililer ilginç bir adım daha attı.
Navalny'nin zehirlenmeden kaynaklı olmayan bir hastalıkla mücadele ettiğini açıkladı.
Aslında Navalny zehirlenmişti. Ama Almanya, poker oyunu gibi ABD'nin elini görmüştü. Almanya, enerji kartında Rusya'dan UKRAYNA'yı devre dışı bırakmışını istemişti ve bu da gerçekleşmişti. Bu yepyeni bir kurguydu. ABD bundan şiddetle rahatsızdı. NATO da aynı fikirleri taşıyor ve operasyonun kendilerine olduğunu düşünüyordu...
Eğer proje Ukrayna'dan geçseydi, ABD için bir sorun olmayacaktı. Şimdi ABD, Türkiye ile Almanya'nın Akdeniz'de bir ortaklık yapması ihtimaline karşı bir adım atmak üzere.
Bu adım, Türkiye ile Yunanistan'ın gerilim sonunda bir savaşa girmesi olabilir mi?
Bu ihtimal hiç de az değil.
AKDENİZ içerideki çok kişinin anlamadığı bilmediği bir konu. Ancak gelişmeler AKDENİZ'i dünyanın merkezi olarak öne çıkaracak. Türkiye bunu gördü ve hamlesini yaptı.
Libya'da sadece HAFTER'i değil bilinen bilinmeyen pek çok ittifakı yıkıp geçti. Bu da masada gücü, ANKARA'ya getirdi. Türkiye'nin rotasının değişmesi için ekonomik baskılar artacak, içeride siyaset gerilecek dışarıdan gelen basınç yoğunlaşacak... Bunu görmek için gazeteci olmaya gerek de yok. Ama şu var! Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi ve öyle kalacak. Kendi aralarındaki hesaplaşmaları bitirenler gelip "en büyük payı siz alın" diyecekler... İzleyin görün... Ve Yunanistan'a dikkat edin!