Bahçeli'nin "Demirtaş" çıkışı gündemi belirledi! Tahliyesi mümkün mü?
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı sonrası eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için kullandığı "tahliyesi hayırlı olur." ifadesi gündemde geniş yankı uyandırdı. Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, bu çıkışı "Bahçeli'nin devlet adamlığı" olarak yorumlarken hukukçu Hadi Dündar ise sürecin hukuki boyutlarını ve Türkiye'nin AİHM kararlarına yaklaşımını değerlendirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Edirne'de tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ın tahliyesine ilişkin soruyu yanıtladı.
Grup toplantısı çıkışında konuşan Bahçeli, "Hukuki yollar sonuca ulaşmıştır. Demirtaş'ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır." dedi. Gündemin sıcak gelişmesini A Haber canlı yayınına katılan Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı ve avukat Hadi Dündar değerlendirdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
DEMİRTAŞ SÖZLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı: Tabi Devlet Bahçeli'nin Demirtaş ile ilgili ifadeleri önümüzdeki günlerde oldukça tartışılacak ve çok önemli sözler. Bahçeli'nin bugün grup toplantısı dahil kullandığı sözler beni şaşırtmadı çünkü Cumhur ittifakı birlik içinde bir amaca doğru gidiyor. Diğerleri gibi bir menfaat ittifakı değil.
BASİT KONULARDAN YOL AYRIMINA GİTMEZ
Cumhur İttifakı Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Devlet Bahçeli üniversiteden benim hocamdır. Devlet Bahçeli'yi tanıyanlar bilir; yol yürürken basit konulardan yol ayrımına gitmez Bahçeli'nin belli amaçları vardır; hatta hedefleri doğrultusunda partisinin menfaatlerini bile geri plana atabilecek siyasetçidir.
Cumhur İttifakı'nda işler yolunda ancak sürekli olarak bir algılar üretiliyor. Gerçeklerden kopuk gazetecilik yapılıyor ama beklenen oldu ve önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı yoluna devam edecek.
Ekran görüntüsü / A Haber
VEKİLLERİN İMRALI ZİYARETİ OLACAK MI?
Tabii Devlet Bahçeli elini taşın altına koydu. Çok da eleştiriliyor. Anadolu'ya gittiğimiz zaman pek çok yerde eleştirel vatandaşlardan birtakım yorumlarla karşılaşıyoruz ama çok da ileri bir ifade kullandı. Abdullah Öcalan sözünün gereğini yerine getirdi şeklinde bir ifadesi var. Yani burada bir sürecin içine girmiş durumdayız ve Terörsüz Türkiye sürecini anlamak için biraz da gerilere gitmek gerekir. Yani geçmişte biz başbakanlarla o bölgeye gittiğimiz zaman başbakanlar halkın karşısına, arasına çıkamazdı. Çok ciddi bir orduyla, koruma ordusuyla giderdik. Hatta helikopterler 7-8 helikopter olurdu. İçinde başbakanın hangisinde olduğu belli olmazdı ve son derece yüksek uçuşlar yapılırdı. Sebebi de aşağıdan bir roket gelmesin diye.
Bu terör örgütünün Türkiye içinde kampları vardı ve Türkiye içindeki kamplardan gidip bizim sınır karakollarımıza saldırılar düzenlerler ve askerimizi şehit ederlerdi. O dönemde yapılan kamuoyu araştırmalarında Türkiye'nin en önemli meselesi ne diye sorunca vatandaşa yüzde 70'lerin üzerinde terör denirdi. Yani bu terör belası Türkiye'ye çok büyük bedeller ödetti, çok ciddi sıkıntılar yaşadık ve hatta ve hatta kalkınmamızın, gelişmemizin de önünde ciddi bir engel oldu. Şimdi ondan kurtuluyoruz. Ondan kurtulmanın da bazı bedelleri oluyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
BAHÇELİ BEDEL ÖDEMEYE RAZI
Bahçeli bu bedeli de ödemeye razı gibi. Hatta ve hatta kendisinin tabanında bile tartışılacak birtakım ifadelerde bulunabiliyor. Bu da tabii devlet adamı olmayı gerektiren bir vasıf. Yani her siyasetçinin yapabileceği, her siyasetçinin kaldırabileceği bir yük değil ama Devlet bahçeli gereğini yerine getiriyor. Yani şunu söylüyorum. Bahçeli halin icabının gereğini yerine getiriyor. Demirtaş'ın bile serbest bırakılması gerektiğini, bunun hayırlı olacağını söylüyor. Yani ne olacak? Şimdi bir terörist serbest bırakılacak ama sonuçta Türkiye kazanacak ise toplum rahat edecek ise ve bu ülkenin önü açılacak ise bu bunlarda maalesef söylemek zorundayız, söylüyoruz. Maalesef diyerek ifade ediyorum ama evet bunlar terörist ama Türkiye'nin önü açılması lazım. Bundan sonra bizim gençlerimizin, çocuklarımızın o dağlarda telef olmaması lazım. Bundan sonra askerimizin yurt savunmasına bakması lazım. Hatta ve hatta Türkiye dışındaki topraklarda adalet dağıtmaya gitmesi lazım. Önümüzdeki engeller gidiyor. O açıdan yani bunların bu sürecin gerekleri diye düşünüyorum ki bu konuda da çok hassasımdır ben. Burada yapılması gerekeni Bahçeli yapıyor ve önümüzdeki günlerde de biz bu sıkıntıdan kurtulacağız. Ben öyle görüyorum süreci.
Ekran görüntüsü / A Haber
AİHM KARARLARI VE DEMİRTAŞ'IN TAHLİYESİ
Avukat Hadi Dündar: Bakıldığında Demirtaş'la ilgili 2016'dan beridir devamlı gündemimizde olan yargılamaları hep konuştuk ve bununla ilgili daha önce de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi konuyla ilgili bir karar vermişti. Fakat şunu özellikle altını çizelim, Türkiye tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına tamamen uyma durumunun söz konusu olduğunu söyleyelim. Bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği bütün kararlara Türkiye'nin uyduğunu, hiçbir şekilde karşı durmadığını söylememiz gerekir.
Peki Demirtaş'la ilgili daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir karar vermesine rağmen neden tahliye edilmemişti? Kendisiyle ilgili 43 farklı yürüyen dava süreci söz konusuydu. Bir davayla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verirken diğer davalarla ilgili tutuklamaları devam ediyordu. Ondan dolayı o mahkemeye uyguladıktan sonra diğer mahkemelerdeki usul halen halihazırda devam ettiğinden dolayı herhangi bir şekilde bir tahliye durumu söz konusu değildi.
Ekran görüntüsü / A Haber
TAHLİYESİ MÜMKÜN MÜ?
Fakat bu sefer biraz daha işin farklı olduğunu görebiliyoruz yani. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi konuyla ilgili bir ihlal kararı verdi ve bu ihlal kararından sonra dosyaların hepsinin kapanmış olması, halihazırda devam eden dosyaların olmaması üzerine de şu an tutuklu bulunduğu dosyayla ilgili verilen bu karar tarafından mahkemenin tabii ki burada bir değerlendirme gerçekleştirecektir bu kararla ilgili. Fakat bu kararların içeriği çok önemli. Herhangi bir şekilde bir ihlalden bahsedildiği andan itibaren siz o ihlali giderdiğinizde, eğer o ihlali giderdiğiniz anda işin esasını değiştirebilecek bir durum söz konusu değilse o zaman yine herhangi bir değişiklik ortaya çıkmaz.
Burada Devlet Bahçeli'nin bugün ifade ettiği şeyin yargılamanın tamamlandığı, yani halihazırdaki dosyaların hepsinin kapalı olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de bir kararının söz konusu olduğu ve bunların bir bütün olarak ele aldığınızda artık tahliyenin de millete faydalı olabileceği yönünde bir beyanı söz konusu oldu. Hayırlı olacağı yönünde bir beyanı oldu.
Ekran görüntüsü / A Haber
TÜRKİYE AİHM KARARLARININ HEPSİNE UYMUŞTUR
Tabii ki burada yine dediğim gibi 43 farklı karar var, 43 farklı mahkeme var. Bunlarla ilgili hepsi tek tek incelenecektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verdiğinde sadece bir davayla ilgili bir karar durumu söz konusu olur. Diğer davalarla birlikte siz bunu değerlendirdiğinizde tabii ki mahkemenin bu yeniden değerlemesi sonucunda bir tutukluluğun devam edip etmeyeceğine ya da işte dosyanın yeniden ele alınıp tahliyesinin önü açılıp açılmayacağına ileriki günlerde görmüş olacağız.
Fakat şunun net bir şekilde tekrar altını çizeyim. Türkiye olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği neredeyse bütün kararları tamamen uygulayan bir ülke konumunda ve neredeyse verilen bütün ihlal kararlarında da o ihlalin bir daha yapılmaması için eğer siyasi değilse çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi her ne kadar hukuki olarak dosyalara baksa bazı davalarda özellikle siyasi saiklerle de ele alır. Örneğin Osman Kavala dosyasında ya da tutuklu olan bazı milletvekilleri dosyalarındaki olduğu gibi.
Çünkü siyasi davalarda yani daha doğrusu devletin bütünlüğüne, anayasal düzene karşı işlenen suçlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ülkelerden yana tavır tutmuyor. Ne yazık ki Türkiye açısından bunu söylüyorum. Ülkelerden yana tavır tutmuyor. Şahıslardan yana tavır tuttuğundan dolayı orada siyasi saiklerle verilen kararlar olduğunu görebiliyoruz.
Ekran görüntüsü / A Haber
SİYASİ KONULARDA HAKİMLERE BASKI
Çünkü orada da Avrupa'nın ve ABD'nin mümkün mertebe hakimler arasında bir lobi faaliyetinin olduğunu ve onları yönlendirdiğini çok rahat bir şekilde biliyoruz ki Filistin davasında bunu net bir şekilde gördük ki hakimlerin mal varlıklarına dahi el koyma ve onları mümkün mertebe baskı altında tutmak için her türlü girişimi yaptılar.
Ondan dolayı siyasi davalarda biraz siyasi saiklerle hareket ettiğinden dolayı onları bir tarafa itiyoruz. Fakat hukuki anlamda verilen ihlal kararlarında, hukuken herhangi bir sorun olduğunda ve Türkiye'de gerçekten bu dosyayı incelediğinde hukuken bir eksiklik olduğunu gördüğünde onu gidermek için elinden geleni yapan bir ülke olduğunu söyleyelim ve tamamen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyan bir ülke olduğumuzun da altını çizelim.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
