Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek A Haber’de soruları yanıtladı! Enflasyon, bütçe ve cari açık için net mesaj
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını canlı yayında cevapladı. Bakan Şimşek, “Ekonomik büyüme yüzde 3 civarı yani bu seneden çok farklı olmayacak. Ticarette korumacılık artık yasal bir sorun. Dünyada nüfus yaşlanıyor bu avantaja çevrilmeli. Yapay zeka endeksinde iyi bir noktadayız. Savunma Sanayii ihracatında fırsat ülkesiyiz, yıldızımız patlıyor. İhracatta ilk 10’a girebiliriz.” dedi. Bakan Şimşek yıl sonunda enflasyonun yüzde 30'un altına düşmesini beklediklerini söyledi.
Enflasyon mücadelede yeni aşama ne olacak? Jeopolitik riskler ekonomiyi ne kadar etkiliyor? Yeni vergi artışları gündemde mi? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün gündeme dair sorularını yanıtladı.
Bakan Şimşek Orta Vadeli Programa yönelik açıklamalarında, "Beklentimiz enflasyonu yüzde 30'un altına düşmesi. 2026'da enflasyon daha az hissedilecek." dedi.
Şimşek, "Deprem bölgesine 90 milyar dolar harcandı. Zirai don enflasyonu olumsuz etkiledi. Enflasyonda gerileme devam edecek. Türkiye'nin risk primi son beş yılın en düşük seviyesinde. Bütçe açığımız yüzde 3,5 seviyelerine düşecek." sözlerini kullandı.
Ekran görüntüsü / A Haber
Bakan Şimşek'in açıklamalarından öne çıkan şöyle:
Hiçbir ülke küresel olarak baktığın zaman bir ada değil. Bağlantısallık çok yüksek. Yani ticaret savaşları risk iştahını etkiliyor sizi etkiliyor. Birçok boyutuyla dış konjonktür değerli.
Kısa vadeli baktığımızda bu sene zor bir dış konjonktür geçirdik ama 2026'da şöyle bir resimle karşı karşıyayız. Büyüme yüzde 3 civarı yani bu seneden çok farklı olmayacak. Ticarette korumacılık artık yasal bir sorun. Geçici bir durum değil. Çok büyük ihtimalle gelecek sene küresel ticaretteki büyüme yüzde 2'nin altına düşecek. Bu tabii olumsuz bir gelişme küresel ticaretteki yavaşlama olumsuz bir gelişme.
Ekran görüntüsü / A Haber
"BİZİM İÇİN FIRSATLAR İÇERİYOR"
Küresel enflasyondaki düşüş devam ediyor yavaş da olsa. Küresel finansal koşullar yani Fed'in faizi gibi konular bu anlamda daha elverişli küresel finansal koşullar olacak. Yani büyük resme baktığınız zaman dengeli bir resim diyeyim. Bu seneden çok farklı değil. Burada bizim yararımıza olacak bir trend var o da şu; küresel emtia fiyatları genel olarak baktığımız zaman ılımlı enerjide özellikle petrol fiyatlarında düşüş öngörülüyor. Bu ülkemiz açısından bir avantaj. Finansal koşulların daha elverişli hale gelmesi risk iştahı açısından bir avantaj ama büyümenin düşük seyretmesi, küresel ticaretin daha da yavaşlaması, korumacılığın daha da artması bunlar olumsuz trendler ancak yapısal bir takım sorunlar var dünyanın karşı karşıya olduğu bizim için de fırsatlar içeriyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
"İHRACATIMIZIN YÜZDE 62'Sİ KORUNAKLI"
Mesela ticarette korumacılık herkesi etkiliyor. Ancak Türkiye'nin dış ticaretinin ihracatının daha doğrusu yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu 54 ülkeye gidiyor. Yani ihracatımızın yüzde 62'si korunaklı. Korumacılık tedbirlerine karşı. Bu önemli. Yine bölgesel olarak baktığınız zaman eğer dünyada korumacılık bir parçalanmaya yol açıyorsa bölgesel entegrasyon ön plana çıkıyor. Terörsüz Türkiye ile birlikte yakın coğrafyamızla daha güçlü bir entegrasyon ihtimali yüksek. Bu da yine bizi avantajlı konuma getiriyor. Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi bölgeyi dikkate alırsak bizim neredeyse ihracatımızı o zaman yüzde 80'inden fazlası serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkeler artı yakın coğrafya ve dost ülkeler. Bu değerli bu bizim için bir fırsat.
Ekran görüntüsü / A Haber
"DÜNYADA NÜFUS YAŞLANIYOR BU AVANTAJA ÇEVRİLMELİ"
İkinci olarak dünyada nüfus yaşlanıyor. Türkiye'de de aslında doğurganlık oranları düştü bizde de yaşlanıyor fakat bizde yaşlanma yeni başladı. Hala bizim çalışma çağındaki nüfus hızlı artıyor. Özellikle kadınların iş gücüne katılımı anlamında büyük bir fırsat penceresi var. Bu iki konuyu dikkate alırsak bizim büyüme görünümümüz daha iyi. Bu da Türkiye'yi nispeten bu anlamda makro-finansal istikrarı da pekiştirince Türkiye'yi cazip hale getirir. Bu yaşlı nüfusa yönelik bir ekonomi var ona dünyada gümüş ekonomi diyorlar. Dünyada yaşlı nüfusun örneğin 1950'de 65 yaş üzeri nüfusun yüzde 5 oranı bunun yüzde 10'a çıkması 73 yılı aldı. Fakat bunun yüzde 15'leri aşması sadece 27 yılı alacak. Dolayısıyla bu yaşlı nüfusa yine Türkiye olarak bize fırsatlar sunuyor. Yaşlı bakımı özellikle de sağlık turizmi. Dolayısıyla yine biz fırsat penceresinden bakıyoruz.
"GÜÇLÜ BÜYÜYECEĞİZ"
Mesela dünyada büyük bir borçluluk sorunu var. Dünya borcunun dünya milli gelirine oranı yüzde 325. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 245. Türkiye'de yüzde 92. Dolayısıyla yine bu dönemde bizim daha hızlı büyüme potansiyelimiz yüksek. Dezenflasyon programı başarılı oldukça sürdürülebilir yüksek büyüme patikasına tekrar döneceğiz ve güçlü büyüyeceğiz. Türkiye'yi cazip hale getirecek.
Ekran görüntüsü / A Haber
"YAPAY ZEKA ENDEKSİNDE İYİ BİR NOKTADAYIZ"
Bir diğer konu bizim için yapay zeka alanı. Bu alan tabii hem dönüştürücü bir güce sahip hem de yıkıcı etkileri olabilir. Biz yapay zeka hazırlık endeksinde iyi bir noktadayız. Yani gelişmiş ülkeler seviyesindeyiz ama gelişmekte olan ülkelerin de önündeyiz. Önümüzdeki dönemde çok ciddi fırsatlar var. Mesela 5G yakında ihalesi yapılacak devreye alınacak. Telekom imtiyaz sözleşmesi imzalandı oradaki öncelik Telekom'un fiberoptik altyapısına harcama yapması. Bu anlamda Türkiye hazırlığı çük güçlü beşeri sermayemiz zaten çok iyi. Dolayısıyla dünyada şu anda jeopolitik gerilimlerden savaştan bahsettiniz bu savunma sanayiinde bize büyük fırsatlar sunuyor. Size bir rakam vereyim. Bundan 20-25 yıl öncesinde gidin dünya savunma sanayii harcamaları 1.2 trilyon dolar. Ama yakında NATO'nun aldığı kararla birlikte milli gelirin yüzde 5'i kadar harcama mesela 2030'lu yılların ortasında yıllık savunma sanayii harcamaları 6 trilyon dolara ulaşacak.
Ekran görüntüsü / A Haber
"SAVUNMA SANAYİİ İHRACATINDA YILDIZIMIZ PARLIYOR"
Şu anda 2.7 trilyon dolar. Türkiye savunma sanayii ihracatında çok büyük bir fırsata sahip. Şu anda devam eden bin 400'e yakın proje var. Bunun değeri 100 milyar doların üzerinde. Türkiye büyük ihtimalle bu sene küresel savunma sanayii ihracatında ilk 10'a girecek muhtemelen. Bu Türkiye için çok büyük fırsatlar içeriyor. 6 trilyon dolarlık bir savunma sanayii harcaması olacak. En hazır ve bu konuda en çok yatırım yapmış ülkelerin başında Türkiye geliyor. Yaşlı nüfusa bakım anlamında bir gümüş ekonomi 8,5 trilyon dolar. Oradan daha büyük pay alabilir. Şu anda biz sağlık turizminde örneğin sadece yüzde 5 pay alıyoruz daha fazlasını alabiliriz. Dolayısıyla evet tehditler var mesela iklim krizi tehdidi var ama Türkiye sulamaya 90 milyar dolar yatırım yaptı Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 22-23 yılda.
"DIŞ ŞOKLARA RAĞMEN PROGRAMI RAYINDA TUTTUK"
Şimdi bu yatırımları daha da artıracağız. Mesela yeşil dönüşümü önceliklendirdik. Yakında Meclis'ten biliyorsunuz bir reform paketi çıktı ve hızlandıracağız. Türkiye son 23 yılda petrol ve doğal gaz ithalatına tam 1 trilyon dolar ödedi. Biliyor musunuz? 1 trilyon dolar biz kendi birikimimizi petrol ve doğal gaz almak için ödedik. Bu Türkiye'nin toplam özel sektör kamu dış borcunun neredeyse 2 katı. Onun için bu yeşil dönüşüm mesela bizim önceliklendirmemiz, orada mesafe kat ediyor olmamız, bunlar çok değerli. Özetle şunu anlatmaya çalışıyorum size: Evet kısa vadede hakikaten programımızı etkileyen dış olumsuz şoklar yaşadık. Mesela Nisan'ın başında, Mart'ta bir iç şok yaşadık. Ama Nisan başında ticaret savaşları şokunu yaşadık. Daha sonra bölgemizde savaş oldu. Bunlar geçici olumsuz etkiledi programı. Bakın geçici olumsuz etkiledi kabul ediyorum. Ancak buna rağmen Türkiye programı rayında tuttu. Çünkü biz kararlı bir şekilde programı uygulamayı önceliklendirdik.
Ekran görüntüsü / A Haber
"ENFLASYONDA YÜZDE 30'UN ALTINA İNMEYİ BEKLİYORUZ"
Bu program biliyorsunuz 3 yıllık bir program. Bu programın ilk evresi ki biliyorsunuz programı biz Eylül 2023'te açıkladık. İlk evresi makro-finansal istikrarı tesis etmek ve pekiştirmekti. Yani ne demek? Şu demek: Büyük bir deprem yaşanmış. Bu depremin yaralarını sararken enflasyonun kontrolden çıkmasını engellemek, cari açığı kontrol altında tutmak, bütçe açığını kontrol altında tutmak, yani finansal piyasalarda bir istikrarsızlığa, yani makro-finansal istikrarsızlığa engel olmak. Programın ilk evresi makro-finansal istikrarı sağlamaktı. Biz bunu aslında ilk yılda başardık. Yani Eylül 2023 ile Eylül 2024 arası gerek rezerv birikimi üzerinden, gerekse bütçe açığını kontrol altına alarak, gerekse cari açığı kontrol altına alarak biz bu ilk evreyi geçtik. Şimdi biz ikinci evredeyiz. İkinci evre de 1-1.5 yıl alacak. Yani bu senenin sonunda aslında ikinci evre de geride kalmış. İkinci evre, dezenflasyonun başlaması ve dayanıklılığın güçlendirilmesi şoklara karşı. Yani burada ne yaptık? Enflasyon düşüyor, enflasyonu düşürüyoruz. Mali disiplini tekrar yeniden tesis ettik, ediyoruz. Cari açıkta yapısal bir iyileşme sağlandı ve rezerv yeterliliği sağlandı. Mesela bu senenin sonunda bizim beklentimiz enflasyonun yüzde 30'un altına düşmesi, bütçe açığının yüzde 3.5-3.6 civarında olması, cari açığın yüzde 1.5'un altında olması. Büyüme zaten makul gidiyor, işsizlik de yüzde 8-8.5 arası bir düzeyde. Dolayısıyla bir taraftan dezenflasyon, bir taraftan ekonomide yeniden dengelenmenin artık başarılması.
"TÜRKİYE'DE YENİ BİR DÖNEM"
Bir de üçüncü evre var. Üçüncü evre 2026'da başlayıp 2027'nin ilk yarısında bitecek. Nedir bu evre? Bu evre artık fiyat istikrarına geçiş, yani enflasyonun artık daha az hissedildiği bir ekosisteme geçiş ve reformlar üzerinden, yani yapısal reformlar üzerinden, yapısal dönüşüm, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, yani sanayide dönüşüm, bütün bunların başarılarak Türkiye'de verimliliğin ve rekabet gücünün artırıldığı yeni bir dönem. Bu dönem ne demek? Nasıl bir dönem? Bu sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımının artık güçlü bir şekilde başarıldığı bir dönem. Yani üçüncü evre, az önce de söyledim, gelecek senenin başında başlayıp 2027'nin ilk yarısına kadar devam edecek bir evredir.
Enflasyonla mücadele kolay bir iş değil. Yani onu bir kere görelim. Bakın ben daha önce de bunları zikretmiş olabilirim bu programlarda. 2023'te bir çalışma yayınlandı. 56 ülkede 1970 sonrası 100 enflasyon şoku incelendi ve yani enflasyonun hızlı arttığı dönemler incelendi. Programlar uygulandı. Bakın 56 ülkeden bahsediyoruz. 100 tane enflasyon şokundan bahsediyoruz. Peki, başarılı programlar ne kadar süre aldı? Bu çalışma diyor ki bu 56 ülkede ve 100 enflasyonist şokta enflasyonun şok öncesi düzeye geri getirilmesi ortalama 3.4 yıl almış. Şimdi biz bu programa, az önce de söyledim, yani programın açıklanması ve fiili uygulamaya konulması Eylül 2023. Biz daha ikinci evresindeyiz. Yani 3.4 değil daha üçüncü yılına bile girmedik.
Ekran görüntüsü / A Haber
"DEPREM BÖLGESİNE 90 MİLYAR DOLAR HARCANDI"
Şunu anlatmaya çalışıyorum. Bu programdaki gidişat uluslararası başarılı uygulamalara paraleldir. Bir kere onu bir netleştirelim. İkinci konu tabii bizim başlangıç konjonktürü aslında dezenflasyona çok müsait değildi. Deprem şubatta olmuş ama enkazın temizlenmesi, harcamaların başlaması, büyük bütçe açığı, bu konular 2023'ün sonlarına doğru ikinci yarısına doğru. Şimdi bir deprem etkisi var. Çok büyük bir deprem... Şimdi deprem deyip geçmeyin. Şu ana kadar kamunun tamamı, devletin tamamı, sadece merkezi bütçe değil, devletin tamamı 3.6 trilyon lira, yani 90 milyar dolar harcadık. Türkiye 90 milyar doları deprem bölgesinin yeniden inşası ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının giderilmesi için harcamış. 90 milyar dolar. Şimdi bütçe açığı enflasyonisttir, dezenflasyonist değildir. Yani o nedenle biz bu açıkları piyasadan borçla yöneterek aslında enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledik.
Tabii vatandaşımız öyle bakmaz. Vatandaşımız bir an önce hayat pahalılığıyla mücadelenin başarısını ister. Eleştiriye de ben saygı duyuyorum. Eleştirilere biz açığız. Manşet enflasyonu geçen sene ağustos ayında yüzde 50'nin üzerindeydi yaklaşık olarak. Şimdi bu sene 33 civarı şu anda. Bu birinci rakam. Fakat manşet rakam her zaman büyük resmi, bütün resmi yansıtmıyor. Yani şöyle, detayları yansıtmıyor. Şimdi mal enflasyonu, temel mal enflasyonu, temel mallar şu an ağustos ayı itibariyle yüzde 20'nin altına düştü. Yani yıllık enflasyon birçok üründe, temel mallarda yüzde 20'nin altına düştü. Peki, madem öyle, niye enflasyon 30'un üzerinde? Çünkü hizmet enflasyonu, yani kira ve eğitim gibi bazı kalemler, geçmişteki bazı uygulamalarımızdan dolayı, kanunla sınırlamıştık, bunların serbest kalmasının getirdiği bir geçmişe yönelik bir uyarlama süreci var. Yani geçmişin telafisine yönelik bir çaba var.
Yani şu anda mesela kira artışı, manşet enflasyon ağustosta 33, kira artışı yüzde 74. Mesela eğitimdeki artış yüzde 61. Bakın bunlar yüksek rakamlar. Bunlar da normalleşecek. Bunlar normalleşince zaten göreceksiniz.
Onun için şu anda aslında temel mallarda enflasyon 20'nin altına düştü. Gıdada aslında 30'un altına düşmüştük fakat kuraklık nedeniyle tekrar 30'un üzerine çıktı, yüzde 33 civarı şu anda. Bu sene dedik ya, başımıza neredeyse gelmeyen bir şey kalmadı. Kuraklık yaşadık. Don yaşadık. Bölgemizde savaş yaşadık. Trump'ın ticaret savaşları var. Şimdi içeride bir dava nedeniyle ortaya çıkan bir tabii ki belirsizlik oluştu. Bütün bunlara rağmen biz bu enflasyonu sene sonu itibarıyla hizmetler dahil olmak üzere, yani bütün yani manşet enflasyonun yüzde 30'un altına düşeceğine inanıyoruz. Şimdi gelecek sene de yüzde 20'nin altını hedefliyoruz.
Dolayısıyla yüzde 20 demek aslında mal enflasyonunun yüzde 10 civarına düşmesi demek. Yani hizmet enflasyonunun da yüzde 20'lerin yani yüzde 30'un altına düşmesi demek. Yani şu anda şu anda hizmet enflasyonu yüzde 46 civarı. Dolayısıyla şimdi hizmet enflasyonu önemli değil mi? Tabii ki önemli. Fakat vatandaşlarımızın yüzde 72'si, hanelerin yüzde 72'si kira ödemiyor. Yüzde 56'sı ev sahibi ama yüzde 72'si kira ödemiyor. Diyeceksiniz bu nasıl? Bir kısmı ailenin yani hani bazı kasabalarda, bazı şehirlerde aile bir bina yapar, bütün aile birlikte kalır ve kira almaz. Bizim vergi mevzuatımız da buna el veriyor. Yani anne, baba, kardeşlere kira bedeli olmaksızın ev tahsis etmeye elverişli. Mesela eğitim konusu. Eğitim enflasyonu yüksek ama Türkiye'de kamunun eğitimi bedava. Ama özel eğitime giden öğrencilerin toplam öğrencilere oranı yüzde 10 civarı. Dolayısıyla hanelerin yüzde 90'ı eğitim enflasyonundan bu anlamda etkilenmiyor. Özel eğitim alanında. Dolayısıyla şunu anlatmaya çalışıyorum. Aslında enflasyonda hissedilebilir bir düşüş içindeyiz. Artık fiyatların eskisi kadar etiketlerin yenilenmediğini herkes biliyor. Ama bu sene şöyle iki tane şok yaşadık. Bir önce don yaşadık. Bu meyve fiyatlarını vurdu. Şimdi kuraklık maalesef aşırı bir kuraklık yaşıyoruz. Bu da gıda, işlenmiş ve işlenmemiş gıda fiyatlarını etkiliyor. Bunlar yani olacak şeyler. Yani biz tabii ki program hiçbir zaman böyle bir düzlükte gitmez. İnişleri çıkışları olacak bu programın. Yani bir şekilde aşağı yönlü veya yukarı yönlü bir trend beklemiyoruz. Şoklara karşı önemli olan verdiğimiz tepkidir.
Ekran görüntüsü / A Haber
RİSK PİRİMİ VE BÜTÇE AÇIĞI
Türkiye'nin risk primi son 5 yılın en düşüğünde. Programımızın önceliği enflasyonda tek hane. Depremle birlikte bütçe açığımız yüzde 5'in üzerine çıktı. Bu yüksek bir rakam. Tedbir aldık. 2024'te biz bunu yüzde 4.7 civarına indirdik. Bu sene hedefimiz yüzde 3.1'di. Büyük ihtimalle yüzde 3.5 gibi bir rakamla bitireceğiz. Biz harcamalara izin vermedik, harcamalarda sapma yok, disiplin var. Gelir bizim kontrolümüzde değil.
TASARRUF GENELGESİ
Tasarruf genelgesi cari harcamaları içeriyor. Harcama disiplini ile büyük tasarruf sağlıyoruz. Bir tasarruf genelgesi var. Biz uyguladık, sonuç da aldık. Tasarruf genelgesi kamunun taşıt alımını, kiralamasını taşıtın bütün giderlerini içeriyor. Binalarla ilgili bütün giderleri içeriyor. Tasarruf genelgesi öncesi bütün tasarruf genelgesi kapsamında harcamaların bütçe içindeki payı yüzde 4.6'ydı. Geçen sene yüzde 3.1'e düştü. Bu kalemlerde yüzde 33'lük reel tasarruf sağladık. Bunun karşılığı ne? 115 milyar TL.
GEÇEN SENE ALTIN HARİÇ CARİ FAZLA VERDİK
Yapısal olarak cari açığı endişe olmaktan çıkarıyoruz. 2026'da cari açık yüzde 0,5'in altında olacak. Altın hariç cari açık gündem olmaktan çıkacak. AB pazarındaki payımız her geçen gün artıyor. Rezerv yeterliliği konusunda rahat bir yerdeyiz. Türkiye'ye rağbet büyük finansman erişimimiz iyi durumda. İhracatçı krediye erişebiliyor. Piyasa faizinin yarısı kadar bir imkan sunuluyor. İhracatçının finansmana erişim sorunu yok.
KONKORDATO İLAN EDEN ŞİRKETLER KONUSU
Reel sektörün cirosu içerisindeki konkordato, ilan eden veya başvuran firmaların payı yüzde 0,73, ani yüzde 1 değil. Konkordato müessesesini istismar eden firmalar olduğuna dair sahadan bize şikayetler geliyor, Adalet Bakanlığı ile bu konuyu konuştuk, şu anda ortak bir çalışma grubu üzerinden değerlendiriyoruz. Acaba istismar edilen hususlar varsa nasıl engelleriz ona bakıyoruz.
Ekran görüntüsü / A Haber
VERGİ ADALETİ
Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi sürdüreceğiz. Vergi sisteminde adaleti gözetiyoruz.
KKM'DE SON DURUM NE?
140 milyar dolarlardan 8 milyar dolara kadar düştü. Aralık itibarıyla vadeler dolacağı için yenilemeyeceğimiz için kur korumalı mevduat konusu Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkmış olacak. Yuvam hesaplarını kapatmıyoruz, çünkü bu dışarıdan gelen vatandaşlarımızın Türkiye'de tasarruflarını tuttuğu hesaplardır, kur korumalı uygulamadan farklıdır.Bilançoda iyileşme 250 milyar dolar seviyesinde.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN