ERMAN TOROĞLU

GALATASARAY-ANTALYASPOR
Heyecan olarak güzel maç oldu. Üst düzey kalite var mı? Hayır... Bence maçın en güzel yanı tribünlerin dolu olmasıydı. Boş tribünler ne oynayana ne de seyredene keyif veriyor. Seyirci bir yerde iki takımı da itiyor. Birini artı itiyorsa diğeri bundan eksi de etkilense, o da tahrik oluyor ve iy i mücadele etmeye çalışıyor.
Sarı-kırmızılıların bir şeye karar vermeleri lazım. İyi pas yapan oyuncuları var, tamam... Peki bunu rakip takımın göbeğine verkaçlarla giderek mi çözecekler, topu kenar çizgilere indirerek mi? Ortadan bu işi yapmaya kalkarlarsa, rakip biraz akıllı olduğunda zorlanırlar. Tıpkı Antalyasporlu Diego gibi... Bir oyuncu çıkar ve senin bütün hücumlarına kafa tutar. Ama kenara ve çizgiye indiğinde bütün defansı oyundan düşürürsün. Bakın Galatasaray'ın attığı ikinci ve üçüncü goller, bu son cümlelere uyuyor. Siz bu topları biraz daha dışarlardan getirseniz o zaman Eren sahneye çıkacak. Galatasaray oyunu ortaya sıkıştırırsa Eren'i göremezsiniz.
Bruma, yine çabukluğunun avantajını gösterdi. Sinan da iyi olursa Galatasaray'ın hücum gücü çok farkeder. Podolski için fazla söze gerek yok. Alman Milli Takımı'nın oyuncusu. Podolski uzun süredir sakat diyorduk, adam sahaya çıktı, sakat olmayandan çok daha iyi oynadı. İyi kumaş, o gol vuruşları kolay işler değil. Belki seyrederken size kolay gelebilir ama o vuruşları yapmak ustalık ister. Hakemin iki büyük yanlışı vardı. Birincisi: Topla çarpıştı. İkincisi: Antalyasporlu oyuncu protesto için elindeki topu 4. hakemin kucağına koydu.
Hakem, arkadaşını buralarda satmayacak. Bu konuda futbolculara da bir uyarım var: Beyler, o topu kucağına koyduğun hakem belki bir belki iki hafta sonra karşına orta hakem olarak çıkabilir. O yüzden yan hakemlerle münasebetlerinize dikkat edin. Eskiden onları şamar oğlanı gibi kullanıyordunuz. Ama bu sene öyle olmayacak gibi. Her hakem de dünkü gibi olmaz, sarıyı çıkarıverir...
Bakınız, bu maç kaçta oynandı, saat 16.00'da... Çoluk, çocuk herkes maçta, hava güzel. Maç bitimi herkes makul saatte evine döndü, yemeğini yedi, uyudu... Bu en çok çocuklar için önemli. İyi nesiller, sportif nesiller yetiştireceksek, bazıları istedi diye gece 21.00'de maç oynatmayacağız.
Bazıları ukalalık yapıp Şampiyonlar Ligi'ni örnek göstermesin. O lig çok farklı. Bakınız, Premier Lig maçları saat kaçta oynanıyor? Gündüz maçlarına daha fazla önem verilmeli.

HAL VE GİDİŞAT İYİ DEĞİL

OSMANLI - F.BAHÇE
Osmanlıspor'un oyun anlayışı ve şekli Fenerbahçe'ye ters. Neden? Osmanlıspor telaş yapıp topa vuran değil, futbol oynamak isteyen bir takım. Boşa çıkıp ayağa top yapıyorlar. Haliyle Fenerbahçeli oyuncular da bu tarz oyunu sevmiyorlar. Neden? Çünkü Fenerbahçeli oyuncular baskı yaparak, Fenerbahçe ismini de kullanarak rakipleri topa vursun istiyorlar. Yani topa kolay sahip olmak istiyor, zoru seçmiyorlar. Öyle olunca da Osmanlıspor takımı, dün akşam rahat rahat futbolunu oynadı.
Tabii şu da var: Fenerbahçe'nin penaltı pozisyonunda Volkan hareketini rakibe yapmadı. Topa müdahale etmeye kalktı bacağını biraz yerden kaldırdı. Regattin ayağını Volkan'ın bacağına soktu, sokarken alçıya aldı, taktı kendini attı. Yani hakeme yedirdi.
Fenerbahçe'nin attığı golde Osmanlısporlu bir oyuncunun önce ayağı kalıyor, sonra orta diğer Osmanlısporlu oyuncuya değiyor ve sonra Van Persie'nin kafasına geliyor. Yani tesadüf bir gol. Şöyle bir Osmanlıspor'un oynadığı futbola bakın, bir de Fenerbahçe'nin... Peki Fenerbahçe'nin yaptığı yatırıma bakın bir de Osmanlıspor'un...
Fenerbahçe'nin şunu demeye hakkı yok: "Ben Avrupa kupası maçında oynadım." Osmanlı da oynadı. Yani şartlar eşitti. Hatta seyircide bile Fenerbahçe dezavantajlı değildi. Bu sonuçlar F.Bahçe için iyi değil. 3-4 maç daha böyle giderlerse, yukarıyı unuturlar. O zaman da çok farklı boyutlara gider takım.