İhsan'ın getirdiği çaydan ilk yudumunu alan Melih Bey'e dönen Mehmet:
- Hamdolsun, havaların biraz serinlemesiyle orman yangınları sonlandı gibi, böyle devam eder inşallah. Bu arada devletin orman yangınlarıyla mücadelede yetersiz olduğu, daha çok uçak ve helikopter olursa yangınların daha çabuk söndürüleceği, yangınların daha çok sabotaj sonucu çıktığı gibisinden kafa karıştıran iddialarla karşılaşıyoruz. Bu hususlarda ne söylersiniz?..
- Orman yangınlarının yüzde 48'inin ihmâl ya da kaza, yüzde 10'unun da kasıtlı olmak üzere insanla ilgili faktörler sebebiyle çıktığı biliniyor. Yüzde 30 da bilinemeyen sebepler var ve bunun insan unsuruna dayalı olduğu söylenebilir. Sabotajlar da var ve bunlardan bir kısmı da yakalanıyor zaten… Mustafa:
- Geçenlerde TV'de konuşan birisi, ormanlarımızda devriye usulü uygulanması ile özellikle sabotaj sonucu çıkarılan yangınların büyük çapta önlenebileceğini söylemişti. Böyle bir şey yapılabilir mi acaba?..
- Devriye usulü iyi bir fikre benzese de Türkiye'nin orman alanlarının toplamda 23.245.000 hektar olduğunu akılda tutmakta fayda var. Bu, ülkemizin toplam alanının yüzde 30'u orman demek. Yani devriye konusu oldukça zor… Selim:

- Orman yangınları ile mücadelede hava gücümüz ne durumda?..
- Şu anda 105 helikopter, 27 uçak, 14 İHA, orman yangınlarıyla mücadelede görevli. Ancak hava araçlarının alevlerin yoğunluğunu azaltarak kara ekiplerinin daha etkili çalışmasına imkan sağlayan destek unsurları olduğunu ve yangını söndüren asıl gücün kara ekipleri olduğunu hiç unutmamak gerekir… İhsan:
- Kara gücü olarak durumumuz nedir?..
- Orman yangınları ile mücadelede 1.786 arazöz ve su ikmal aracı, 2 bin 742 ilk müdahale aracı ve 831 iş makinesi görev yapıyor. Ayrıca 25 bin uzman personel ve sayıları 132 bini bulan gönüllülerden oluşan ekiplerin emrinde 6 bin araç var. Bu arada yangın gözlemek için 776 gözetleme kulesi ve hava araçlarının su alabilmesi için 5 bine yakın suni gölet oluşturulduğunu da belirtelim. Her yangında hava müdahalesi istenen sonucu veremeyeceği için mutlaka kara ekipleri devreye girer ve mücadeleyi sürdürür. Yangının kontrol altına alınması, söndürülmesi ve soğutulmasında esas güç karadan müdahale eden ekiplerdir… Mustafa:

- Orman yangınlarının başlıca sebepleri neler?..
- Nüfusun artması, yerleşim yerlerinin ormanların çok yakınlarına kadar girmesi, tarlaların ormanlık alanlarla iç içe olması, orman alanlarının turizme açılması ya da piknik ve benzeri hususlar orman yangınlarının başlıca risk faktörlerinden… Remzi:
- Yüksek gerilim hatları, ormanlara atılan cam şişeler, anız yakmak yanında mangal yakmak da sebepler arasında galiba?..
- Evet, bizim farkında olmadığımız şey özellikle de kuru havalarda yaktığımız ateşten çıkan bir korun birkaç yüz metre, hatta tespitlere göre 1.800 metre ötede bile yangına sebebiyet verebildiği. Esas mesele yangının çıkmaması. Yangın başladığı andan itibaren ne kadar çabuk müdahale ederseniz edin söndürmek zor. Hele havanın kuru oluşu, rüzgar gibi olumsuz şartlar söz konusu ise söndürebilmek daha zorlaşıyor… Selim:

- Yangınların genellikle Kızılçam ormanlarında çıktığı ve bu çam türünün yangın açısından çok riskli olduğu biliniyor. Bunları kesip yerine yanması zor ağaçlar dikelim diyenler var. Ne dersiniz?..
- Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 'Anadolu topraklarında 18 milyon yıldır yetişen Kızılçam'ın bölge ikliminin endemik bir türü olduğunu' belirterek, 'Kızılçamların sağladığı bir ekolojik denge olduğunu, tabiatın boşuna bu bitkilere yol açmadığını, eğer onlar kesilip başka ağaçlar dikilirse bu kez de başka türlü iklim handikaplarının ortaya çıkabileceğini' söylemişti. Aynı açıklamada, yanan yerleri yeniden Kızılçam ile ağaçlandırırken, çevresinde geniş yapraklı ve yangına karşı dayanıklı ağaçlardan oluşan yeşil bir kuşak oluşturduklarını da ilave etmişti… Çayını yudumlayan Melih Bey, devam etti:

- Ülkemizin 1988'den beri kaydedilen orman yangını verileri, orman yangını sayısında artış olduğunu ancak yanan ormanlık alanda düşüş olduğunu gösteriyor. Bu da orman yangınlarına müdahalede kullanılan araçlar, teknolojik imkânlar ve eğitimli insan sayısında sağlanan artışla ilgili. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın da önemli sebeplerinden olduğu orman yangınları ile mücadelede medyanın da desteğiyle ciddi bir farkındalık oluşturulması, ormanlık alanlarda piknik yapmanın yasaklanması, anız yakımı konusunda ciddi tedbirler alınması, ormanlık alanların hemen yanındaki yerleşim yerleri istimlâk edilerek boş alanlar oluşturulması ve milli Eğitim müfredatına konu ile ilgili tedbirlere yönelik dersler konulması gibi hususlar ilk akla gelenlerden... İhsan:
- Bunlara ilave olarak hangi sebeple olursa olsun ormanları yakanların cezaları mümkün olduğu kadar artırılarak kesin bir caydırıcılık sağlanmalı… Bu konu için yeter diyerek, Melih Bey'in Suriye'deki son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini dinleyelim…
Kervan yürüyor…
- Öncelikle, Terörsüz Türkiye Süreci ile beraber sürdürülen Terörsüz Bölge Süreci'nin özellikle İsrail'i ciddi şekilde rahatsız ettiği ve bu sebeple Suriye'nin içini karıştırmaya çalıştığını vurgulamak gerek… Mustafa:
- Önce Nusayrileri kullanmaya çalışan İsrail son olarak Dürzileri sahaya sürdü…
- Evet, Nusayriler meselesinden sonra Dürzileri kışkırttığında Suriye'deki PYD/YPG de fırsattan istifade birtakım talepler dillendirmeye başladı. Ancak süreci dikkatli bir şekilde ve yakından izlediğini bildiğimiz Türkiye, PYD/YPG'ye de fırsattan istifade etmeye çalışmaması gerektiğini ihtar etti. Sanırım gelişmeleri izlemek ve bu arada başta Cumhurbaşkanımız recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ve Savunma Bakanımız Yaşar Güler'in açıklamaları dışında maksatlı olarak üretilen haberlere kulak asmamak gerek. Çünkü birileri ortalığı karıştıramasalar da kafaları karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar… Selim:
- Gelişmelerin seyri ve tarafların tavırları karmaşık. Ancak belli ki Türkiye bölgesinde istikrarı sağlamaya kararlı. Bu da muhataplar ne yaparsa yapsın olması gereken yapılacak manasına geliyor, herhalde?..
- Tabii ki. Bu işin temeli. Bu arada PKK'nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası terör örgütü ile bağlantılı olanların hukuki durumlarının tanımlanması ve benzeri konularda çalışmalar yapacak olan Terörsüz Türkiye Komisyonu da kuruldu ve ilk toplantısını 5 Ağustos'ta yapacak… Mustafa:
- Süreçten memnun olmayan ve engellemeye çabalayanlar, şimdi de sanki terör örgütüne tavizler veriliyormuş pozlarında engelleme ve algı çabalarını sürdürüyorlar galiba?..
- Bunlar böyledir. PKK'nın kendini fesih ve silah bırakma kararına ciddi şekilde hayıflansalar da silahlı mücadeleye devam etmeyi açıktan savunamayacakları için milletimizin kafasını karıştırmaya çalışıyorlar. Meselenin esası, vaktiyle PKK'nın siyasetteki uzantısı gibi hareket eden DEM'le her türlü iş birliğini makul karşılayanların, PKK'nın kendini feshi ve silah bırakması ile devam eden Terörsüz Türkiye sürecine uyum sağlayan DEM Parti'nin yeni halinden rahatsızlık duymaları… İhsan:
- İyi Parti'nin üye vermemesi ne ise ama CHP'nin TBMM'de kurulacak komisyona üye verme konusunda zorlanması da bununla ilgiliydi galiba?..
- Evet, ancak böyle bir komisyonun kurulmasını ilk önce kendileri istediği için mecbur kaldılar. Şimdi süreci sulandırmaya çalışmayacaklarını ummaktan başka çare yok. Sadece ülkemiz için değil, bölgemizin geleceği için de sürecin mutlaka devam ettirilmesi gerek… Mehmet:
- Suriye'deki son gelişmeler, ABD'den bir kesimin desteğini de alan İsrail'in bölgeye yönelik hesaplarını sürdürmeye çabaladığına işaret. Ülkemizde süreci itibarsızlaştırmaya çabalayanların da onların emrinde oldukları, söylenebilir…
- Ancak şükür ki herhalde devletimizin de desteğiyle Suriye'de sükunet sağlandı gibi. Bu arada hareketlenen PYD/YPG de sanırım Türkiye'den gelen 'vururuz' mesajını almış olmalı. Cumhurbaşkanımızın ve Dışişleri Bakanımızın açıklamaları çok netti çünkü… Melih Bey'in saatine baktığını gören İhsan:
- Evet, bugünlük de bu kadar. Cenab-ı Hakk'tan orman yangınları ile mücadele eden ekiplere güç kuvvet vermesini ve ülkemizin geleceği için çok önemli olan Terörsüz Türkiye sürecinin de başarıyla neticelenmesini dileriz…
- Amin…