MESCİD-İ Aksa, Doğu Kudüs'ün Eski Şehir'inde Harem-ü Şerif denilen bir alan içerisinde yer alan 142 dönümlük (142.000 m2) bir alanın Kur'an'daki adıdır. Cami, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'nin genişletilmesi ile birkaç on yıl öncesine kadar (1980'ler) dünyanın en büyük camisi olduğu düşünülüyor.
Müslümanlar tarafından Aksa;
Hz. Peygamber ve erken dönem Müslümanları için ilk kıble, yeryüzüne inşa edilen ikinci camii ve Müslümanların ziyaret etmesi gereken üç camiden biri olarak kabul edilmektedir. İsrail, 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı'nda o zamana kadar Ürdün'ün kontrolü altında bulunan Doğu Kudüs'ü işgal etti. O tarihten bu yana bu alan İsrail işgali altında bulunuyor. 2000'de muhalefetin başında olan Ariel Şaron'un Harem-ü Şerif'e yaptığı ziyaret, Filistinlilerin "İkinci intifada"yı başlatmasına neden olmuştı. Ayaklanmalar sırasında 3 binden fazla Filistinli, bin kadar Yahudi hayatını kaybetti.
Mayıs 2021'de ise Filistinliler bazı ailelerin alandan sürülmesi yüzünden İsrail polisine karşı çıktı; olayların sonucunda 163 Filistinli ve 17 polis yaralandı. Geçen yıl Ramazan ve Yahudiler'in Hamursuz Bayramı'nın denk geldiği bir dönemde İsrail polisinin sert davranışları nedenıyle, şiddet dolu anlar yaşandı. Bu Ramazan ayında yaşanan gelişmeler sırasında ise Filistinliler ve İsrail polisi arasındaki çatışmalarda 50 kişi yaralandı. İşgal altındaki Doğu Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya, siyonist Netenyahu'nun kışkıtmaları sonucu baskınlar, saldırılar maalesef sürüyor.
ERDOĞAN'IN SESİ
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nda tarihi konuşmalarından birisini yaptı. "Netanyahu ve cinayet şebekesinin uluslararası mahkemelerde er veya geç yargılandığını inşallah göreceğiz. Kudüs-ü Şerif'e ve ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya yönelik baskıların arttığını görüyoruz. Fanatik soykırımcı İsrailliler, Mescid-i Aksa'ya girerek Müslümanları tahrik ediyor. Şunu bir kez daha açıkça ilan ediyorum: Mescid-i Aksa ve Kubbetü's Sahra'nın olduğu 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlara aittir ve bir bütündür. Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir. İsrail, taciz ve provokasyonlarına derhal son vermelidir" diyerek İsrail'e sert çıktı.
Evet. Başkan Erdoğan, Müslüman dünyanın gür sesi, Filistin Davası'nın öncü olan lideridir. ''Filistin davasını savunmak, sadece mazlum bir halkı savunmak değildir, insanlığı, barışı ve adaleti savunmaktır. Filistin davası, yaklaşık bir asırdır her türlü zulme, barbarlığa ve katliama maruz kalmış bir halkın haysiyet davasıdır.
Tüm bunlarla birlikte Filistin davası özü itibarıyla insan olma, insan kalma mücadelesidir. Müslümanların yanı sıra vicdan sahibi her insanın meselesidir'' diyen Erdoğan'ın şu sözlerle tüm dünyaya mesaj verdi: "7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor. İsrail hükümeti çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinli kardeşlerimizi katlediyor.
İsrail'in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7'den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı.
Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi. Önceki gün bir kadın gazeteciyi 10 kişilik ailesiyle birlikte şehit ettiler.
Yüzlerce doktor, hemşire, sağlık personeli kurşunların hedefi oldu. Yardım görevlileri öldürüldü. İlaç, su, gıda bulamadığı için bebekler göz göre göre hayatını kaybetti.
Çocuğunun doğum gününü Gazzeli çocukları öldürerek kutlayacak kadar insanlıktan çıkmış bir güruhla karşı karşıya kaldık. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor. Buradan bir kez daha soruyorum.
Nerede uluslararası hukuk?
Nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar?
En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken batılı devletler, soruyorum, İsrail'e karşı neredeler? Nerede BBC? Nerede CNN ve diğerleri? Gazze'de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken, bunları gören dünyada var mı?" Başkan Erdoğan'ın masum-mağdur milyarlarca insan tarafından kabul edilmiş, "DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR" mottosu, İstanbul topkantısında bir kez daha çınladı: Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzen, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkumdur. Bugün dünya zalim karşısında susan, hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil, güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir.
Gazze'de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir. BM'den AB'ye birçok kurum kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze'de kötü bir imtihan vermiştir. Elbette başkalarını eleştirirken kendimizi ihmal edemeyiz.
Üzülerek söylüyorum, içim kan ağlayarak söylüyorum.
İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir. Şüphesiz çok gayret sarf edildi. Zulmü engellemek için pek çok yol denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı.
Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzeli'nin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor.
Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır...
SONUÇ: Başkan Erdoğan'ın, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar grubu İstanbul toplantısında, final sözlerini birlikte tekrar okuyalım: Filistin halkı, işgal kuvvetlerine karşı bir özgürlük mücadelesi vermektedir. Gazzeli kardeşlerimizin mücadelesiyle, milletimizin bundan bir asır önce müstevlilere karşı verdiği istiklal mücadelesi arasında hiçbir fark yoktur.
Filistin direniş hareketi bizim nazarımızda bir Kuvâ-yi Milliye hareketidir.
Biz hakkı haykırmaktan, gerçekleri söylemekten geri durmayacağız. İslam alemini ve tüm dünyayı, Filistin halkının tüm insanlık adına yürüttüğü haysiyet mücadelesine destek olmaya davet ediyorum...
EVET. SİYONİST
NETANYAHU'YA
TÜRKİYE'DEN
GEÇİT YOK...