Soğuk savaş biter bitmez sömürge aydınlarımızın çoğu "Eyvah!" demişlerdi, "Boşa düştük, ABD'nin artık bize ihtiyacı kalmadı..."
Ne ki içlerinde daha tecrübeli olanları, "İran var ya işte, İran'a karşı iş görürüz..." diyerek arkadaşlarını teselli etmişlerdi. Sizin anlayacağınız "Henüz son kullanma tarihimiz bitmedi" demeye getirmişlerdi.
Hülasa, Türkiye'nin "bekasını" ABD adına iş görmeye bağlamışlardı.
Ne zaman ki Türkiye savunma sanayii başta olmak üzere kendi ayakları üzerinde durmaya, Sayın Berat Albayrak'ın girişimleriyle enerji alanında devrim niteliğinde adımlar atmaya ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın önderliğinde 15 Temmuz saldırısı gibi tüm müstevli akınlarına göğüs germeye başladı, işin rengi değişti.
Yani, ABD'ye rağmen var olma savaşı başladı.
Takdir edersiniz ki bu da zor olduğu kadar çok çetrefilliydi. Her şeyden evvel, ABD'nin patronu olduğu NATO'nun üyesiydik ve NATO bizi bizzat NATO'dan koruyordu. Mesela, yarın sabah NATO'dan çıkacak olsak akşama kalmadan Kıbrıs'ta NATO topraklarını işgal eden duruma düşürecekleri ve hep birlikte üzerimize çullanacakları kuvvetle muhtemeldi.
Anlaşılan o ki Rusya, Suriye ile yeniden güçlü ilişkiler kurmamızı istemiyor. Değil Türkiye'yi, Suriye'de İran'ı bile istemiyor. Hizbullah güçlerinin Lübnan'a kaydırılması sonucunda Esad rejimi de sadece Rusya'nın gözlerine bakıyor. Peki Rusya nereye bakıyor? Suriye'nin güvenliği için davet edilmişti ama İsrail her gün Suriye'ye saldırıyor, gıkı çıkmıyor. ABD-İsrail ekseninin "Kürtçüleri" kullanmasına da şimdiye değin sadra şifa itirazı olmadı.
Bu ahval ve şerait içinde Türkiye'nin majör bir hamle yapması gerekiyordu.
Başka bir ifadeyle, ABD-İsrail'in sınırlarımızda ikinci İsrail'i kurma kararlılığına karşı bir çıkış yapmalıydı.
Bahçeli'nin Öcalan çıkışını böyle değerlendirmek mümkündü. Zaten daha önce dile getirmiştim; İmralı statükosunun Türkiye'ye hiçbir faydası yoktu.
Vaktiyle "çözüm süreci" belasına "Apo'yu paşa yapalım" diyen Mümtaz'er her ne kadar FETÖ'cülükten hapis yatsa da (bizim Nihat'ın ifadesiyle) "Fetullah'ın kapatma liberalleri" gibi PKK silah bıraktığında, "Devlet size ne verdi de silah bıraktınız..." diye ağlayanlardan olmamıştı. Tam aksine, birlikte katıldığımız bir televizyon programında (mealen) "Kürtçe'nin seçmeli dil olmasıyla birlikte Türkiye'de Kürt sorunu çözülmüştür..." demişti.
Lakin, çok değişik, değişik olduğu kadar da çok iddialı bir zihin dünyası var. CHPMHP koalisyonuna zemin hazırlamak için Bahçeli'nin mezkûr çıkışını araçsallaştırma faaliyeti içine girse bile şaşmam, o derece.
MHP Lideri'nin çıkışını "Tüm dengeleri değiştiren stratejik bir hamle" olarak değerlendirdiği Çakır Ruşen'in fonlu medyasına şöyle dedi: "İran'ın bölge denkleminde sıfırlanmasını/ devre dışı kalmasını dikkate almadan bu hamlenin gerçek hedefinin/stratejik hedefinin anlaşılabilir olmayacağını düşünüyorum..."
Sayın Bahçeli'yi tenzih ederek söylemek isterim ki, bu düşünce Türkiye'nin bekasını ABD hesabına iş görmeye bağlamaktan başka bir şey değildir.
ABD adına iş görmenin de zilletten başka sonu yoktur.
Ne ki içlerinde daha tecrübeli olanları, "İran var ya işte, İran'a karşı iş görürüz..." diyerek arkadaşlarını teselli etmişlerdi. Sizin anlayacağınız "Henüz son kullanma tarihimiz bitmedi" demeye getirmişlerdi.
Hülasa, Türkiye'nin "bekasını" ABD adına iş görmeye bağlamışlardı.
Ne zaman ki Türkiye savunma sanayii başta olmak üzere kendi ayakları üzerinde durmaya, Sayın Berat Albayrak'ın girişimleriyle enerji alanında devrim niteliğinde adımlar atmaya ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın önderliğinde 15 Temmuz saldırısı gibi tüm müstevli akınlarına göğüs germeye başladı, işin rengi değişti.
Yani, ABD'ye rağmen var olma savaşı başladı.
Takdir edersiniz ki bu da zor olduğu kadar çok çetrefilliydi. Her şeyden evvel, ABD'nin patronu olduğu NATO'nun üyesiydik ve NATO bizi bizzat NATO'dan koruyordu. Mesela, yarın sabah NATO'dan çıkacak olsak akşama kalmadan Kıbrıs'ta NATO topraklarını işgal eden duruma düşürecekleri ve hep birlikte üzerimize çullanacakları kuvvetle muhtemeldi.
***
Davutoğlu'nun dış politikası yüzünden komşumuz Suriye'de içine düştüğümüz durumu "tashih" etmek için Putin'in desteğine ihtiyaç duyar hâle geldik.Anlaşılan o ki Rusya, Suriye ile yeniden güçlü ilişkiler kurmamızı istemiyor. Değil Türkiye'yi, Suriye'de İran'ı bile istemiyor. Hizbullah güçlerinin Lübnan'a kaydırılması sonucunda Esad rejimi de sadece Rusya'nın gözlerine bakıyor. Peki Rusya nereye bakıyor? Suriye'nin güvenliği için davet edilmişti ama İsrail her gün Suriye'ye saldırıyor, gıkı çıkmıyor. ABD-İsrail ekseninin "Kürtçüleri" kullanmasına da şimdiye değin sadra şifa itirazı olmadı.
Bu ahval ve şerait içinde Türkiye'nin majör bir hamle yapması gerekiyordu.
Başka bir ifadeyle, ABD-İsrail'in sınırlarımızda ikinci İsrail'i kurma kararlılığına karşı bir çıkış yapmalıydı.
Bahçeli'nin Öcalan çıkışını böyle değerlendirmek mümkündü. Zaten daha önce dile getirmiştim; İmralı statükosunun Türkiye'ye hiçbir faydası yoktu.
***
Fakat söz konusu çıkışı Mümtaz'er Türköne gibi kafalar "destekliyorsa" iki kez düşünmek icap eder.Vaktiyle "çözüm süreci" belasına "Apo'yu paşa yapalım" diyen Mümtaz'er her ne kadar FETÖ'cülükten hapis yatsa da (bizim Nihat'ın ifadesiyle) "Fetullah'ın kapatma liberalleri" gibi PKK silah bıraktığında, "Devlet size ne verdi de silah bıraktınız..." diye ağlayanlardan olmamıştı. Tam aksine, birlikte katıldığımız bir televizyon programında (mealen) "Kürtçe'nin seçmeli dil olmasıyla birlikte Türkiye'de Kürt sorunu çözülmüştür..." demişti.
Lakin, çok değişik, değişik olduğu kadar da çok iddialı bir zihin dünyası var. CHPMHP koalisyonuna zemin hazırlamak için Bahçeli'nin mezkûr çıkışını araçsallaştırma faaliyeti içine girse bile şaşmam, o derece.
MHP Lideri'nin çıkışını "Tüm dengeleri değiştiren stratejik bir hamle" olarak değerlendirdiği Çakır Ruşen'in fonlu medyasına şöyle dedi: "İran'ın bölge denkleminde sıfırlanmasını/ devre dışı kalmasını dikkate almadan bu hamlenin gerçek hedefinin/stratejik hedefinin anlaşılabilir olmayacağını düşünüyorum..."
Sayın Bahçeli'yi tenzih ederek söylemek isterim ki, bu düşünce Türkiye'nin bekasını ABD hesabına iş görmeye bağlamaktan başka bir şey değildir.
ABD adına iş görmenin de zilletten başka sonu yoktur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Bedelli askerlik yerleri 2025 MSB | Bedelli Askerlik yerleri ne zaman, hangi tarihte açıklanacak?
- MasterChef Erim'in annesi neden gelmedi? MasterChef Erim'in ablası Eda kimdir, kaç yaşında, ne iş yapıyor?
- Benzinde tabela gece yarısı değişiyor! Akaryakıta zam mı geldi, ne kadar? 13 Aralık Güncel benzin, motorin fiyatları...
- İstanbul'un 20 ilçesi karanlığa bürünecek! 14 Aralık Cumartesi evde olanlara kötü haber: Mumları hazırlayın
- Demans, kalp sağlığı ve kanser... Süper gıda baharatı binbir derde deva oluyor
- Zeka testi: Dört Yapraklı Yoncayı 6 Saniyede Bulabilir! Deneyen 500 kişiden sadece %1'i 15 saniyede buldu!
- TOKİ 250 bin konut projesi başvuruları başladı mı, şartları neler? TOKİ 2025 İstanbul, Ankara, İzmir ödeme planı...
- Tişrin Barajı nerede, Türkiye'ye kaç KM uzaklıkta? Teşrin Barajı'nın konumu ve önemi nedir?
- Emekliye Asgari Ücretle Refah Payı Zammı | 2025’te SSK, BAĞ-Kur’luya %17’lik tablo oluştu! İşte A’dan Z’ye hesaplama…
- KPSS Ortaöğretim tercihleri ne zaman başlayacak? ÖSYM KPSS 2024/2 memur atama tercih tarihleri...
- Geminid Meteor Yağmuru ne zaman, saat kaçta? Geminid Meteor yağmuru Türkiye’den gözlemlenir mi, nasıl?
- Çıtırtısı uzaktan duyuluyor: Hamura 1 bardak ekleyince börekler çıtır ve kabarık oluyor