Son yıllarda en çok konuşulan konuların başında çocukların sosyal medya üzerindeki olumsuz etkileri geliyor. Gelişen teknolojiyle birlikte hizmete ve ürüne ulaşmak adeta bir tuşla yapılabiliyor. El emeği göz nuru diye tabir edilen meslekler neredeyse ortadan tamamen kaybolmuş durumda. Sosyal medya mecraları adeta hemen herkesin kazanç kapısı haline gelmiş vaziyette. Aile yapısını hedef alan paylaşımlar, bu kadar da olmaz dedirten absürt içerikler…
Dededen babadan kalma meslekler artık belgesellere konu olan birer hatıra oldu maalesef. Zanaatkarlık desek birçoğumuzun manasını bile bilmediği bir sürecin kurbanı oldu gitti.
Artık üretmek yerine tüketim toplumu haline gelen süreç birçok kişiyi dipsiz bir kuyuya sürüklüyor. Şimdi şunu soralım isterseniz gençlerimizi çocuklarımızı bu döngüye götüren süreçte bizler ne kadar koruyabildik? Tek suçlu sosyal medya mı? Çocuğumuza uygun olmayan içerikleri yasaklarken kendimiz bu dipsiz kuyunun neresindeyiz. İş o kadar çığırından çıkmış durumda ki, telefonsuz bırakın saati dakika geçiremeyen bireyler var maalesef.
Yemek masasında sohbetlerin yerini bütün aile fertlerinin elinde telefonla kafasını bile kaldırmadan sosyal medya sörfü aldığında hiç müdahalede bulunduk mu?
Üreterek başarılı olunabileceğini bir meslek sahibi olarak başka insanlara da iş imkanı açabileceğimizi anlatmaya çalıştık mı mesela
Çocuğumuza ders çalış saatlerce telefonla oynama derken kendimiz günün kaç saatini telefonla geçirdik. Kısacası örf ve adetlerimizden uzaklaşıp aile yapısının hasar görmesinin tek sorumlusu sosyal medya değil anlaşılan. Çocuğa toplum içinde sorumlulukları olan bir birey olduğunu anlatmak, sadece tüketerek yaşamın olmayacağını anlamasını sağlamak için ebeveynlere büyük görevler düşüyor. Son olarak şapkayı önümüze koyup düşünmek için çok geç kalmış değiliz.