29 Mayıs 1453 tarihinin önemi, "Fetih ruhunun" anlaşılması, içselleştirilmesi ve yaşatılmasıyla doğrudan bağlantılı. İstanbul'un fethinin sırrı, bir askeri başarı olduğu kadar "gönüllerin fethini" de kapsayan Türk-İslâm geleneğinin zirve noktasını temsil etmesinde de gizlidir. Doğu Roma ile Batı Roma'yı birleştirmeyi hedefleyen özgüveni, "askeri kabiliyeti, etkili idari sistemi, herkese adalet dağıtan hukuku, gelecek vizyonu ve ahlaki üstünlüğü" 2. Mehmet'i, "Fatih" olarak tarihin altın sayfalarına yazdırmıştır.
Lâkin gün, "hamaset günü" değildir. 572 yıl öncesi ile övünürken, asırlar sonra hâlâ anlamını ve ağırlığını koruyan düsturları da şapkayı önümüze koyup düşünmeli, çağı ve ötesini içeren güncellemeleri de gerçekleştirmeliyiz.
Bugün tezahür eden nesiller dizisi...
Kısa vadeci, bencil, bir diğerinin sırtına basarak yükselen, öbürünün paçasından çeken, amaca ulaşmak için her aracı mübah gören, başkasını sınava tâbi tutarken kendisini, girmediği imtihanın galibi zanneden, zamana ve zemine göre omurga değiştiren, çok daha önemlisi bütün bunları meşrulaştırmak için gerekçeler üreten kuşaklar olarak anılmayı hak ediyor mu?
Bizimle beraber yetişenler...
Tecrübeye saygıyı esas almak ve birikimden yararlanmak yerine, hemen makam, güç ve maddiyat sahibi olmayı önceleyen, sonrasında her şeyi ağır maliyetle öğrenen, maalesef iş işten geçtikten sonra aklı başına gelen insanlar topluluğunu mu oluşturuyor?
***
Dün, A Haber'in organize ettiği "Şehirlerin Ekonomisi/ANKARA" oturumunda Valimiz Vasip Şahin'i dinlerken dikkatimi çekti. Vali Şahin, kalkınmanın sadece ekonomik iyileşme veya ilerlemeden ibaret olmadığını vurguladı. İnsanı merkeze alan değerler bütününe dikkati çekti. Ekonomik ve beşeri/toplumsal kalkınmanın iki kanatlı kuş misali havalanabileceğini ve hedefine varabileceğini söyledi. Fakat söylemekle kalmadı! Ankara Kalkınma Ajansı'nı, fiziki projelerin yanında insani ve sosyal projeler de üreten ve destekleyen bir anlayışla çalıştırdıklarını belirtti.
Hep ifade ederim...
Herkes, bulunduğu görevi lâyıkıyla yapar, bunu bir PR/tanıtım faaliyeti veya kariyer planlaması aracı olarak görmeden Allah rızası ve memleket hayrı için emek verirse şikâyet ettiğimiz pek çok şey değişir. Büyük yürüyüşler, ilk adımla başlar. Ve rol modellerin sayısı arttıkça hem gençlerin gelecek umudu tazelenir hem de biz Türkleri teşvik eden moral motivasyon olağan dışı sonuçlar verir.
Dün bir kez daha müşahede ettik ki...
Ankara Valisi Vasip Şahin, Sincan Kaymakamı Levent Kılıç, Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç... Gerek yönetici gerekse kanaat önderi kimlikleri ile sadece "daha çok ve kaliteli üretime, insani gelişime, mesleki eğitime, Başkent markasını parlatmaya" odaklıydılar. Sorunların altını çizmekle yetinip yan yola sapmadılar, siyasete nizam ve intizam vermeye soyunmadılar. Sadece, çözümün sahibi olduklarını teyit eden tespit ve önerilerini paylaştılar.
Türkiye'nin karşılaştığı tüm zorluklara rağmen, içine çekilmesi istenen karamsarlık girdabına kapılmadan ayakta durmasının teminatı her an, her yerde ve mutlaka bu ülkenin istikbali için gayret gösteren insan hazinesinin varlığıdır.
Unutmadan...
Yeni Anayasa iradesi, anayasa yapım metodu, fırsatlar ve riskler, CHP'nin girdiği yolun keskin virajları, Terörsüz Türkiye, reel sektörün nefeslendirilmesi ve değişik vesilelerle ortaya çıkan fitne odaklarının maksatları... Hepsi radarımızda ve elbette yazı konusu olmayı sürdürecekler.