MEHMET AKARCA

7 Haziran'da seçim yapılacak...

Çeşitli beklentilerle sandık başına

gidilecek...

O gün ikindide sonuçlar gelmeye,

akşam vakti açıklanmaya başlayacak,

yatsıda da tablo belirginleşmiş olacak!

...

Hemen o gece ve ertesi gün toplumun

çeşitli bireyleri, değişik yörelerdeki

mutfaklarında, farklı fokurdama sesli

tencerelerini kaynatmaya başlayacak;

...

Kimi, sandığa gidip oy kullanmadığı

için pişmanlığını dile getirecek...

Kimi, 'ben söylemiştim' edalarında

ortalıkta caka satacak...

Kimi, sonuçlara sevinecek...

Kimi, umduğu neticenin ortaya

çıkmamasına ifrit olacak...

Kimi, endişeye kapılacak...

Kimi de pek umursamayacak!

...

Buraya kadarı kesin, sonrası da;

AK Parti yine büyük çoğunlukla

seçimin galibi çıkacak...

HDP yüzde sekiz küsurlarda kalıp

barajı aşamayacak...

Diğerlerinin oylarında da öyle dişe

dokunur bir artma zuhur etmeyecek!

...

Son kehanet 'doğru çıkar-eğri çıkar'

orası bilinmez ancak yalnız toplum

için değil, siyaset bilimciler ve

politikacılar için de bu seçimin

sonuçları farklı anlamlar taşıyacaktır!

...

Böyle bir netice tecelli ederse;

'Diğerleri' dediğimiz, tüm seçimleri

yenilgiyle kapatan, oylarındaki birkaç

puanlık artışı marifetmiş gibi gösteren

partilerde liderlik sorunu artık iyice

belirginleşecek, kadroların değişmesi

ertelenemez biçimde gündemlerinde

olacaktır!

...

Yine, bu kehanet tablomuz;

Toplumun yapılan hizmetleri daima

takdirle karşıladığını...

Ülkenin hangi çöküş aşamasından

devralınıp bugünlere getirildiğini

hiç bir zaman unutmadığını...

Asla 'nankör' olmadığını...

Ekranlarda 'melek' rolü oynayanların

kestiği pozlara, mangalda kül

bırakmayan vaatlere kanmadığını...

Ufku geniş, istikrara düşkün ve farklı

bir sürecin ülkede neye mal olacağını

iyi kestirebildiğini ortaya koyacaktır!

...

AK Parti mimarları da bu sonuç

karşısında sevinip, şunu diyeceklerdir;

'Uğraştık-didindik-yaptık, çok

şükür, yaptığımız takdir edildi'...

...

Bunun aksi bir tablo ortaya çıkması

hâlinde ise bundan böyle;

'Yapsan da biir, yapmasan da!'

anlayışının politikaya hâkim olacağını

varsaymak dahi mümkündür!

Kehanetimiz dışı çıkacak bir sonuca

bakacak herhangi bir siyasetçi, bunca

yapılanın bile takdirle karşılanmadığı

bir durumu ibretle görüp çıkaracağı

ders doğrultusunda memlekete hizmet

için bundan böyle canını dişine takma

gereği duyar mı-duymaz mı bilinmez!

...

Vicdana danışmak lâzımdır;

Türkiye'nin geçmişinde, hiç bu kadar

icraat yapabilen bir başka yönetime

rast gelinmiş midir?

Bırak rast gelmeyi, eski hükümetler

devraldıkları enkazı daha da kötüye

götürüp, 'sorun yumağını' daha da

içinden çıkılmaz hale getirerek bir

sonrakine devretmezler miydi?

...

'Eski Türkiye (kriz, enflasyon,

devalüasyon, IMF, borç-harç içinde

yüzen ülke) nerdeeee'...

'Yeni Türkiye (uçağını, tankını,

helikopterini, gemisini, uydusunu,

metrosunu, köprülerini, tünellerini,

tüp geçitlerini, hava alanlarını yapan,

dev ülke) nerde!'...

...

Bilmem bu tespitlerim size vızıltı

gibi mi gelmekte? Yoksa siz,

'koalisyon olsun' kafasına mı

sahipsiniz?

Eğer öyle iseniz, lütfen...

Koalisyon pazarlığı sonrası HDP'ye;

'Savunma'nın mı?

'İçişlerinin' mi?

'Dışişlerinin' mi?

yoksa 'Eğitimin' mi bağlanmasını

uygun gördüğünüzü de söyler misiniz!