Suriye'de yıllarca halkına zulmeden Beşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından, yeni yönetim kelimenin her anlamıyla enkaz devraldı. Yurtdışında yaşayan milyonlarca mülteci, yerle bir olmuş şehirler, cezaevlerinde kaybolmuş on binlerce insan ve işkenceler sonucu akıl sağlığını yitirmiş binlerce kişi vardı. Bugün hâlâ kayıplarını arayan ve hayata tutunmaya çalışan insanlar var.
Böyle bir durumda yapılması gereken; ülkenin yeniden inşasına destek olup halkın onurlu direnişine omuz vermekti. Ancak özellikle Türkiye'deki bazı kesimler,bu desteği bırakıp Ahmed Şaraliderliğindeki yeni yönetimi herfırsatta suçlamayı ve başarısızlığıiçin dua etmeyi tercih etti.
Bu tutumun son örneği, İsrail'de çekildiği öne sürülen bir afişle gündeme geldi. Afişte, Suriye'nin İsrail'in varlık hakkını kabul ettiği ve İbrahim Anlaşması'na katıldığı iddia edildi. Bunun üzerine sosyal medyada, Ahmed Şara'nın Amerika ajanı olduğu ve devrimin bir Amerikan projesi olduğu yönünde yorumlar yapıldı.
Suriye'nin İsrail'le resmi bir anlaşma yaptığına dair herhangi bir kanıt bulunmuyor. ABD'nin yaptırımları kaldırmak için bazı şartlar öne sürdüğü biliniyor. Farz edelim ki böyle bir anlaşma yapıldı; bu durum Suriye'yi Filistin'deki 600 günü aşan vahşetin sorumlusu hâline getirir mi? Bugün İslam dünyasının önemli bir kısmı ya bu soykırımı destekliyor ya da izlemekle yetiniyor.
Esed rejiminin devrilmesiyle yeni yönetimden, bütün İslam dünyasının çözemediği sorunları çözmesi beklendi. Aslında bu bir anlamda Esed'in geçmişte İsrail'e karşı olduğu yönündeki yanlış bir kanaate dayanıyordu. Oysa Esed görevdeyken İsrail, GolanTepeleri'ni resmen topraklarınakattı ve Esed buna hiçbir askerikarşılık vermedi.
Üstelik İran ve destekli milisgruplar da Suriye'de yıllarcahalkı sindirirken İsrail'e anlamlıbir saldırı düzenlemedi. Bugün yeniyönetime hesap sormaya çalışanlar, geçmiştekibu sessizliği unutmuş görünüyor.
İsrail'in İran'a yönelik hava saldırılarında Suriye hava sahasını kullanmasıyla, Ahmed Şara'nın İsrail'le işbirliği yaptığı iddiaları yeniden ortaya atıldı. Oysa Suriye'nin etkin bir hava savunmasistemi kalmamıştı. Çünkü Esed, ülkeden kaçmadan önce kalan sistemlere dair bilgileri İsrail'e sızdırdı. Bu sayede İsrail, yıllar içinde Suriye'nin hava savunmasını sistematik biçimde etkisiz hâle getirdi.
Daha önemlisi, Esed hâlâ görevdeykenNisan 2024'te İsrail,Şam'daki İran Büyükelçiliği'nivurdu. İran'ın en üst düzeykomutanlarından biri öldürüldü. Buna rağmen İran destekli gruplar İsrail'e karşı anlamlı bir yanıt veremedi. Yani bu karşılıksızlık sadece yeni yönetime özgü değildi. Ancak tüm bu gerçekler göz ardı edilerek, bugün güçlükle ayakta kalan yeni yönetim haksız yere suçlanıyor.
Velhasıl Suriye halkı, geçmişinenkazından özgürlük ve onurinşa etmeye çalışırken destekolmak yerine köstek olmak neinsani ne de İslami bir tavırdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.