HAŞMET BABAOĞLU

Korku

Korku, kol geziyor...
Yeryüzünün her şehrini, her sokağını, her evini dolaşıyor.
Sis gibi...
Ruhlarımızın kuytularına kadar sokulup bir daha dağılmıyor.
Kimse sınırlarını tam olarak tarif edemiyor ama meşruiyetinden de şüphe duymuyor.
Bunu becerdiler!
Yani sonunda nesnesi belirgin ama kaynağı "görünmez" bir KORKU kasırgası üretip globalleştirmeyi başardılar.

***

Aklıma Edip Cansever'in nehir şiiri Tragedyalar'da şu ifade geliyor: "Yenilmek olunca korku." Kabul!
Korku duygusu değerlidir, çünkü insanı korur.
Hayatta kalmasını sağlar.
Fakat bir noktaya kadar...
Sonrası yenilgidir.
Sonrası hayatta kalmak ama yaşamamaktır.
Hele şimdi olduğu gibi toplumu saran korku duygusu bütün hayat filizlerini yer bitirir, tüketir, sindirir.
Gereksiz çekişmelerin, gruplaşmaların anasıdır korku.
Zihinsel sükuneti, toplumsal barışı kemirip durur.
Örnek mi istiyorsunuz?
Bakın, göreceksiniz...
Salgında bulaşma korkusu toplumun içinde uykuya yatmış "siz geri zekalılar ve biz akıllılar" türünden ayrımcılıkları yeniden uyandırıverdi.

***

Uzun bir "çalışma"nın son aşamalarını yaşıyoruz aslında.
Henüz pandemi başlamadan önce, 2019 yılında yapılan Chapman Üniversitesi'nce yapılan araştırma Amerikalıların medya yoluyla çoktan global korkuların esiri olduğunu ortaya koydu.
Her yüz kişiden 62'si okyanusların, göllerin, nehirlerin ve içme suyunun temizliğinden emin değilmiş.
Anlayacağınız, insanların içlerinde mahşeri bir korku çoktandır büyütülüyor.
Her yüz kişiden 57'sinin gelecekte parasız pulsuz kalacaklarından endişe ettiği de ortaya çıkmış.
Ne oldu?
Salgın bütün bunların üzerine tüy dikti.

***

Gelelim esas hikayeye...
Tarihten biliyoruz.
Büyük korkular yaşam biçimlerini ve toplum düzenlerini hızla anlamsızlaştırırlar;
Hans Blumenberg'in deyişiyle "madem öyle toptan yıkılsın bu dünya" diye tarif edilecek "müphem bir öfke"nin ortaya çıkışını kolaylaştırırlar.
Çok tehlikelidir bu.
Üstelik bu apokaliptik tehdit kimi odaklara yıkılanın yerine kendi yenilerini inşa etmek üzere karanlık bir umut kazandırır.
Hatta bu odaklar çoğu zaman korkuyu yönetmiş, bu yolla toplumları yönlendirmişlerdir.

***

Bunları korkalım diye yazmadım...
Yaşanan ve yaşanacakları biraz olsun, derinden anlayalım diye yazdım.
Hep dediğim gibi...
Çaresi...
Agah olmaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.