ERGÜN DİLER

EKREM İmamoğlu ile İngiliz Büyükelçi'nin Balıkçı Kahraman'daki buluşması hala manşetlerde.
Masaya gelen şaraptan, yenilen kalkan balığından, mezelerden giriliyor, kar küreme araçlarından çıkılıyor. MOBESE kameraları ile mekanın içinde elini telefona atıp anı belgeleyen isimlere kadar iş uzuyor. Herkes kendince olaya bir bakış açısı ile yaklaşıyor. İtiş kakış içinde hem AK PARTİ ile CHP hem de CHP ile Kemal Bey'e yakın GRUPLAR var.
Ekrem İmamoğlu dış temsilciliklerle yaptığı görüşmelerden dolayı belli ki çok memnun.
O da CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI için şartları zorluyor.
BENCE! Çünkü İmamoğlu, Kemal Bey'in de Meral Hanım'ın da kendisini aday göstermeyeceğini biliyor.
Kendi açılımını yaparak ilerlemek istiyor... Ancak asıl merak ettiğim İmamoğlu ile İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott arasındaki yakınlık.
ARALIK gibi SARAÇHANE'YE gelerek İmamoğlu'nu ziyaret eden BÜYÜKELÇİ açıklamalara göre İKLİM DEĞİŞİKİLĞİ tabanlı bir görüşme gerçekleştirmiş! Daha yeşil İSTANBUL falan...
Sık sık yazdığım gibi Türkiye'de ABD-İNGİLTERE-ALMANYA-FRANSA çok güçlüdür.. Tarihsel ilişkilerden gelen bir sonuçtur bu. Çok üzerinde durulmaz, konuşulmaz ancak böyledir. ABD ile İNGİLTERE ise bir adım öndedir. Son 70 yıla bakıldığında bütün TÜRBÜLANSLARDA bu iki gücü görmek zor değildir. Gelelim asıl konuya...
Asıl soruya..
İNGİLTERE CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI SIRASINDA EKREM İMAMOĞLU'NA DESTEK Mİ OLACAKTI? Daha da kısaltalım soruyu...
İngilizler İmamoğlu'nu ERDOĞAN'a karşı sahaya mı sürüyorlardı?
Herkes balıkçıyı, gelen hesabı, buzlu yolları, kar küreme araçlarını konuşurken bu işi en iyi bilen DOSTUMA ULAŞTIM... Sorum basit ve anlaşılırdı...
"İNGİLTERE İMAMOĞLU'NA DESTEK VERİP ERDOĞAN DÖNEMİNİN BİTMESİNİ Mİ İSTİYOR? BUNA MI OYNUYOR?
Dostum gülümsedi...
Ve beni fazla yormadan başladı anlatmaya...
"Sen de biliyorsun ki bir önceki BÜYÜKELÇİ yani Richard Moore çok yakınımdı. Bildiğin gibi sık sık bir araya gelir değerlendirmelerde bulunurduk. Londra'ya gitti MI6'in başına geçti diye dostluğumuz bitmedi! Hala çok sıklıkla konuşuyoruz.
Hatta geçtiğimiz günlerde ....... ..... geldi bana. Acilen Londra'ya gidip Moore ile görüşmek istediğini iletti. Durum acildi. Ulaşıp durumu aktardım.
Randevu isteyen kişi de gitti. Eksik olmasın hatırımız için işi çözdü..." Araya girip konuyu İmamoğlu'na getirmek istedim...
"Geleceğim merak etme" dedi... Gülümsedi ve devam etti: "Öncelikle şunu bilmen gerekir.
Richard Moore ile Dominick Chilcott çok iyi arkadaştırlar.
Halef selef olmalarının ötesinde iyi dostturlar.
Türkiye'deki gelişmeleri genellikle Richard Moore'dan alırım.
Richard da Dominick de olaylara yani İMAMOĞLU'na ve CHP'ye hatta muhalefete aynı pencereden bakıyor.
Gazeteciler elbette işlerini yapıyorlar.
Yapacaklar da. Ancak senin de tahmin edeceğin gibi İngilizler DEVLET olarak bir şey yapacağı zaman kimsenin bundan haberi olmaz. Kimseler duymaz ve bilmez.
Öyle balıkçıda SİYASİ bir görüşme falan yapmazlar... Kaldı ki Richard da Dominick de İmamoğlu ile ya da CHP ile MUHALEFETİN bir sonuç alacağına hiç ihtimal vermiyor.
İNGİLTERE'nin İmamoğlu ya da bir başka isme desteği mümkün değil. Çünkü bir zafer elde etme ihtimallerini çok zayıf görüyorlar... Richard da Dominick de BÜYÜKELÇİ olmadan TÜRKİYE'ye gelen iki önemli isimdi.
ANKARA'ya sıradan isimler BÜYÜKELÇİ olmaz. Çok önemli bir coğrafyadır burası...
BREXİT ile AVRUPA ile yollarını ayıran İNGİLTERE içerideki siyasi rüzgarı elbette koklar. Ancak emin olabilirsin DEVLET olarak İMAMOĞLU ile ilgili bir yatırımları bulunmamaktadır...
Her ne kadar karla kışla gelen bir buluşma olsa da birlikte yenilen BALIKTAN kimse İKTİDAR çıkarmaya kalkmasın... Net olarak İngilizler'in böyle bir tasarrufu yok... Sen kimsenin dediklerine kulak asma. Gerçek bu. Gerisi masal...
Tekrar ediyorum!
İngilizler sonuç odaklı bir görüşme yaparlarsa bunu kimse görmez, bilmez.. Sonuçlarını en iyi ihtimale 25 yıl sonra öğreniriz! Bunu unutma..." Dostum ilişkileri çok güçlü bir isimdi. MI6'in başındaki Richard Moore ile bile sık sık görüşebilecek kadar...
Balıkçı Kahraman'daki buluşmanın perde arkasını alabileceğim belki de tek isimdi..
Israrla "Buluşmada bir derinlik arama" diyordu... Söylediklerini sizinle paylaştım..
Durum bu! Bize de "zaman ne gösterecek" diyerek beklemek düşüyor! Bakalım...