ENGİN ARDIÇ

Bir Ermeni kaymakam

Doksan sekizinci yılını kutladığımız anlı şanlı cumhuriyetimizde azınlıkların vatandaşlık hakları çiğnenmiştir.
Eh, cumhuriyet fazilettir ama bu da bir rezalettir.
"Ancak hizmetçilik etme hakları" olduğu, devletin bakanları tarafından dile getiriliyordu, daha ne?
Gayrimüslimler devlet memuru olamıyorlardı.
Müslüman azınlıklar da ancak "etnik kimliklerini çiğneyerek" olabiliyorlardı.
Türkiye'ye demokrasi gelmişti, bazı "Meralci" gazetecilerin deyimiyle!
Lefter Küçükandonyadis milli takımda futbol oynayabiliyordu ama Fedon Kalyoncu'yu çok özlediği gibi "bahriye zabiti" yapmıyorlardı...
Askerde Yahudileri mutlaka "levazıma" ayırırlar (para işlerinden anlıyorlar ya), ellerine de silah vermezlerdi, silah kullanmayı öğrenmesinler diye...
Azınlıklar ticaretle iştigal edebiliyorlardı ama İnönü faşizmi onları da Varlık Vergisi'yle yok etmeye yönelince işin iyice tadı kaçtı.
Ve 1950 yılının devrimi ufukta belirdi.
Azınlıklardan bir-iki mebus çıktı, bu da bir aşamaydı.
Ama temel sorun olduğu gibi kaldı.
O kadar "fazla liberalleşme" Menderes'in de boyunu aşıyordu.
Tıpkı kambiyo rejimini değiştirmenin, KİT'leri satmanın da aştığı gibi.

***

Bir kaymakam adayımız varmış şimdi, Berk Acar.
Kendisi Ermeni.
Eee, ne olmuş yani?
Hukukçu. İngilizce de biliyor. 26 yaşında. Kaymakamlık sınavını başarıyla tamamlamış, atama bekliyor.
Bakalım kaymakam olabilecek mi?
Bunun için sınavları geçmek, ilgili fakültelerden birini bitirmiş olmak (hukuk, işletme, iktisat, idari bilimler), 35 yaşın üzerinde olmamak, askerliğini de yapmış olmak şart.
Şartnamede "Ermeni olmamak" diye bir madde yok!
Bakalım atanacak mı?
Gerçek devrimcilik budur.

***

ÖZGÜRCE ÖLÜYORLAR
Gün geçmiyor ki gazetelerde "Aşı olmadığı için öldü" haberleri çıkmasın...
Koronadan ölenlerin ezici çoğunluğu aşısız.
Aşı olmama haklarını saklı tutuyorlardı...
Bunu "liberalizm" sanıyorlardı.
Kimi budala da "günah" diye yanaşmıyordu.
"Çip takıyorlarmış" safsatasına inanan zavallı da çoktu.
Gerçi gazetelerde "Çok pişmanım" demeçleri de yayınlanıyor, bunların kaçı gerçek, kaçı magazin servisleri tarafından "fabrike"dir bilmiyoruz; çünkü oksijen tüpünü çıkarıp da o durumda demeç vermek pek kolay olmasa gerek...
Ama acı gerçek, pisi pisine ölüp gittikleridir.
Evet arslanlar, mikroçipten kaçalım derken pamuk geliyor bir yerinize...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.