Ben de ben de
Ne olmuş yani, ben de geçtim.
Sürüden kopmayalım.
Hemen söyleyelim: Eleştirilerin çoğu haklı.
Uçağın piste inmesiyle körüğe yanaşması arasında geçen ve "taxiing" denilen süre ortalama kırk beş dakika.
İnip havaalanı dışına çıkana kadar geçen süre de aşağı yukarı bir saat. Yürü yürü bitmiyor, "yürüyen bant" kullanıldığı halde... Giderken de bu böyle, "kapıya" ulaşana kadar bayağı bir yürünüyor.
Yazılmayanları da biz ekleyelim: Herhalde temizlikçi kadrosu yetmediği için de ortalık şimdilik çok pis.
"Alışveriş alanı" çok geniş, şunu da alayım bunu da alayım derken uçağı kaçırma tehlikesi bile başgösterebilir.
"Business lounge" harika ama çok büyük ve dağınık. Yeşilköy'deki daha bir sıcak ve sevimliydi.
Kısacası, yeni havaalanı şimdilik bize iki numara büyük.
Evet ama Heathrow da öyledir!
Schiphol da öyledir. İstanbul'dan gelip Saint-Petersburg uçağına aktarma beklediğimizde, aktarma kapısına ulaşabilmek için araba tutmuştuk, yürünecek gibi değildi...
Kennedy'yi falan bilmem."Lax"ı da bilmem. Onu da erbabı anlatsın.
Heathrow'da yolcu karşılamaya giden varsa bilecektir: Kafeteryanın tepesinde kocaman bir tabela... Diyor ki:
"Yolcunuzun uçaktan indiği andan itibaren bu noktaya ulaşma süresi yaklaşık bir saattir... Telaşa kapılmayın, bekleyin... Oturun bir şeyler için..." İngiliz basınında muhalefet yapıldığı ama iktidar "düşmanlığı" yapılmadığı için "bu ne rezalet" şeklinde yazılar çıkmıyor.
Yavaş yavaş gelişecek, yavaş yavaş düzene girecek, harcanan süreler kısalacak.
Yeni pistler açılacak.
On yıl sonra bu da dar gelecek, yirmi yıl sonra hiç yetmeyecek.
TEM yolu açıldığı zaman iki yanı dağ başıydı, bir de şimdi bakınız.
"Ne gerek vardı canım, Yeşilköy'ü büyütmek yeterdi" diyenler, Atatürk Havaalanı'nın hangi yönde ne kadar büyüyebileceğini, bunun için kaç yüz ev yıkmak ve kaç milyar lira istimlak bedeli ödemek gerekeceğini hiç oturup da hesaplamak zahmetine girmediler.
Çünkü yapıldığı zaman şehir dışıydı, Ayastefanos çayırı, şimdi şehir içidir. Bizim ömrümüz yetmez ama günün birinde bu da öyle olacaktır.
Şimdilik sağa sola aval aval bakınıyorlar, gazeteci arkadaşlar beş kere gidip gelsinler, yeni havaalanı onlara o kadar da büyük gelmeyecektir.
Gerisini de, uçaktan korktukları için hayatlarında hiçbir zaman "havaalanından ben de geçtim" yazısı yazamayacak olan gazeteciler düşünsünler.
Kendilerine mükemmel bir gerekçe de sunayım: Atatürk de uçağa binmezdi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Utanmıyor musunuz? (01.04.2023)
- Dağ nerede, fare nasıl? (31.03.2023)
- Alafortanfonik gelismeler (30.03.2023)
- Yoksun oğlum sen (29.03.2023)
- Var biraz da sen oyalan (27.03.2023)
- Toto loto (26.03.2023)
- Balığa çıkarız (25.03.2023)
- Al bu da acıklı komedya (24.03.2023)
- Acıklı komedya (23.03.2023)
- Başınıza gelecek çok (22.03.2023)