Şehirli halay çekmez
Hep öyle yaparlar. Grevlerde de halay çekerlerdi.
Oysa "davul ve zurna", köylü enstrümanlarıdır.
Halay bir "köylü dansıdır"...
"Türkü bar"ın da bir köylü barı olduğu gibi.
Düzeltelim: Ne şehirli, ne köylü.
İkisinin arasında sıkışmış kalmış. Ne köylülükten kurtulabilmiş, ne şehirli olabilmiş...
Kafasında "İstanbullular gibi bara gitme" fikri var ama orada kendi müziğini arıyor...
"Beyaz yakalılar" değilse bile, "mavi yakalılar"ın durumu budur.
Fabrika işçisi ne tam anlamıyla şehirlidir, ne de tam anlamıyla köylü.
İşin hem matrak hem de hazin yanı, "şehirli sosyalistlerin" kendi sosyolojilerini çiğneyerek bayramlarda bu "köylü kutlamasına" koşulmalarıdır.
"Sair günler" Theodorakis, Joan Baez, Victor Jara, hatta Inti Illimani dinleyen "entel", 1 Mayıs günü gider davul-zurna dinler.
Sonra da Nazım Hikmet'in köylüye "elinden o zımbırtıyı bıraksana" diye seslendiği dizesini okur ve mutlu olur.
Çünkü "bağlama" da bir köylü enstrümanıdır.
Bu müzik aletini şehirlilik düzeyine ancak Yunan halkı çıkarabilmiştir, "rembetiko" bir Yunan "blues" müziğidir ve şehirlidir.
Aynı acıları bizimkiler çekmedikleri için bunu başaramadılar.
Bizim farklı acılarımız "arabeski" yarattı.
Keşke geçen gün kaybettiğimiz Dilber Ay bir Bessie Smith ya da bir Billie Holiday olabilseydi...
Ya da bir Marika Ninou...
Bolşevizm aynı zamanda bir "köylüyü işçiye dönüştürme programı" olmuştur.
"Kolhoz" ve "sovhoz" bundan başka bir şey değildir.
Oysa kapitalizm aynı çabayı zamana yaydı, köylünün büyük şehirlere gelip proletaryayı oluşturmasını bekledi...
Başardı da. Bugün Avrupa'da köylülük bir sosyal sınıf olarak tarihe karışmıştır.
Hiçbir Fransız işçisi, 1 Mayıs günü "halk dansları" oynamaya kalkmaz.
Çünkü Avrupa işçisi köyünden kopalı yüz elli yıldan fazla zaman geçmiştir.
Bizim sosyalistler bu konuda ne düşünürler?
Hiçbir şey. Bu gibi sorunların farkında bile değildirler.
Yürümedi. Bu deney, doğura doğura günümüzün altyapısı kapitalist, üst yapısı diktaya dayalı "Çin faşizmini" doğurdu.
(CHP içinde de Çin modelini örnek almayı düşünen eşekler yok değildi.) Ya da bu deney büsbütün hırboların elinde kaldı: Kamboçya'da diktatör Pol Pot, gözünde gözlük olan herkesi "burjuva enteli" diye öldürtüyordu.
Cihangir çocukları, yatıp kalkıp oralarda dünyaya gelmediğinize şükrediniz.
Bir yandan da halay çekerken tabii, hadi tey tey tey tey...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Utanmıyor musunuz? (01.04.2023)
- Dağ nerede, fare nasıl? (31.03.2023)
- Alafortanfonik gelismeler (30.03.2023)
- Yoksun oğlum sen (29.03.2023)
- Var biraz da sen oyalan (27.03.2023)
- Toto loto (26.03.2023)
- Balığa çıkarız (25.03.2023)
- Al bu da acıklı komedya (24.03.2023)
- Acıklı komedya (23.03.2023)
- Başınıza gelecek çok (22.03.2023)