Burjuvanın büyüğü küçüğü Tayyip’e karşı
Haberini "cenazesi dün kaldırıldı" şeklinde alınca katılmak da mümkün olamadı...
Bu ayrılıkta rahmetlinin "Leninist" olmakta direnmesinin de payı vardı.
Şimdi Ahmet Kekeç yazıyor, rahmetli İzzet hep "Gezi olaylarının sınıfsal analizini yapacak bir solcu çıkmayacak mı" diye yakınırmış.
Beş senedir yapıyoruz. Ya okumuyorlar ya da bizi solcudan saymıyorlar.
Yoksa bu analizi, İstanbul sermayesine uşaklık eden ve kendini solcu diye satan bazı üniversite hocalarından mı bekliyorlar?
Neyse, İzzet'in vasiyetini yerine getirelim, boynumuzun borcudur.
Açalım: Büyük burjuva dedik, siz onu "çıkarları zedelenince Tayyip Erdoğan'a düşman kesilen İstanbul sermayesi" şeklinde anlayınız.
Ve de onun besleme basını tabii. Bu düşmanlığa bir de Atatürkçülük kılıfı uydurdular.
Bu "İstanbul sermayesi" lafı da, bazı holdingleri bütün bütüne kızdırmak istemeyen basının taktığı "kibar" bir isimdir. Bunların kimler oldukları bellidir.
Daha da açalım mı? Rahmetli Mustafa Koç, Cem Boyner ve Osman Kavala.
Rahmetli Mustafa Divan Oteli'ni asilere açmakla kalmamış, bir de "otelimiz tarih boyunca hep mazlumların yanında olmuştur" diyecek kadar saçmalamıştı...
"Bir tek örnek göster" demiştim, gösterememişti.
Cem Boyner de Beymen şubelerine "ayaklananlara yardım için tentürdiyot ve gazlı bez bulundurun, ayrıca haberleşebilmeleri için Internet bağlantısı sağlayın" diye genelge çıkaracak kadar ileri gitti. (Oysa çevre hastane kıyamet.)
Osman Kavala da derdini bize değil mahkemeye anlatacak.
Buna Batılı istihbarat servisleri de çanak tuttular. Birtakım "piyano çalan herifler" falan Tayyip düşmanı basına pazarlandı.
FETÖ'cü polisler de aldıkları talimat uyarınca, kalabalığı büsbütün kışkırttılar.
Hayatında orada evvelce bir topçu kışlası bulunduğunu bile duymamış cahil küçük burjuva çocukları, eylem sandıkları zırtapozluğa ellerinde tuzlukla koştular.
Bunda, onları beslemiş olan şehir efsanelerinin, babalarından duydukları "polisle çatışmaya girme" zevkinin (!) de payı vardı. Merak ve heyecan. "68 kuşağı efsanesine" hayranlık.
Bir de işin "karı kız düşüyormuş" şeklindeki söylenti boyutunu hiç unutmayalım. Bunlar genç insanlardı. Babıali'nin karta kaçmış allameleri, herhalde bu işleri uzun zamandır unuttukları için, hiç üstünde durmadılar.
Derken, gene Batılı istihbarat servisleri tarafından yönlendirilen ve kendini solcu sanan her türlü yasa dışı "goşist" örgüt de devreye girdi, işin cılkı çıktı.
Ahmet kardeşim, bilmem sevgili İzzet'in ruhunu azıcık olsun şad edebildik mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Utanmıyor musunuz? (01.04.2023)
- Dağ nerede, fare nasıl? (31.03.2023)
- Alafortanfonik gelismeler (30.03.2023)
- Yoksun oğlum sen (29.03.2023)
- Var biraz da sen oyalan (27.03.2023)
- Toto loto (26.03.2023)
- Balığa çıkarız (25.03.2023)
- Al bu da acıklı komedya (24.03.2023)
- Acıklı komedya (23.03.2023)
- Başınıza gelecek çok (22.03.2023)